| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 23.02.2017 |
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın iktidar partisinin milletvekilleri, iktidara geldiğinizde, 2002 yılında cezaevlerinde 50 bin kişi vardı. İktidarınızın sekizinci yılında -yarısında diyelim- 2010 yılında 119 bin kişi oldu, bugün cezaevlerinde 197 bin kişi var. Bernard Shaw'un güzel bir sözü var, diyor ki: "Bir ülkede cezaevi varsa içinde kimin olduğu önemli değildir; mutlaka hiç ummadığınız bir kişi bile içine girebilir." Yakın geçmişte bunun pek çok örneğini gördük, bugün de gerçekten, cezaevlerindeki doluluk oranı yüzde 100'ü geçmiş durumda. Eskiden doluluk oranı turizm için kullanılırdı, şimdi artık cezaevleri için kullanılıyor, hatta kimi cezaevlerinde yüzde 200 doluluk var sayın milletvekilleri. Diyebilirsiniz ki: "Bunlar işte teröristti, suçluydu, yakaladık, içeri attık." Son dönemde tutukladığınız 42 bin kişinin yüzde 90'ı iddianame bekliyor sayın milletvekilleri, iddianamesi yok. Cumhuriyet gazetesinin yazarları ve yöneticileri iddianame bekliyor. HDP milletvekilleri şu anda öyle bir tabloyla karşı karşıya ki 2'sini tutukluyorsunuz, 1'ini serbest bırakıyorsunuz, serbest bıraktığınızı tekrar alıyorsunuz. Bu tablo şunu çağrıştırıyor: Sindirebildiğimiz kadar sindirelim ve onları bir noktaya çekelim, en azından referandumda güçlü bir "hayır" dememeye itelim arayışı ve dayatması içinde görünüyorsunuz. Benzer durum FETÖ operasyonunda da görünüyor. Siz bu -sizin tanımınızla- gruba "Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet." demiştiniz. Ama, şu andaki tutuklamalarınız tamamen alta, en tabana da inmiş durumda. Onlara da "Önce dize geleceksin, sonra bize geleceksin." diyorsunuz. Tablo bunu gösteriyor.
Sayın milletvekilleri, birkaç yazardan alıntı aktaracaktım ama bir umut, Nizamülmülk'ü bir ölçüde kabul edebilirsiniz diye düşündüm, onun bir sözünü size anımsatacağım. Nizamülmülk diyor ki: "Güçlü devlet, güçlü adaletle olur. Devleti güçlü adaletten başka hiçbir şey koruyamaz. Adalet en güçlü silahlardan, en yüksek kalelerden daha etkilidir." Siz, adalet kalesini yıktınız ve daha kötüsü, adaleti bir silah hâline getirdiniz. Bu tutuklamalar... Cezaevindeki insanlar, her şey bir yana, suçunu öğrenmek istiyorlar, suçunu öğrenmek istiyorlar.
Üç gün önce tutuklanan piyanist Dengin Ceyhan Cumhurbaşkanına hakaret etti deniyor. Arkadaşlar, 3 gazeteci oturmuşlar, hangi sözüyle hakaret etti diye aramışlar, 3 gündür bulamıyorlar. Böylesine bir vahşet olur mu? Bir ülkede bir piyanist tutuklanıyor, suçu neydi diye gazeteciler arıyor ve bulamıyorlar.
Yine, CHP Maltepe Gençlik Kollarından arkadaşımız Samet Burak Sarı yine Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. O da "tweet"lerin kendisine ait olmadığını kanıtladığı hâlde "Duruşmada bakarsın." deyip gönderildi.
Sayın milletvekilleri, bu tablo, ileride göreceksiniz, nasıl 12 Eylül adil olmayan yargılamalarıyla anıldıysa ve yıllar sonra hâlâ o dönemin uygulamaları konuşuluyorsa bu tablo oraya gidiyor. Hayırla anılmayacaksınız çünkü Türkiye'de şu anda cezaevlerini o kadar doldurdunuz ki bugün, son haberler doğruysa "100 bin kişiyi açığa alalım, cezaevleri biraz boşalsın, yeni insanları tutuklayalım." arayışı içine girmiş durumdasınız. Ve yine, Ankara'daki gelinen tablo gösteriyor ki kimi operasyonlar cezaevleri dolu diye ertelenmiş. Şimdi, böyle bir ortamda siz nasıl bu ülkeyi daha demokratik yapacağız deyip referandumla birlikte bu ülkenin geleceğinde demokrasinin güçleneceğini iddia edebilirsiniz?
