GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Parlamentoya gelirken şöyle bir baktım. "Türkiye bir sanayi kentidir." diyen arkadaşların, işçi sınıfının ekonomideki ağırlığını vurgulayan Sayın Bakanın ve bütün hatiplerin konuşmalarında emeğin ve işçilerin ülke ekonomisindeki yerine yapılan aşırı vurgular dikkat çekiyor.

Sonra düşündüm, Salim Uslu nerede. İşçi lideri, AKP milletvekili, yıllarca bir sendikanın başkanlığını yaptı. Süleyman Çelebi'ye sordum, hiç söz almadığını ve iki gündür ortada görünmediğini söyledi, bir evrak imzalamış ve Parlamentodan ayrılmış. Biraz dinledim yani bu işi gerçekten kim biliyor, bize kim iyi anlatıyor. Sayın Bakanı da dinledim, onun konuşmaları da aslında çok yararlı çünkü arada işçi liderlerinin ne kadar ikiyüzlü olduğuna dair bir cümle etti. Özel görüşmelerde işçi liderlerinin aslında kanunu çok desteklediğini ama kamuoyunda ve basının karşısında başka konuştuklarını söyledi. Tüm bunlardan şu sonuçlar çıkıyor: İşçi sınıfı, Türkiye ekonomisinde ağırlıklı bir yer işgal etse de siyasette ciddi bir güç değil. Sadece Süleyman Çelebi, Musa Çam, İzzet Çetin gibi işçilikten gelen ve şu an CHP saflarında mücadele eden arkadaşlarımın hem Parlamentoyu hem toplumu uyarıp onlara karşı, işçi sınıfının üyesi olma sorumluluğuna uygun davrandığını görüyoruz.

Şimdi, bu hayırsız kanunun şöyle bir sonucu olacak, umuyorum ve diliyorum: Devlete bağlı resmî ideolojiyi ve sermayeyi savunan liderler kısa bir süre sonra el edecek, onların yerine gerçekten Süleyman Çelebiler gibi mücadele eden, Parlamentoya geldiğinde de içinden doğup bu sıralara ulaştığı sınıfı satmayacak adamlar sendikaların başına gelecek veya kadınlar bu işi yapacaklar. Bu bakımdan, bu hayırsız kanunun hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum.

Tabii, işçi sınıfını ve sendikaları suçlamak da aslında çok ölçülü bir tavır değil, farkındayım çünkü eğer siz direnen bir grup işçiyle yürüyen Musa Çam gibi bir sendikacının gözünün ortasına biber gazı sıkıp, bunu yapan polisleri hiçbir şekilde yargılamıyorsanız, Musa Çam hastanelik oluyorsa ve bu, size bağlı olan medya organlarında haber değeri bile taşımıyorsa, çocuklarına ekmek götürme derdinden başka bir tasası olmayan işçilerin koskoca AKP diktatörlüğüne nasıl direneceğini de düşünmek ve sormak durumundayız.

Şimdi, Sayın Bakanın anlattıklarıyla buradaki hatiplerin konuşmaları arasında çok ilginç farklar var. Mesela MHP adına konuşan hatipler de bu yasanın hem iş kolları sayısını azalttığını, hem sendikalı işçilerin ülke ekonomisindeki gücünü zayıflattığını hem işten çıkarmaları kolaylaştırdığını hem işten çıkarılan işçilerin boyunlarına bir de tazminat yükü yükleneceğini söylediler. Bunların hepsine katılıyorum ama Sayın Bakan da tersini iddia ediyor.

Bu kanunu ben de sabah inceledim, gerçekten verilen rakamlarla da bunun ne kadar işçi sınıfına zararlı olacağı ortada, dile de getiriliyor ama belli ki bu Parlamentoda hiç kimse müzakereden yana değil. Sadece belli bir anda burada olup oylamada el kaldırmak yeterli sayılıyor. Dolayısıyla, aslında yasanın da nasıl şekilleneceğini sanırım Musa Çam'dan bütün toplumun öğrenmesi gerekiyor. Madem bu işler Parlamentoda müzakereyle, diyalog yoluyla çözülmüyor, Musa Çam ve arkadaşlarının sokaklarda hak alma eylemine destek olmamız gerekiyor. Zaten o gün de pek çok milletvekili o eyleme gittiler Parlamentodan hiçbir şey çıkmayacağını bildikleri için fakat burada bulunanlar, görüşlerini söyleyenler de tarihe not düşüyorlar, toplumu uyarıyorlar çünkü bu görüşmelerin tutanakları izlenebiliyor, tarihe kayıt olarak düşüyor. Kimin işçici olduğu, kimin burada işçi düşmanı yasalara imza attığı belleklere yazılıyor. Genç kuşaklar da ileride işçi sınıfının onurlu bir tarihi Türkiye'de yazıldığında bu tutanaklardan yararlanacaklar.

Ben, yasanın geçmemesi için ret oyu verecek olan CHP Grubunun bir üyesiyim. İşçi arkadaşlarımın konuşmalarında söylenen şeyleri tekrar edemem çünkü uzmanlık alanım da değil. Ama AKP'ye karşı her yerde yalnızca mücadeleyle hak alınabileceğini şu kadarcık Parlamento deneyimimizden biliyoruz. O yüzden burada işçi sınıfı adına direnen, mücadele eden, özellikle, DİSK'i, Türk-İş'e bağlı bazı sendikaları, işlerini kaybeden kadınlı erkekli 305 THY çalışanını selamlamakla yetiniyorum.

Avrupa Birliğinin İlerleme Raporu'nda da, dünya fatihi, onurumuz, gururumuz olarak lanse edilen THY'nin kırık not almasını tarihe not olarak düşüyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aygün.