GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı'nın 48'inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi, çeşitli konulardaki göstermelik düzenleme yapma tutumunu bu tasarıda da göstermiştir. Geçen gün bir yazar, AKP'nin bir tutumunu köşesinde şöyle özetliyordu: "Demokrat ve özgürlükçülüğü kimselere bırakmadan, arkadan dolanma, kılıfına uydurma, uluslararası mevzuata sığdırma kurnazlığı." Bakınız, partinizin adında adalet var. O hâlde, en başta adil olmanız beklenmez mi?

AKP "12 Eylül yargılaması bizim dönemimizde başladı." diyor. Gerçek bir yargılama olup olmadığını hep birlikte göreceğiz. Peki, 12 Eylülü yargıladığını gururla söyleyen bir partinin hazırladığı kanunlarda da darbe zihniyetinin temizlenmesi gerekmez mi? Hatırlarsınız, 12 Eylül sonrası döneminin İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı: "Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde" diyordu. Evet, bir bildiği vardı ki böyle konuşuyordu çünkü 12 Eylül işçilere, emekçilere karşı yapılmış bir darbeydi. Zaten darbecilerin ilk yaptığı işlerden biri grevi yasaklamak, DİSK'i kapatmak oldu. 12 Eylülden bu yana nüfus 75 milyona, ücretli nüfus 15 milyona ulaştı ama toplu sözleşme hakkını kullanabilenlerin sayısı 500 bini bulmuyor.

Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Sönmez köşesinde yazdı. İstatistiklere göre AKP döneminde grev hakkını kullanabilenlerin sayısı 2010 yılında 1000'i bile bulmadı, 800'lerde kaldı. Peki, o zaman 12 Eylülle hesaplaştığını söyleyen bir Hükûmetin böyle bir tasarı hazırlarken, o günlerde darbeciler işverenlerin yüzünü güldürmüşken, bugün işçilerin yüzünü biraz olsun güldürmesi gerekmez mi? Oysa bugün emekçiler, haklarını almak için grev yapamaz hâle getirilmişse sormak gerekiyor: 12 Eylülle hesaplaşıyor musunuz yoksa onun topluma ödettiği hesaplara yenileri mi ilave ediliyor? Toplu Sözleşme Yasası çıkarıyorsunuz, ortada grev yok. Şimdi, bu tasarıya bakıyorsunuz, gerçek bir grev hakkı yine yok. İşçilere, kamu emekçilerine en temel haklarını vermeden 12 Eylülle hesaplaşma sözleri havada kalacaktır, bunu unutmayın. Bazı hakların göstermelik olarak verilmesi, hiç verilmemesinden daha kötüdür.

Bakınız, bazı ülkelerin adında "cumhuriyet" vardır ama rejimlerinin cumhuriyetle ilgisi yoktur. Bazıları konuştuğunda iki lafın başında demokrasiden bahsederler oysa tutumlarının demokratlıkla hiç ilgisi yoktur. Bu tasarıda da bunlara benzer bir çelişki var. Grev hakkı veriyormuş gibi yapılıyor ama aslında grev yapmak imkânsıza yakın.

Bir örnek vereyim: Tasarıda Bakanlar Kuruluna yine grev erteleme hakkı veriliyor, deniliyor ki: "Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya ulusal güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süreyle erteleyebilir." İlk bakışta bu yaklaşım doğru gibi görülebilir, genel sağlıktan ve ulusal güvenlikten daha önemli ne var diye düşünülebilir ama bu kavramların içine neler sokulabildiğini geçmişte gördük; lastik işçilerinin, cam işçilerinin grevleri bu gerekçelerle engellendi. Bir başka deyişle işçilerin en temel hakları Bakanlar Kurulunun insafına bırakılmış oluyor.

Tasarıya göre, genel grev, dayanışma grevi, hak grevi yapmak yasak. Size soruyorum, bunlar yokken grev hakkı var denilebilir mi?

Yine bir başka hüküm, yine bu tasarıdan okuyorum: "Grev esnasında greve karar veren sendikanın kusurlu hareketi sonucu, grev uygulanan iş yerinde neden olunan maddi zarardan sendika sorumludur."

Değerli milletvekilleri, işçiler grev yaparken zaten üretimden gelen güçlerini kullanmıyorlar mı? Elbette o işletme zarar edecek, başka ne beklenir? Burada kastedilen başka şeyse, bunu yasaya açık açık yazmalısınız yoksa her grevde işveren zarar ediyorum diye mahkemeye koşacaktır. Bu hususu da dikkatinize sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette işçilerin, kamu emekçilerinin greve hiç gereksinim duymayacakları ortamların hazırlanması en büyük dileğimizdir ama bu bir hayaldir.

Bu nedenle 12 Eylülün zihniyetini koruyan böyle göstermelik yasalar yerine emekçilerin en doğal haklarını onlara teslim eden sendikaların önünü çeşitli barajlarla kesmeyen düzenlemeler yapmanızı diler, hepinize saygılar sunarım.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öz.