| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Norveç Krallığı Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 16.02.2017 |
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 194 sıra sayılı Anlaşma'nın 1'inci maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Meclisimizin esas gündeminin terör ve ekonomik sorunlar olması gerektiğine inanıyorum. Çiftçinin, işçinin, köylünün sorunları giderek yoğunlaşıyor ve artıyor.
Ülkemizde, TÜİK verilerine göre açıklanan işsizlik rakamının 3 milyon 700 bin kişiye yükseldiği belirlendi. Beş yılda işini yitiren sayısı 1 milyon 400 bin kişi. 2016 yılında 590 bin kişi daha işsiz kaldı. Resmî rakamların ötesinde, iş umudunu yitirenler ve iş bulursa çalışacak olanlarla işsiz sayısı 6,5 milyona ulaştı.
CHP Emek Büroları adına 16 ile gittim, ildeki sorunları yerinde gördüm. Durum vahim. Bu bağlamda, yaptığımız çalışmaların ardından, Orta Anadolu'da kapanan iş yerlerini ve işsiz kalanları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sordum. Yazılı olarak verdiği yanıtta: Üç yılda Nevşehir ilinde 2.696 iş yeri kapanmış, 12.838 sigortalı işsiz kalmış. Yozgat ilinde üç yılda 3.663 iş yeri kapanmış, 17.058 kişi işsiz kalmış. Kırşehir ilinde üç yılda 2.060 iş yeri kapanmış, 8.784 kişi işsiz kalmış. Niğde ilinde ise üç yılda 4.663 iş yeri kapanmış, 17.857 kişi işsiz kalmış. Niğde, hizmet almak, Hükûmetin desteklerinden yararlanmak şöyle dursun, iş yeri kapatmada ve işten çıkarılmada da bölgedeki iller içinde ilk sıraya yükselmiş durumda. Bu 4 ilde toplam 13.082 iş yeri kapanmış, 56.537 kişi de işsiz kalmış.
Değerli milletvekilleri, bu 4 il, ülkemizde yalnızca iş yeri kapanan iller değil. Adana'da uzun yıllar sendikacılık görevinde bulundum. ÇUKOBİRLİK, PAKTAŞ, Özbucak, Güney Mensucat Sanayi, Akdeniz, Bossa, Sümerbank gibi tekstil fabrikaları ile TEKEL'den çıkan işçilerin vardiyalarında trafik kilitlenirdi. Ne yazık ki o fabrikaların yerini AVM'ler aldı; üretim yok, çalışacak iş yeri yok, iş arayanlar belediyelerin kapısında bekliyor. Özelleştirmeyle üreten fabrikalar kapandı, işsizlik arttı. Bu anlamda kapanan iş yerlerinin yerine yenileri açılmadığı gibi, dışa bağımlılık ülkemizdeki işsizliğin de artışında önemli bir faktör oldu.
Şu anda Varlık Fonu'na devredilen ve yurt dışından kredi almak için rehin olma ihtimali bulunan iş yerlerini de KİT Komisyonu üyesi olarak irdeleyip incelediğimde gördüm ki burada da büyük bir risk var. Türkiye'nin elde kalan en önemli son kuruluşları da ne yazık ki Varlık Fonu eliyle ne olacağı belirsiz bir sürece sürükleniyor. Buradaki çalışanların da ne olacağı konusunu Bakana sordum. Umarım ve dilerim ki bu konuda da bir bildirimde bulunurlar.
Anadolu'da olan bitenler böyle de diğer yerlerde farklı mı? İstanbul'da dahi gezdiğiniz zaman kapanan iş yerlerini ya da benzer durumlardan mağduriyet yaşayan esnafı, sanayiciyi görmeniz ve dertlerini dinlemeniz olası.
İŞKUR'a iş aradığı için başvuran üniversite mezunu sayısı 509.536'ya yükselmiş. Sayın Bakandan yazılı aldığım bu yanıtta da altı ayda üniversite mezunlarından 72 bin kişi daha işsiz kalmış. İş umudu olmadığı için başvurmayanlar ile üniversite mezunu 1 milyona yakın kişi de işsiz durumda. Taşeron işçilere verilen kadro sözü ne yazık ki "Üç ayda gerçekleşecek." denirken bir yılda gerçekleşmedi. Onların beklentisi sürerken Sayın Bakan "Bu yıl içinde olmayacak." dedi. Acaba hangi yıl içinde olacak? Taşeron işçiler de bunu merakla bekliyorlar.
Atanamayan öğretmenler hâlen sorun. 20 bin kişiye şubatta öğretmenlik için atama yapılacağı belirtildi ama 60 bin öğretmen açığı karşılığında 100 bin öğretmen alımı yapılabileceği hâlde Millî Eğitim Bakanlığının bu yönde bir çalışması da yok.
Atama bekleyen sağlıkçılar dernek kurdu. 300 bin atanamayan sağlıkçının 60 binine bu yıl için "Sizi alacağız." denmiş, sağlıkçılar hastanelerde işbaşı yapmak için umutla bekliyor. Umarım, dilerim ki bunlar da taşeronun durumuna dönmez.