Şimdi, burada Nizamülmülk'ten söz ettim. Sayın milletvekilleri, Nizamülmülk önümüzdeki yıl bin yaşına basacak, 1018 doğumlu; unvanı başvezirdi. Tek vezir vardı Selçuklu'da, bugünkü Başbakana karşılık geliyordu. Eğer sizin mantığınızla düşünselerdi, Nizamülmülk bugün olmayacaktı. Ve Nizamülmülk, o bugün dahi etkili olan Siyasetname'sinde, biraz önce söylediğim, alıntıyı yaptığım kitabında devletin, her seferinde adaletin üzerine o kadar ileri değerlendirmeler yapıyor ki en azından bir göz atmanızı öneriyorum.
Şimdi, Nizamülmülk'ün o dönem devlet düzenini kurarken... Bakın, önce Alparslan'ın veziri olmuş, sonra Melikşah'ın da veziri olmuş. Melikşah, Nizamülmülk böyle devlet düzeniyle ilgili ileri değerlendirmeler yapınca dedikoducular "Nizamülmülk senin makamına göz koydu, gücüne ortak." dediğinde çağırmış Nizamülmülk'ü doğru mu diye. Nizamülmülk şu cevabı vermiş: "Başındaki kavuk benim divitimle ayakta duruyor. Diviti kapattığında sen de bitersin."
Bugünkü tutuklamalarınız, gazeteleri susturmanız, gazetecilere yönelik tutuklama, korkutma ve tehditleriniz, siyasetçilere yönelik tehditleriniz, en son Selin Sayek Böke arkadaşımızın, Genel Başkan Yardımcımızın canlı yayında tehdit edilmesi ve evine özel korumayla gitmek durumunda kalması, bütün bunlar, sayın milletvekilleri, sizi ayakta tutacak devlet gücünün yıkılmakta olduğunu, yok edilmekte olduğunu gösteriyor.
Bu yargılamaların bir başka yansıması da Orta Çağ'da şu cümleye karşılık geliyor; Orta Çağ'da insanları şöyle tutukluyorlarmış, diyorlarmış ki: "Şahsın tutuklanmasına, yargılama yapılıp yapılmama kararının sonra verilmesine..." Bugün aynen bu tabloyu yapmaktasınız ve bu hâle getirdiğiniz yargıyı -16 Nisandaki referandumda eğer kafanızdaki tabloyu gerçekleştirebilirseniz- tümüyle değiştirmek, bu mevcut hâlini bile değiştirmek üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını değiştireceksiniz. Orada -sayın milletvekilleri, sadece bu örneği bile paylaşmadan geçemeyeceğim- düşünün, HSYK üye sayısını 22'ye siz çıkardınız, 13'e siz indirdiniz. 13 üyenin 4'ünü devletin en üst makamındaki Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan atayacak. 2'sini yürütmenin başı olarak Erdoğan atayacak, Adalet Bakanını ve müsteşarını. 7'sini de Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak Erdoğan Meclisten seçtirecek. Yani, tümünü kendinizin biçimlendireceği bir yargıyla bugün bu şekilde kullandığınız yargının 16 Nisan sonrasında nasıl bir sonuç doğuracağını şu anda öngörmek bile istemiyorum.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Olmayacak o.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Tabii ki olmayacak, yürekten inancımız o. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, eğer bu dönemin birazcık hayırla anılmasını istiyorsanız... 16 Nisan referandumu, gerçekten, en çok Adalet ve Kalkınma Partisinin hayrına olacak. (CHP sıralarından alkışlar) O dönemde "hayır" çıktıktan sonra Türkiye'nin bugün karşı karşıya kaldığı bu hukuksuzluk, bu adaletin bir silah olarak kullanılması yeniden sorgulanacak ve Türkiye rahat bir nefes alacak.
Bugün belki kendi gücünüzün sarhoşluğu içinde... Bütün bu yargılamaları biraz önce iktidar partisinin milletvekili anlatmaya çalıştı ama ileriye bunların hiçbiri kalmayacak arkadaşlar. Nasıl Sokrates'i yargılayanlar bugün hiç akılda yoksa ama Sokrates bugün hâlâ ayaktaysa ve iki bin beş yüz yıldır Sokrates'in savunması adaletin temeliyse bugün hain ilan ettiklerinizin, yargıladıklarınızın çoğu, yakın gelecekte göreceksiniz, bu ülkenin geleceğini inşa edecek diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)