GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:22.02.2017

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hayırlı akşamlar diliyorum.

456 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 10'uncu maddesi üzerinde söz aldım. Bu kanun teklifinin, İŞKUR projeleri için yurt dışından gelen paraların denetlenmeden İŞKUR bütçesine gelir kaydedilmesi ve özel hesapta tutulması birinci amacı. İkinci amacı da İŞKUR'un bu projeleri kimlerle birlikte hayata geçireceği açık uçlu olarak belirtiliyor.

Değerli arkadaşlar, yurt dışından gelen proje karşılığı fonlar, amacı doğrultusunda uygulansın diye hazineye gelmiş bir nevi gelirdir. Dolayısıyla, diğer gelirler gibi, devletin muhasebe sistemine uygun işler yapılması gerekiyor bu gelen gelirlerin. Kısaca, bu gelen fonların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığına ilişkin denetimin yapılması gerekir. Mali saydamlık gereği Meclisin bu denetimi de işlemesi, görmesi gerekir. Sayıştay yıllardır bu konuda Hükûmetin eksikliğini söylüyor. 2014-2015 Sayıştay raporlarına baktığınızda bunları görebilirsiniz. Bu gelen düzenleme, Sayıştayın eleştirilerini ortadan kaldırmıyor değerli arkadaşlar; tam tersine, Sayıştayın denetimini ortadan kaldıran bir düzenlemedir. Yani, yurt dışından gelen hibe paraların, İŞKUR hesabına gelen paraların bir gelir olarak değil, özel hesap olarak yer almasını öngörüyor. Bu da şunu gösteriyor ki gelen düzenlemeler kontrolsüz, denetimsiz; bu paraların kâğıt üzerinde projelere harcanacağını ancak onun dışında gerçekten farklı amaçlar için de yetkisiz kişilerce de kullanabileceğini gösteriyor.

Bir diğer olay da değerli arkadaşlar, proje karşılığı İŞKUR'a gelen paraların esas amacı istihdama yöneliktir. Bu anlamda başta meslek eğitimleri olmak üzere işsizliğin çözümüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Esasen böyle projelerin işçi ve işveren sendikaları ve meslek odalarıyla birlikte yapılması gerekir. Getirilen önerinin ucu açıktır, konuyla hiçbir alakası olmayan kuruluşlar, şirketler, dernekler, vakıflar bu sisteme dâhil edilebilir. Türkiye'de 104 bin STK olduğunu düşündüğümüzde böylesi düzenlemenin amacı dışında da kullanılabileceğinin bir göstergesidir. 10'uncu maddedeki düzenlemelerde görüldüğü gibi sınırı belirsiz, muğlak, net olmayan bir durum yaratılmıştır bu getirilen düzenlemeyle. Madde içeriği net değildir, iş birliği yapılan örgütlerin kuruluşlar, çalışma hayatının tarafları olan işçi ve işveren sendikaları ve meslek odalarıyla sınırlandırılmaları gerekir. Bu projede kullanılacak paraları dış denetimden yani Sayıştay denetiminden kaçırmak anlamlıdır. Ayrıca, değerli arkadaşlar, bu maddenin alelacele Meclise gelmesinin acep başka bir anlamı var mıdır? Çalışma hayatının yıllardır çözemediğimiz sorunları varken AB fonlarından gelen paraların Sayıştay denetiminden çıkartılması, özel hesaplarda tutulması çok ilginç bir durum.

Burada çalışma hayatının sorunlarından söz ederken değerli arkadaşlar, on beş yıldır çalışma hayatının çözülmeyen sorunları var; en başta iş kazaları. İşte, Şubat ayında da -daha bugün 22'si- 70 işçi iş cinayetlerinde kurban gitti, El Bab'da 69, 70'e yakın şehidimiz var, bunların hepsi yanlış politikalar yüzünden oluyor.

Tabii, Sayın Çalışma Bakanı dün NTV'de verdiği bir demeçte taşeronla ilgili şöyle dedi: "Bu referandumdan sonra bunu bir çözüme kavuşturacağız." Ben taşeronla ilgili tekrar burada bir hatırlatma yapıyorum: AKP'nin son iki yılda taşerona verdiği sözü bakanların ağzından tekrar burada tekrarlamak istiyorum değerli arkadaşlar. 3 Mart 2014, Sayın Faruk Çelik: "Taşerona kadro Başbakanlıkta." 6 Ekim 2015, Sayın Faruk Çelik: "1 Kasımda iktidar olursak taşeronla ilgili problem bitecek." 12 Kasım 2016, Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik: "Altı ay içinde taşeron netlik kazanacak." 30 Ocak 2016, Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal: "21 Mart 2016'dan önce taşeron Meclise gelecek." 21 Şubat 2017, Çalışma Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu: "Sabırlı olun, bunlar referandumdan sonra konuşulacak." Yani her seçim öncesi seçime tahvil edilen milyonlarca işçi. Bu iktidarın ne kadar güvenilmez olduğunun da bir göstergesidir değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ek sürenizi veriyorum Sayın Akkaya.

YAKUP AKKAYA (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca, Sayın Bakan, yaşa takılanlarla ilgili bu oturumun başında bir soruya karşılık şöyle söyledi: "Yaşa takılanlarla ilgili, onların emeklilikleriyle ilgili bir şey yapamayız." Yıllardır aşağı yukarı bütün bakanlar -belki de ilk doğruyu söyledikleri o- AKP'de bunu söylüyorlar çünkü işçinin lehine olan bir şeyi yapmadıklarının da bir göstergesidir. Yaşa takılanlar sonradan emekliliği hak etmiş değillerdir. Yani maç oynanırken kural değiştirilmesi sonucunda onlar mağdur edilmişlerdir. Ama Sayın Bakan burada bir şey söyledi, dedi ki: "Bir düzenleme yaptık geçen gün. Her ay 53 lira ödeyenler, hiç olmazsa onlar sağlıktan yararlanacak." Sayın Bakan, Çalışma Bakanısınız ama ya sizi iyi bilgilendirmiyorlar ya da biliyorsunuz da farklı söylüyorsunuz. 53 lira ödeyenler farklı, emeklilikte yaşa takılanlar farklı. Bakın, gelir testi uygulamalarına baktığınız zaman asgari ücretin üçte 1'inin altında geliri olanlar zaten sağlıktan ücretsiz yararlanıyorlar. Dolayısıyla yaşa takılanlar çalışıyorsa bu sağlıktan yararlanıyorlar, çalışmıyorsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAKUP AKKAYA (Devamla) - ...zaten gelirleri olmadığı için bunlar sağlıktan yararlanıyorlar. Yani bir bilgi verirken de lütfen Meclisi yanıltmayın.

Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akkaya