| Konu: | Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2016 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 341 sıra sayılı Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı'nın yedinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Uzun zamandır, konuşmamıza şehitlerimizi anarak, taziye bildirilerinde bulunarak başlıyoruz. Maalesef, bugün de aydınlık, huzurlu bir güne başlayamadık, uyanamadık. Dün gece, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen Fırat Kalkanı Harekâtı'nda El Bab'da yaşanan çatışmalardan acı haberler geldi. El Bab'da 16 askerimiz şehit, 33 askerimiz de yaralandı. 133 DEAŞ teröristinin öldürüldüğü çatışmalarda yaralı askerlerimizden 18'inin durumunun ağır olduğu belirtilmişti. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı Mehmetçiklerimize şifalar diliyorum. Ailelerine, yakınlarına ve yüce Türk milletine, kahraman ordumuza başımız sağ olsun diyorum. Ve Arif Nihat Asya'nın "Şehitler tepesi boş değil/Biri var bekliyor/ Ve bir göğüs, nefes almak için/Rüzgâr bekliyor/Şehitler tepesi boş değil, toprağını kahramanlar bekliyor/Ve bir bayrak, dalgalanmak için rüzgâr bekliyor." dizelerinin, içimizi yakarken, bugünleri anlattığına inanıyorum.
Kayseri'de meydana gelen patlamayla terör bir kez daha Mehmetçiklerimizin canına kastetmiş, ülkemizi yangın yerine... Bir yandan İstanbul ve Kayseri'de PKK'nın gerçekleştirdiği açıklanan terör olayları, bir yandan Cumhurbaşkanınca FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği açıklanan, ülkemizin konuğu olan, canı bize emanet Rus Büyükelçisinin hayatını kaybetmesi ve suikast eylemi, bir yandan Türkiye'nin Suriye sınırından teröristlerin sızmasını engelleyerek, sınır güvenliğini sağlayarak ve bizlerin can güvenliğini korumak amacıyla yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu ve Mehmetçik'imizin cesurca mücadele ettiği IŞİD terör örgütü, bir yandan da çevremizde yaşanan vesayet savaşının, mezhep çatışmalarının ülkemize taşınması için çaba gösteren içimizdeki hainler.
Değerli milletvekilleri, eli kanlı PKK, IŞİD ve FETÖ'yle mücadele ederken hep bir üst akıldan, dış güçlerden bahsedilmektedir. Doğrudur, ülkemizin konumu, milletimizin özgürlüğüne düşkünlüğü bazı ülkelerin politikalarıyla uyuşmamaktadır. Ancak, bunlara karşı ortak bir aklın oluşturulmaması kimin suçudur? On dört yıldır tek başına yasama, yürütme ve yargıda istediği gibi hareket edebilen, her türlü imkâna sahip Hükûmetin hiç mi suçu yok? Hâlâ istihbaratta zafiyet olduğunu reddetmeye devam mı edeceğiz? İyileştirme yapmak, bu eylemlere karşı tedbir alabilmek için öncelikle nerede eksikliğimiz var, onu tespit etmemiz ve "Ben dedim, oldu."dan vazgeçip çözüm üretmemiz gerekmektedir.
Birlik ve beraberlik gösterisi, sadece şehit cenazelerinde bir araya gelip terörü lanetlemek değildir. Güvenlikle ilgili zafiyetin giderilmesinde de Meclisin hep beraber çalışabilmesi gerekmektedir. Yüce Türk milleti, teröre karşı hep birlikte, tek vücut olarak mücadele verilebildiğini 15 Temmuzda göstermiştir. Ancak, Hükûmet ne bürokraside ne de Meclis çatısı altında birliği tesis etmeye yönelik bir adım atmamıştır. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı da hâlâ şehit verilmekte, hâlâ acılarımızı yüreğimizde hissetmekteyiz.
Ülkemizin konumu belli, İran, Irak ve Suriye ile kaynayan bir Orta Doğu içerisinde sürdürülebilir dış politikayla dimdik, bağımsız, bütünlüğünü koruyan bir Türkiye için Milliyetçi Hareket Partisi olarak var gücümüzle çalışmaya devam edeceğimizi bildirmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hâlihazırda sınai mülkiyet haklarıyla ilgili uygulama kararları aynı zamanda çıkartılan kanun, kanun hükmünde kararnameler, yönetmelik ve tebliğlerle tanımlanmaktaydı. Uluslararası sözleşmelere ve AB mevzuatına uyumun artırılması veya uygulamada karşılaşılan sorunların çözümüne ilişkin daha nitelikli, etkin bir sınai mülkiyet sistemine geçişin sağlanması için mevcut sistemin revize edilmesi zorunlu bir ihtiyaçtır.
Bu çerçevede marka, coğrafi işaret, tasarım, patent ve faydalı model haklarına ilişkin düzenlemeler yapılmış, mevcut sistemde yer almayan geleneksel ürün adı korunması sisteme dâhil edilmiştir. Ancak, alt komisyon çalışmalarında da ifade ettiğimiz gibi, terim birlikteliğinin sağlanmamış olması, somut ayırt ediciliğe vurgu yapılmaması, özellikle coğrafi işaretlemeye ilişkin denetim sistemindeki eksiklikler gibi konuları düzenleme ihtiyacının olmasına rağmen yasa tasarısında gerekli düzenlemenin yapılması temin edilememiştir.
2424 sayılı AB Marka Tüzüğü'nün 7'nci maddesinde marka olarak tescil edilemeyecek, herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan, işaretlemelerle ilgili bir düzenleme mevcut bulunurken yeni teknikle ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilmeyeceği düzenlemesi yapılırken somut ayırt edicilik net şekilde ifade edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, her ne kadar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda fikrî mülkiyet hakkına ilişkin uygulama esasları yer almış olsa da kanun tasarısı içerisinde "fikrî mülkiyet hakları" kavramının yer almamış olması da tarafımızca bir eksik olarak değerlendirilmiştir. Tanımlamaların yapılmasıyla sınai mülkiyet hakkı ile fikrî mülkiyet hakkı arasındaki temel ilişkilerin belirleneceği düşünülmektedir. Yargı kararları işleyişinde karşılaşılan sorunların çözümünde de her ne kadar dikkate alınsa da bazı durumlarda idarenin yargı kararlarına rağmen, kendi uygulamalarında ısrarcı olduğu görülmektedir. Yasa teklifinin revizyonunun sebeplerinin biri de budur. Şimdiye kadar enstitü ile başvuru sahibi arasında karşılaşılan ve çözüm bulunamayarak yargıya taşınan olayların tekrarlanmaması ve kuralların net bir şekilde tanımlanması da kanun teklifi hedeflerinden biriydi.
Kanun teklifinin 20'nci maddesinin (2)'nci fıkrasında yer alan "İtiraz süresinden sonra itiraz gerekçeleri değiştirilemez ve yeni gerekçeler eklenemez." denilmiş olsa da gerekçelerin değiştirilmemesi veya yeni gerekçelerin eklenmemesi hak kayıplarına yol açabilecektir. Bu nedenle de Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'na, itiraz süresi dolduktan sonra ve itiraz işlemleri sonuçlanmadan önce itiraz konusunu etkileyecek nitelikte bir yargı kararının sunulmasını mümkün kılacak eklemenin yapılmasının faydalı olacağını düşünmekteydik.
Marka sahipleri ve marka tescil ettirmek isteyenler arasında zaman zaman itiraz olayları yaşanmaktadır. Amacımız, etkin ve verimli bir çalışma sistemini tanımlamak ise Türk Patent Enstitüsü bünyesinde itiraz işlemleri sürerken ya da tamamlandıktan sonra konuya ilişkin dava sonuçlarının idareye sunulması, daha sonradan açılması muhtemel yeni davaların önünü kapatacaktır. Böylece işlem hem Enstitü içinde ilk defa sonuçlanacak hem de adli yargıya yansıtılan işlemler sayısı azaltılacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türk Patent Enstitüsünün organizasyonu için birimlerin görev tanımları yapılmış, yeni yasayla personele yönelik hususlar açıklanmıştır. Personelin hak ettiği sosyal imkânlara sahip olması bizim için de önemlidir. Bu değişiklikle umut ederiz ki Sayıştay raporlarında belirtilen eksikliklerin giderilmesi faydalı olur.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak eksik bulmakla birlikte, Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı'nın sanayicinin ve ilgililerin beklentilerine cevap vermesini ve onlara katkı sağlamasını umuyor, milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.