| Konu: | Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 09.02.2017 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, iki gündür üzücü haberler alıyoruz. El Bab'dan -dün 5 şehidimiz vardı- bugün yine 5 şehit haberi aldık maalesef. Üzülerek ifade ediyorum ki birilerinin uyguladığı yanlış politikaları ocaklara düşen şehit ateşi olarak halkımız ödüyor. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dün gece bir OHAL kararnamesiyle vahşi bir kıyımın daha yaşandığına tanık olduk. Bu OHAL kararnamesiyle, aralarında İbrahim Kaboğlu, Murat Sevinç gibi anayasa hukukçularının olduğu, 330 akademisyenin olduğu tam 4.478 kişi ihraç edildi. EĞİTİM SEN'li öğretmenler, akademisyenler, maalesef bu şekliyle sınır tanımaz bir muhalif avının yeni kurbanları oldular. Şimdi ben derin bir sessizlik içinde olan AKP milletvekillerine sormak istiyorum, özellikle de 28 Şubatta mağdur olmuş ve bu mağduriyeti bir pehlivan tefrikası gibi anlatan milletvekillerine sormak istiyorum: Ya, bu haksızları, haksızlıkları görmeyecek kadar yüreğiniz nasır mı bağladı ya da "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." hadisini mi unuttunuz? Şimdi, sizler haksızlığa uğradığınızda, mağdur olduğunuzda "insan hakları" diyeceksiniz ama muhalifler olduğunda, sizin gibi düşünmeyenler olduğunda susacaksınız, susmanın da ötesinde, dinlemeyeceksiniz, duymayacaksınız. Ya, ne zaman siz kendi sesinize bu kadar meftun oldunuz? Anladık, mağdur olmayı bıraktınız, mağrurluğa terfi ettiniz, mazlumluktan zalimliğe terfi ettiniz ama sonunuz mahcubiyettir, bunu bilin, sonunuz mahcubiyettir.
Şunu da bilmenizi isterim ki böyle kararnamelerle bu insanlara boyun eğdiremezsiniz. Eninde sonunda boynu bükük kalacak olan sizlersiniz. Bakın, bir dönem altına makam arabaları tahsis ettiğiniz Zekeriya Öz'e bakarsanız ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Eğer bu yetmezse dönün, 12 Eylülün zalim paşalarına bakın. Eğer bu da yetmezse 28 Şubat muktedirlerine bakın. Çünkü, onlar da kendilerini bu ülkenin sahibi sanıyorlardı, onlar da suçsuz insanları haysiyet cellatlığıyla karalamayı marifet sayıyorlardı, onlar da insanların elinden ekmeklerini alıyorlardı, onlar da çok kibirliydiler ama onlar da kibirlerinin ve zulümlerinin altında kaldılar, sizler de kalacaksınız.
Değerli arkadaşlar, baktığımızda bu insanlara, tek bir ortak yön var: Hepsi muhalifler, hepsi bu tek adam rejimini getirmek için hazırlanan Anayasa değişikliğine karşılar ama hiç kimse, vicdan kırıntısı taşıyan hiç kimse "Bu insanlar FETÖ'cüdür.", "Bu insanlar PKK'lıdır." diyemez. Kimseye bunların terörist olduğunu, teröre destek verdiğini söyleyemezsiniz. Amacınız belli, amacınız herkesi susturmak, muhalifleri susturmak. Artık "Ya taraf olacaksınız ya bertaraf olacaksınız." demiyorsunuz. Artık diyorsunuz ki: "Ya benden tarafsınız ya da düşmansınız." Ama, yapmaya çalıştığınız bir güzellik değil. Gülüşü alınmış bir toplum yaratıyorsunuz, dikensiz bir gül bahçesi istiyorsunuz, güzel bir toplum bırakmıyorsunuz, bütün renkleri soldurdunuz. Acaba ileride çocuklarınıza, torunlarınıza ne diyeceksiniz? "Ne yapıyordun?" dediklerinde ne diyeceksiniz, ben gerçekten çok merak ediyorum.
Şimdi, ihraç ettiğiniz bu akademisyenler, bu aydın insanlar, onurlu, vicdanlı insanlar bu zulmünüzü bir onur nişanesi olarak yüreklerinde taşıyacaklardır. (CHP sıralarından alkışlar) Tıpkı 12 Eylülde 1402'lik olanlar gibi, tıpkı Barış davası sanıkları gibi onlar da aynı şerefle bunu taşıyacaklardır çünkü tarih bize şunu gösterdi: Tarih her zaman haklının, hakkaniyetin kazandığını gösterdi çünkü zulümle abat olan kimse yok, sizler de olamayacaksınız.
Size Tekirdağ'dan bir örnek vermek istiyorum. Darbe girişimine "Allah'ın bir lütfu." dediniz, bütün demokratların, bütün muhaliflerin, bütün solcuların tepesine bindiniz ya Tekirdağ'dan da örnek: Bu son KHK'larla beraber, sırf EĞİTİM SEN'li diye, sırf bu tek adam rejimine karşı diye birçok öğretmeni, birçok insanı ekmeğinden ettiniz, işinden ettiniz ama gittiğiniz yol yol değil.
Amacınızı biliyoruz, bu yolda yol temizliği ama bu yol ne sizi ne de bu memleketi düze çıkarmayacaktır diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)