Sanat tarihi eğitim alanların platformu ziyaretime geldi. Öyle bir ülke olduk ki iş arayanlar artık ya platform oluşturuyor ya da dernekler kuruyor. Bu bağlamda sanat tarihi mezunları, vakıf ve kültür üzerinde onlarca eser yok olurken kendilerine yeterince iş olanağı yaratılmadığını belirtiyorlar. Ayrıca, kendilerinin vermesi gereken eğitimle ilgili farklı branşlardan eğitim verdirildiği ya da iş yerlerine alınarak olanaklarının önünün kesildiğini belirtiyorlar. Maliye Bakanı, Adalet Bakanı açıklamalar yapıyor, alımlardan söz ediyor, insanların umutlarıyla oynanıyor, ne yazık ki hiçbiri de gerçekleşmiyor ya da çok cüzi miktarda alımlar yapılıyor.
İşçilerin yaşadığı sorunların yanında mühendislerin durumu, çalışan mühendislerin durumu dahi vahim. Neredeyse asgari ücret koşullarında çalışmak zorunda kalan üniversite mezunu mühendislerimiz var. 4/C'liler ve 4/B'liler gibi mağdur olan kesim için Bakana sorular yönelttim, geçmişte yapılanları anlattı. Oysa 4/C ve 4/B'lilerin eşit işe eşit haklar sağlanması, kadro sorunlarının giderilmesi ya da onların özlük haklarında iyileştirme yapılması için onlar beklenti hâlinde. Bakana sorduğum sorularda ne yazık ki bunlar konusunda da olumlu yanıt alamadım.
Emeklilerle ilgili de söylenen çok şey var. Ne yazık ki emekliler için de verilen sözler tutulmuyor. İntibak yasasıyla ilgili, Bakan, düzenleme yapılmayacağını yine yazılı sorum üzerine belirtti. Ayrıca, emekliler için yaşa takılanların durumuyla ilgili bir düzenleme olup olmadığını sorduk. Bu konuda da Hükûmetin bir iyileştirme düşünmediği belirtildi. Emeklilere ucuz konut sözü verilmişti, bu söz de ne yazık ki gerçekleşmedi. Emeklilerin ilaçta katkı payıyla ilgili bir düzenleme de bu aşamada gerçekleşmedi. Emeklilerin promosyonuyla ilgili, arkası yarın dizisi gibi her gün yapılan açıklamalara rağmen bankaların yapacağı ödemelerle ilgili de şu ana kadar gerçekleşen bir durum olmadı.
Bunun yanında ülkemizde ne yazık ki iş cinayetleri de giderek artıyor. 18 bin kişi, AKP iktidarları zamanında iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin yanı sıra ülkemizde bir artış görülen kesim de meslek hastalıkları. Çalışma koşullarının giderek olumsuzlaşması nedeniyle meslek hastalıklarında da yüzde 60'ın üzerinde çalışamaz duruma gelenlerin, yüzde 60 kurum sağlık raporuna göre çalışma şartlarını yitirenlerin sayısı 2015 yılında 312 iken 2016 yılında 355 kişiye ulaşmış. Bu tür hasta olanların bir kısmı ise işini yitirmemek için ne yazık ki çalışmak zorunda. Akciğer hastalıkları, el ve kollarında meydana gelen rahatsızlıklar gibi, kulak sorunlarında yaşanan olumsuzluklar gibi meslek hastalıkları da ne yazık ki ülkemizde artmaya devam ediyor.
Ülkemizde çalışanların sorunlarındaki bu artışın yanında ne yazık ki gündem Anayasa referandumuna bağlandı. Anayasa referandumu için gittiğimiz zaman yurttaşlarımız 18 maddeyle ilgili sorduklarında ben Meclisin işleviyle ilgili daha çok bilgi veriyorum. Başbakanın olmadığı, Bakanlar Kurulunun olmadığı, güvenoyunun olmadığı, gensorunun olmadığı, sözlü soru önergesinin olmadığı Mecliste 550 milletvekilinin 600'e niye çıkarıldığını vatandaş merak ediyor, biz de merak ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, partili cumhurbaşkanının nasıl tarafsız olacağını halkımız soruyor, "Eğer bir partinin genel başkanıysa, sabah il başkanlarına talimat vermesi, öğleyin de valiyi arayıp talimat vermesi nasıl olacak?" diyor. Ayrıca, parti devletine dönecek bu sürecin ülkemizin yüz kırk yılda kazandığı deneyimlerini yok edecek, parlamenter sistemi dışlayarak tek adam rejimine dönüşmesinin ülkemizin hayrına olmadığını belirtiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Yurttaşlarımızın yaşamlarını ilgilendiren yoksulluk, işsizlik, iş cinayetleri, emeklinin sorunlarına yönelik dönüşümler yapmak, parlamenter sistemi güçlendirmek gerekirken, halkın sorunları yerine, Anayasa değişikliğiyle tek bir kişi için ülkenin rejiminin değiştirilmesini halkımız içine sindiremiyor ve bu nedenle "hayır" diyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürer.