| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 17.01.2017 |
HİLMİ YARAYICI (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sevgi ve saygılarımla sizleri bir kez daha selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz madde dolaylı da olsa af niteliğinde olduğu için oylamada nitelikli çoğunluk olması gerekir, önce bunu belirtmek isterim.
Anayasa değişikliğiyle ilgili bir ülkenin tüm kaderini bir tek adamın emrine vermek için cansiparane bir şekilde mücadele eden iktidara sormak istiyorum: On dört yıllık iktidarınız boyunca aldatılmadığınız, kandırılmadığınız veya sonu felaketle bitmemiş herhangi bir politikanız var mıdır? Buna samimiyetle cevap verebilecek bir tek kişi var mı aranızda merak ediyorum.
Ergenekon, Balyoz davalarına bakalım. Burada faili meçhullerden, cinayetlere imza etmiş kontrgerillanın yargılanmadığını, yargılananların salt AKP karşıtlığından dolayı yargılandıklarını, bu yargılamalar yapılırken kumpaslar kurulduğunu, hukukun ayaklar altına alındığını söyledik. Siz bu itirazı dillendirenlerin neredeyse hepsini Ergenekoncu olarak suçladınız.
Cemaatle ilişkilerinizi ele alalım mesela. Cemaatin devlet içinde devlet olduğunu, onlarla iş birliği içinde olmanızın ülkemizi bir felakete sürükleyeceğini söyledik. 2010 referandumu sonrası, HSYK aracılığıyla yargıyı cemaate teslim etmenizin hukuku bitireceğini söyledik. Siz ne yaptınız? Bizleri din düşmanı vatan hainleri olarak suçladınız. Sonra ne oldu? O yol arkadaşlığı yaptığınız cemaat döndü, bu ülkede darbeye kalkıştı. Ne dediniz? "Kandırıldık." dediniz, "Allah affetsin." dediniz, yine hesap vermeden işin içinden çıktınız. "Cemaatle mücadele" adı altında, KHK'larla, yıllardır cemaatle mücadele eden devrimcileri, demokratları, yurtseverleri, gazetecileri, aydınları ya mesleklerinden ettiniz ya da ihraç ettiniz, hapse attınız.
Ya Suriye politikanız, ona ne demeli? Bizim komşu Suriye halklarıyla bir sorunumuzun olmadığını, Suriye'de oluşacak bir istikrarsızlığın tüm bölgemizi etkileyeceğini söyledik. Söylediklerimiz bir kulağınızdan girdi, öbüründen çıktı. Üstüne üstlük, katil çetecilerle iş birliği yapıp meşru bir hükûmeti devirmeye önayak oldunuz. Bu yaptığınızın, yanlışların en büyüğü olduğunu, bu teröristlerin günü geldiğinde silahları bize doğrultacağını söyledik, umursamadınız bile. Sonuç: Moskova Deklarasyonu'yla, bugüne kadarki Suriye politikanızın yanlış olduğunu dünyaya siz ilan ettiniz. Şimdi Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş çıkmış, Suriye politikasının baştan sona kadar yanlış olduğunu bir kez daha itiraf etmiş durumdadır ama tüm bunlar, cihatçı örgütlerin ülkemizi kana buluyor olmalarına engel olmuyor ne yazık ki.
Yanlış politikalarınız elbette bunlarla da sınırlı değil. Irak politikalarınız, İsrail politikanız, Rusya politikanız, Mavi Marmara politikanız da öyle. Hangi birini sayayım ki? 4+4+4 eğitim sisteminden Anayasa değişikliklerine kadar üzerinde uzun uzun tartışılması gereken hangi konu varsa siz bir şekilde yangından mal kaçırırcasına oldubittiye getirme peşindesiniz. Günlerdir Anayasa değişikliğinde de bunu anlatmaya çalıştık. Sanki hiç böyle bir eleştiri olmamış, yapmamışız gibi "Millî eğitimde de reform yapıyoruz." diyerek müfredat değişikliğini oldubittiye getirmeye çalışıyorsunuz.
13 Ocakta açıklama yapıyorsunuz, önerilerin 6 Şubata kadar getirilmesini şart koşuyorsunuz. Siz dinlemeyeceksiniz biliyorum ama bir kez daha tarihe not düşmek adına uyarmak istiyorum: Yanlış yapıyorsunuz, yapmayın. Bu ülkenin geleceğiyle bu kadar oynamayın, kendi siyasi ve ideolojik tercihlerinizi eğitimde reform olarak yutturmaya kalkmayın. Laik bilimsel eğitim bizim tek çıkar yolumuzdur. Bizim, bilimden uzaklaşma değil, daha fazla bilime ihtiyacımız var. Eğitim sistemimizi bilimden uzaklaştırdığınız ölçüde bizi Orta Doğu'ya daha da yakınlaştırırsınız ve Orta Doğu'ya çevirirsiniz. Bu ülkeyi kan ve gözyaşıyla, büyük mücadelelerle kuran kurucu değerlerimize bu kadar düşman olmayın. Yargıyı, yasamayı, yürütmeyi tek bir adamın emrine vermek ülkeyi söylediğiniz gibi bir esenliğe kavuşturmayacaktır. Emin olun, halkı bölmekten, kardeşi kardeşe düşman etmekten başka bir işlevi olmayacaktır. Kutuplaştırıcı politikalarınızla, bizi bölmekle iktidarınızı pekiştireceğinizi sanıyorsanız büyük bir yanılgı içine girersiniz.
Söylemek isterim: Liderinizi başkan da yapabilirsiniz ama biz başkanınızı da, siyasi ve ideolojik bakış açınızı da, uygulamalarınızı da, bugüne kadar yaptıklarınızı da meşru görmedik, görmeyeceğiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Halk görüyor, halk.
HİLMİ YARAYICI (Devamla) - Başkanınızı da, sizlerin bu uygulamalarını da tanımıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)