| Konu: | 6 Mayıs Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin 45'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 04.05.2017 |
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6 Mayısın, Türkiye devrimci hareketinin lideri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıl dönümü olması nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6 Mayıs 2017 yani iki gün sonra Denizlerin idamının 45'inci yılı. Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı çıktıkları için Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildiler. O gün idam edilen sadece 3 devrimci değildi, adalet de vicdan da akıl da idam edildi. (CHP sıralarından alkışlar) Yargılamanın hiçbir aşamasında hukuk kuralları içinde kalınmadı, taraflı ve bağımlı mahkemelerin ürünü oldu bu cinayetler. Vicdanlar, intikamla kararmıştı; hortlayan karşı devrim, öç alma peşindeydi; akılları, ihanetin altında ezilmiş, dumura uğramıştı. Tarihten ders alınmıyor, tarih geriye doğru aksın isteniyordu. Gençler, vatanlarına bağımsızlık ve demokrasi, halklarına kardeşlik ve birlik istiyorlardı. (CHP sıralarından alkışlar) Tarih, onları haklı çıkardı, yüceltti. Sınırlarımıza dayanan emperyalist ordular ve işbirlikçileri daha sonra, yıktıkları devletlerin ve yok ettikleri halkların üzerine basarak bize tehditler savuruyorlar, bayrak gösteriyorlar.
Elli yıl önce 1967'de ABD desteğindeki İsrail, yeni toprak kazanmak, yerleşik Filistin halkını vatanından uzaklaştırmak için komşularına saldırdı, işgal etti. Elbette Filistin halkı da direnişe geçti. İdam edilen 3 devrimci genç de direnen Filistin halkının yanında arkadaşlarıyla beraber savaşa katıldılar; halkların kardeşliği, özgürlüğü, bağımsızlığı için savaştılar; kanları, canları pahasına katıldılar halkların mücadele saflarına; üniversitelerinde, yaşadıkları şehirlerin sokaklarında, meydanlarında tam bağımsız Türkiye'nin mücadelesini verdiler. ABD 6'ncı Filo erlerini denize, Vietnam Kasabı Komer'i ülkesine iade ettiler. (CHP sıralarından alkışlar) İşçi, köylü direnişlerinin hep yanında ve ön saflarında oldular.
Bugün iyi biliyoruz ve hatırlıyoruz ki onlar, yüz yıldır halkların birbirine boğazlatıldığı bu koca kıtada halkların özgürlüğünü, kardeşliğini ve birliğini savunuyorlardı. Bugün, kırk beş yıl sonra kim haklı çıktı? Asılan devrimci gençler mi, onları asan ve bugün adları bile hatırlanmayan iş birlikçi yöneticiler mi? Emperyalistlerin yedeğinde onursuzca sürüklenirken bizi ve vatanımızı beka sorunuyla karşı karşıya bıraktılar. 1975 yılında ambargolarla kuşatılmış ülkemizde iç kargaşayı kışkırtarak 12 Eylül darbesine kadar sürüklediler.
12 Eylülün diktatörleri ve destekçileri, cumhuriyet devrimi kazanımlarını ortadan kaldırmak için tarikatçılığı, cemaatçiliği dayanak yaparak müttefik bulmaya çalıştılar; Irak'ın ABD tarafından işgalini fırsat olarak gördüler; Irak'ın parçalanmasının aracı olmayı "Demokrasi gelecek." diye yutturmaya çalıştılar; zenginlikleri yağmalanırken utanmazca pay beklediler; Libya, haydutlar tarafından yağmalanırken pay almaya koştular. Sonra Suriye'ye geldi sıra. Arap-Müslüman dünyasındaki emperyalist yalanın adı "Arap Baharı" oldu. Bizimkiler de sınırları açarak katıldı kampanyaya. Sonuçta ABD bayraklı zırhlılar sınırlarımızda göründü.
Emperyalist işgalciler, Batı Akdeniz'den, Orta Doğu'dan çekilmelidir. Bölge halkları, kendi sorunlarını kendileri çözerler. Türkiye ve Orta Doğu üzerindeki Amerikan emperyalizminin hesapları ve oyunları devam ediyor. Bu işbirlikçi emperyalistlerin taşeronu olmaktan, tekçi ve baskıcı yönetimden ülkemizin kurtulması için birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız vardır.
Değerli arkadaşlar, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı bir kez daha saygı ve sevgiyle, özlemle anarken bütün heyecanımız ve samimiyetimizle tekrar haykırıyoruz: Kahrolsun emperyalizm! (CHP sıralarından alkışlar)