| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 01.03.2017 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik Partisinin kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacıyla vermiş olduğu grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kadınların karşı karşıya oldukları temel sorunlar ve eşitsizlikleri şu başlıklarla sizlere özetlemeye çalışacağım: Eğitim olanaklarına erişim, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik bağımsızlık ve istihdam, toplumsal yaşamda temsil, siyasette kadın temsili.
Evet değerli milletvekilleri, eğitim ile kadının toplumsal ve ekonomik yaşama katılımı, ailede söz sahibi olma ve aile içi şiddetle karşılaşma olasılığı arasında kuvvetli bir ilişki tespit edilmektedir. Eğitimin her kademesinde kız ve erkek çocukları arasında eşitsizlikler gözlemlenmektedir. Kız çocuklarının üçte 1'inin eğitim görmesi aileleri tarafından engellenmektedir. Yetişkin nüfusun ortalama eğitim süresi altı buçuk yıl iken kadınlarda beş buçuk yıldır. Kadınların yüzde 20'si lise ve üzeri eğitime sahipken bu oran erkeklerde yüzde 29'dur. Yine, TÜİK verilerine göre Türkiye'de 2014 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyenlerin oranı erkeklerde yüzde 2 iken bu oran kadınlarda yüzde 9'dur. Lise ve dengi okul mezunu olanların yüzde 23'ü erkeklerden, yüzde 15'i kadınlardan oluşmaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu olanlarda ise bu orana baktığımızda, erkeklerde yüzde 16, kadınlarda ise yüzde 12'dir.
Değerli milletvekilleri, eğitim sistemimizdeki bu sonuçlar kadının istihdamına da doğrudan yansımaktadır. Kadın iş gücü ve kadın istihdamı konusunda şu çarpıcı verileri sizlerle paylaşmak isterim: Kadın istihdamı oranında Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında sonuncu sıradadır. OECD verilerine göre Türkiye'de kadınların iş gücü piyasasına katılımı yaklaşık yüzde 30-33 seviyesinde iken erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 70 düzeyinde seyretmektedir. Son açıklanan TÜİK verilerine göre genç kadın işsizlik oranı bir önceki yılın kasım ayına göre neredeyse yüzde 7 oranında artarak yüzde 30'lara yükselmiştir. Kadın istihdamı ile erkek istihdamı arasındaki makas ülkemizde giderek açılmaktadır. Ayrıca son açıklanan verilere göre sigortalı çalışan 40 bin kadın işsiz kalmıştır. Türkiye'de 244 bin kayıtlı kadın esnaf varken kayıtlı esnafların sadece yüzde 14'ü kadınlardan oluşmaktadır Gümrük ve Ticaret Bakanlığının yayınlamış olduğu son resmî verilere göre ve bu eşitsizlik daha da artmaktadır. Hükûmetin övünerek çıkardığı son yasal düzenlemeler de bu sorunun çözümü noktasında maalesef yetersiz ve sonuçsuz kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, kadın-erkek eşitsizliği üst düzey yönetim kadrolarında da yaşanmaktadır. TÜSİAD'ın Kadınlar Önemli Türkiye Raporu'na göre 102 dev şirkette kadın temsili yaklaşık yüzde 40'lardadır. En yüksek kadın temsil oranı yüzde 56'yla finans alanında olmaktadır. Üst düzey yöneticilerde kadın temsil oranı yüzde 25, genel müdürlerde ise yüzde 15 düzeyindedir. Yine, Economist dergisinin Cam Tavan Endeksi'nde de, baktığımızda, 100 tam puan verilen ülkeler arasında 29 OECD ülkesi değerlendirilmiştir. Kadın ve Çalışma Endeksi'ne göre Türkiye, 27,2 puan ile sondan 2'nci sırada yer almaktadır. İş Gücüne Katılım Endeksi'nde de Türkiye son sıradadır.
Değerli milletvekilleri, yine benzer şekilde Dünya Ekonomik Forumu'nun ekonomi, eğitim, sağlık ve siyaset alanlarında kadınların durumunu değerlendiren Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde, Türkiye 2016 yılında 115 ülke içinde 105'inci; 2014 yılında 142 ülkeyi değerlendiren endekste Türkiye, 125'inci sıraya gerilemiş; 2015 verilerine baktığımızda ise 145 ülke arasında beş sıra daha gerileyerek 130'uncu sıradadır. Yine, geçen yılın açıklanan verisine baktığımızda ise bu da ilginç, yine 2016 endeksinde 144 ülke arasında 130'uncu sırada yer almıştır. Fark ettiğiniz üzere bu iktidar dönemlerinde yani kadın erkek eşitsizliğinde Türkiye, son on yılda 25 sıra gerilemiştir.
Yine 35 OECD üyesi ülkenin dâhil edildiği bir rapora baktığımızda Türkiye'de kadınlar ile erkekler arasındaki ücret eşitsizliği sürdüğü gibi giderek artmaktadır. Kadınlar ve erkekler arasındaki ücret eşitsizliği ortalaması, OECD genelinde yüzde 8 iken Türkiye'de bu oran neredeyse yüzde 20'lere çıkmaktadır.
Yine, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP'nin Bölgesel İnsanî Gelişme Raporu'na göre farklı etnik kimliklere, engellilere, gençlere karşı yapılan ayrımcılığın yanında en büyük ayrımcılığın ve ciddi boyutlarda ayrımcılığın kadınlara karşı yapıldığı ortaya çıkmıştır. Türkiye'de kadınlar, erkeklere göre yüzde 30 daha az iş bulma imkânına sahipler ve istihdamda da yeterince yer almamaktadırlar. Erkeklere göre daha az ücretle çalıştırılıyorlar, ev işleri gibi karşılığı ödenmemiş işlerde erkeklere göre en az iki buçuk kat daha fazla çalıştırılıyorlar.
Şimdi, siyasette kadın erkek eşitsizliğine geldiğimizde, dünyanın birçok ülkesine göre, birçok Avrupa ülkesinden önce 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadınlarımızın siyasette temsili, dünya ve Avrupa ortalamasının çok çok gerisindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın milletvekili sayısı oranı yüzde 14,73'tür. Bu oran, kadınların siyasete katılımında dünya ortalaması olan yüzde 22 ve Birleşmiş Milletlerin yüzde 30 hedefinin çok çok altındadır. Evet, değerli milletvekilleri, son seçimde 43 il, kadın milletvekilleriyle temsil edilememektedir. Bu düşük oranın bile cinsiyet kotaları sayesinde olduğunu söylemek mümkündür maalesef.
Bürokraside kadının yerine bakacak olursak, Türkiye'de 27 kabine üyesinden sadece 1 kadın bakan vardır. Bugün itibarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan 18 ihtisas komisyonunun sadece 1'inde kadın başkan görev yapmaktadır. 81 il emniyet müdürünün tamamı erkektir. Türkiye'deki kamusal alandaki üst düzey kadın yönetici oranı, kayda değer bir değişme gösteremediği gibi, yüzde 10'lar düzeyinde kalmaktadır. Kadın hâkim oranı yüzde 37 düzeyinde, kadın profesörlerin oranı yüzde 30'u maalesef aşamamaktadır, kadın polis oranı ise yüzde 6 düzeyindedir.
Kadın-erkek eşitsizliğinde kadınlar aleyhine seyreden bu vahim tabloda ortaya çıktığı üzere, on beş yıldır bu ülkeyi yöneten ve bu iktidarın, kadın sorunlarını öncellemediği ve çözüm iradesinden de uzak kaldığı ortadadır. On beş yılda kadınların bu eşitsiz koşullardaki zorlu mücadelesi iyileşmediği gibi, daha da kötüleşmiş durumdadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Kadınlar, bugün sadece toplumsal cinsiyet eşitliği talepleri şöyle dursun, bir yaşam mücadelesi içindeler. İşte, kadına yönelik şiddetle ilgili ortaya çıkan tablo ortadadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri dönemi, en çok da kadın cinayetleriyle anılacaktır. Bakın, 2002-2017 Ocak ayında 14.293 kadın cinayeti işlenmiştir. Hükûmet, 2016 yılında 328 kadın vatandaşımızın yaşam hakkını koruyamamıştır ve sadece geçtiğimiz ocak ayında 37 kadın cinayeti işlenmiştir.
Kadınların bilimde, siyasette, ekonomide, bürokraside çok daha fazla ve eşit koşullarda yer alması ve temsil edilmesiyle ekonomik kalkınma ve büyüme sağlanacaktır. Ayrıca, nitelikli, çağdaş, donanımlı bireyler ve nesiller yetiştirmenin temel koşulu, kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamın her alanında güçlendirilmesi, statüsünün yükseltilmesi ve eşit temsiliyle mümkün olacaktır.
Ben buradan bütün kadınlara tekrar seslenmek istiyorum: Yaşamakta olduğumuz bu sorunlarımızın çözüme kavuşturulması noktasında bir önerisi olmayan bir Anayasa değişikliğinin halk oylamasıyla karşı karşıya kalacağız. Cumhuriyetle elde ettiğimiz kazanımlarımızı korumak, demokratik ve özgür bir ülkede eşit yurttaş olarak yaşamak, hepimizin karşı karşıya kaldığı toplumsal eşitsizliklerle mücadele etmek ve on beş yıldır sorunlarımıza kalıcı çözümler üretemeyen bu iktidarın sorunlarımıza dair çözümsüz politikalarına karşı "hayır" diyerek kendimiz ve en önemlisi, çocuklarımız için yeni ve umutlu bir başlangıç yapalım diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)