GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ EROL KAYA'NIN SATAŞMA NEDENİYLE YAPTIĞI KONUŞMA SIRASINDA ŞAHSINA SATAŞMASI NEDENİYLE
Yasama Yılı:3
Birleşim:115
Tarih:04.06.2013

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Olan biten ancak bu kadar yanlış anlaşılabilir ya da yanlış aksettirilebilir; önce bu.

Şimdi, olayın ilk başladığı saate, hatta daha öncesine gidelim. Bunun örgütlenmesinden beri sürecin içinde olan, bu itirazın da her aşamasında içinde olan bir arkadaşınız olarak söylüyorum ve bütün siyasal mülahazalardan başka, sadece bilgilendireceğim ama önce, üzerime farz olan birkaç teşekkürü bildirmek istiyorum.

CHP'li milletvekili arkadaşlarımızdan orada olan, sürece destek veren ve hastaneye gelip beni ziyaret eden "geçmiş olsun" diyen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar) AK PARTİ'den bir grup başkan vekili hariç hiç kimse aramadı, teessüf bile etmiyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Böyle koalisyon olur mu kardeşim?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, orada, karıncanın ağzı yok, dili yok. Ağacın hakkını korumanın siyasal bir yönü varsa bunu da kabul ederiz, evet, onu da savunduk orada. Fakat, böyle yapmazsanız da gayretullaha dokunur. Orada olan ne? Orada olan büyük bir derbederlik; Başbakandan zılgıt yememek için, Başbakandan zılgıt yememek için sütre gerisine atıp bir sürü tezvirat üretmek.

Olanı ben size anlatayım, ilk defa dinleyeceksiniz, lütfen, o da şu: Adı Yayalaştırma Projesi ya buranın. Böyle derbeder bir proje yapılmış, il koruma kuruluna o projeyi onaylatmışsınız, il koruma kurulu da otomatik dercetmiş, demiş ki: "Eğer yetişkin ağaç varsa Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan karar almanız gerekiyor ve bir uzmanın orada bulunması gerekiyor." Peki, buraya kadar tamam. İstediğiniz izni almışsınız fakat derbederlik, fiiliyata döküldüğünde ortaya çıkmış. Ne olmuş? Yayalaştırma alanı olarak yapılan yerde bakmışsınız ki yayaya yürüyecek tretuvar yok, kaldırım yok. Bunun üzerine o "Paşa gönlüm bilir" kriteri devreye girmiş, demişler ki: "Bu Gezi Parkı'ndan 8 metre, uzunluğu da 80 metre, burayı alırız hemen bir oldubittiye getiririz, kaldırım işini de çözmüş oluruz." Olan biten bu. Beni tekzip edecek her belgeden, bilgiden özür dilerim. Aha buradayım, getirin, deyin ki böyle olmamış.

Şimdi, bunu Başbakana anlatmamak için çünkü soracak "Nasıl kaldırımı unuttunuz? Adı Yayalaştırma Projesi, içinde kaldırım yok!" Bu zılgıtı yememek için -bu sayın vekilin elindeki gibi- dış mihraklar, iç mihraklar bir yerde planlanmış. Evet, ben planladım, onları planlayanların içinde ben de varım. Saatini, yerini, direnişi, katılımcıları, hepsini ben yaptım!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha... İlk defa söylüyorum...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Önemli bir konu Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurunuz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Hadise şu, birinci vebal bu, ben oraya gidip kepçenin önüne durduğumda şu basit soruyu sordum Çevik Kuvvet Şube Müdürüne. İçinizde belediye başkanlığı yapmış çok kıymetli arkadaşlar var; "Bunun ruhsatı var mı? Getirin, uzaktan gösterin, çekileceğim." Firma temsilcisine gittiler, firma temsilcisi arkasını döndü, gitti.

İki: Peki, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan uzman var mı? Yok.

Üç: Sayın eski belediye başkanımız yanılıyor, o ağaç nereye nakledilmiş? Rızayı Allah için hele bir gelin gösterin bana. "8 taneyi söktük, şuraya diktik..." Bunu bir gösterin.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Çağlayan Parkı.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Naklen anlatmıyorum, gözümün önünde kepçe vurup vurup devirdi.

Dördüncü vebal: Sayıyı şaşırırsam kusura bakmayın. Bunu taşerona vermiş misiniz? Vermişsiniz. Bu, hak ediş yapıp belediyeden bu fakir fukaranın parasını alacak mı? Alacak. Orada belediyenin kamyonu nasıl hafriyat çeker? Zabıtanın kamyonu nasıl hafriyat çeker? Bunun yarın öbür gün rûzimahşerde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - ...hesabını kim verir? Kim verebilir? O kepçeye Türk Bayrağı asmakla bu vebalden kurtulunur mu?

En son densizlik: Özel şirketin elemanlarına gözümüzün önünde zabıta yeleği giydirip milletvekili tartaklamak. Bu kimsenin haddi değil, kimsenin de yanına kalmaz.

Gelelim çözüme. Bu iş oldu: Her şer bir hayra gelir. Bu memleketteki demokratik farkındalığı yükselttiniz.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Başkanım, iki dakika süre verin, konuşsun ya.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bir şey olmaz. Ne olacak? Yani ben bir bilgi paylaşıyorum. "Yalan" diyenden, "yanlış" diyenden özür dilerim.

BAŞKAN - Evet, tamam. Buyurun, devam edin.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, Genel Kurulun bilmesi lazım bunları ve bir siyasi buğuz ile de davranmıyorum, davranmadığımı da hepiniz bilirsiniz.

Hadise şu: Gelindi bu noktaya; demokratik bir farkındalık kazandı, devlet ve Hükûmet de kazın ayağı öyle değilmiş, perdeliymiş bunu gördü. Şimdi, bu süreci toparlamak lazım. Bu sözüm bütün Genel Kurula, kendimi de katarak.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Sen de toparla.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Söyleyeceğim Sayın Vekil.

Şu: Bir mahalle kavgası bile böyle ayrılmaz. Bir mahalle kavgası bile aha bu dediğiniz, yaklaştığınız şekilde sulhusalah bulmaz. Yapılacak iş şudur: Halkı karar süreçlerine katmak, bu kadar basit. "Gelin, kardeşim, sen kendi bölgen için ne istiyorsun?" Çünkü size yüzde 50 ya da yüzde 100 oy verilmiş olsa bile, yönetme hakkı sizin bu ağacı kesme hakkınızı içermez. O bir canlıdır, onun bir iradesi yok, kendini bilen insanlar ona siper olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Çocuklarımızın nefes alma hakkını savunuyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yeterlidir Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Önder.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Ben teşekkür ederim anlayışınız için. Son bir cümle söyleyip bitiriyorum.

Burada, ben BDP'liliğime bir tek vurgu yapmadan bütün bu süreci götürdüm. Şeyi ne oldu? Polis nişan aldı, şapadanak böğrümden gaz kapsülüyle vuruldum. Bu ülkede, artık, bu kadar "Paşa gönlümüz bilir." kriteri olmasın, demokratik siyasete alan açmalıyız.

CHP için söyleyeceğim de şu: Bu itirazları bir senet olarak kabul etmeliyiz. Bir siyasetçi olarak, bundan sonraki süreçte, hep birlikte, demokratik siyaset için rol almalıyız.

Çok teşekkür ediyorum.