| Konu: | Düzce ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 03.05.2017 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Bugün, tabii, Düzce'nin sorunlarını anlatmak için söz almış bulunmaktayım.
Bugün aynı zamanda Dünya Basın Özgürlüğü Günü'dür. Öncelikle basın emekçilerimizin gününü kutluyorum. Dünyada Basın Özgürlüğü Günü ama Türkiye'de bu özgürlüğün sadece "ö"sü bile kalmadı değerli arkadaşlar. Bugün 159 gazetecimiz gazetecilik faaliyetleri yüzünden tutuklu. Kimisinin aylardır iddianamesi dahi yok. Buna hukuk diyemeyiz. Bu, insanları rehin almaktır, zorla alıkoymaktır. Üzerine atılan suç dahi belli olmadan gazetecilerin dört duvar arasında ne işleri var, bunun neresinde demokrasi, neresinde basın özgürlüğü var diyoruz. Türkiye'yi dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi hâline getirdik. Şu anda, on iki yılda 57 basamak gerileterek 180 ülke arasında 155'inci sıradayız. Basın özgürlüğünde Uganda, Tanzanya, Kenya'nın daha gerisindeyiz. Basın demokrasinin dördüncü kuvvetidir. Basın özgürlüğünde Irak, Suriye, İran, Nijerya gibi ülkelerle aynı seviyeye gelmiş durumdayız.
Değerli arkadaşlar, yasama, yürütme, yargıdan sonra basın gelir. Nasıl yargı organı Türk milleti adına yargılama yapıyorsa basın da milletin vicdanının temsilcisidir. Milletin vicdanını korkusuzca yazan kaleme de alan erki denilir, güç denilir, kuvvet denilir ancak bu basın özgürlüğü yok edildi. Basını havuzlarınızda boğdunuz; paralı kalemler, satılık gazeteciler türetildi.
Değerli arkadaşlar, Düzce'nin sorunlarına gelmeden önce basınla ilgili son sözüm şu olacak: Demokrasilerde iktidarlar yargıyla, basınla, hukukla oynamazlar. Basın, halkın müşterek sesi, kulağı, dilidir. Basın, toplumu başına gelebilecek olan felaketlerden koruyan güçtür.
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Düzce'nin sorunlarına baktığımız zaman, Düzce'de bir siyasal yağmacılık ve bir ganimet söz konusu. Belediyedeki tüm atamaların hepsinde artık eş dost kayırmacılığı var yani siyasi iktidarın kendi partisi değil, eşine, dostuna bir kayırmacılık var. Bu anlamda liyakat esasları terk edilmiş durumda.
Düzce'de Derdin köyü dediğimiz yer âdeta bir cennet köyümüz. Derdin köyünde termal turizmi ve yayla turizmiyle ayakta kalan mütevazı köylümüz bununla geçimini yapmaktayken HES projesi nedeniyle Derdin köyünün âdeta dertlerinin başına dert açtınız, dertlerini yoğunlaştırdınız, dertlerini bitiremediniz, dertlerini artırdınız. Derdin köyünün yolu yok. Yolları yapılmadığı için, gerek heyelan nedeniyle gerek çamur nedeniyle çocuklar sürekli okula gidememekte. Derdin köyünün tüm vatandaşları bu anlamda mağdur, zamanında orman kesimiyle ilgili de izin verilmediği için bu mağduriyetleri had safhada.
Aynı şekilde, yine, Düzce'nin bu kaplıcaları nedeniyle bunun bir an önce düzeltilmesi lazım. Düzce ilimizin Çilimli ilçesinde vatandaşımıza saat beşten sonra hastalandığı zaman iğne yapabilecek doktor yok, hemşire yok. Yani sanki mesai saati içerisinde insanlar hastalanabilir, hastalıklar mesai saatiyle sanki ölçülü.
Bir başka sorun, Düzce'de ruhsatı olmayan eğitim kurumları açık, bunların denetimleri yapılamıyor.
Yine, Düzce Terminali söz konusu, Düzce Terminali'ni yağmur yağınca sürekli su basıyor ve hatta 1 Mayıs günü orası âdeta eşkıya alanına dönüştü, orada kanun nizam tanınmadığı için silahlı tartışmalar oldu.
Düzce Akçakoca'da fen lisesi olacaktı, bu yapılmadı.
Yine, Düzce Yığılca'daki çimento fabrikası çevrede büyük sıkıntılar yaratmakta.
Turistik yerlerin tabelası yok. Kaynaşlı'da otopark yok, Düzce'de otopark yok, hatta Kaynaşlı'da kütüphane yok ve doktor yok. Kaynaşlı'nın nüfusu 13 bin, adliyesi yok, noteri yok ve Düzce'nin diğer ilçelerine baktığımız zaman, nüfusu Kaynaşlı'dan küçük olan yerlerin hem adliyesi var hem de aynı zamanda noteri var.
Soğuksu köyü ile Çukurhan köyünün karşısında, oradan bir E-5 yolu geçer, sürekli trafik kazaları yaşanır; burada alt geçit yok, üst geçit yok, kavşak yok, ışıklandırmalar yok, vatandaşımız sürekli burada ölüm tehditleriyle karşı karşıya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Düzce seninle iftihar ediyor.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Kaynaşlı'da 40'a yakın...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Hecinler köyü ne oldu Mahmut ağabey, Hecinler köyü? Çöp dökülüyor oraya.
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Düzce'nin hatırına efendim.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Değerli Başkanım, izin verirseniz 1 dakika, 1 dakika. Dikkat ederseniz hiç sataşma yok, istirham edeceğim.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Verelim efendim.
BAŞKAN - Sayın Tanal, peki, 1 dakika ama, lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Peki, teşekkür ederim anlayışınıza.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, yine, Kaynaşlı'da çöp sorunuyla ilgili, o bölgede bulunan tüm muhtarlarımızın oraya bir depolamanın yapılmamasıyla ilgili büyük bir talep ve istekleri var çünkü çevre kirliliği var.
Düzce Üniversitesinde doktor ve hemşire yok, vatandaşımız büyük mağduriyet içerisinde.
Düzce'de, Değerli Başkanım, 25 tane müdürlük var, 25 tane müdürlüğün 11 tanesi vekâleten idare ediliyor. 25 müdürlüğün 11 tanesi vekâleten idare edilir mi? Hatta bunun başında Düzceli olan Sayın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının müdürlüğü de vekâleten idare ediliyor. Yani burada niçin vekâleten idare ediliyor? Çünkü partizanca atamalar yapacakları için daha kimseyi bulamadılar.
Ben burada Düzce MHP il örgütüne teşekkür ediyorum. Neden? Belediye Meclisi üyeleri ve İl Başkanlığı yapılan yolsuzlukları dile getirdi ancak İçişleri Bakanlığı bunlarla ilgili soruşturmaya izin vermedi. Her türlü yolsuzluk burada var değerli arkadaşlar. Yolsuzluğun partisi olmaz. Yolsuzluğun partisi yok çünkü bu bir kanserdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu kanserle herkesin mücadele etmesi gerekir.
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 3 vekil var, o da Mecliste yok zaten. Senden başka da...
MAHMUT TANAL (Devamla) - 3 vekil var, gelirler inşallah.
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)