GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:89
Tarih:09.05.2017

MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan anons ederken aleyhinde dedi ama usulen aleyhinde söz aldık, tabii ki böyle bir konunun aleyhinde olmak mümkün değil. Ben bir çiftçiyim.

LEVENT GÖK (Ankara) - Onu biliyoruz Muharrem Bey.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Çiftçinin ve çiftçiyi savunan herkesin de lehinde konuşacağız inşallah.

Burada belirtilmek istenen şey, çiftçinin ürettiğini yeterince değerlendirememiş olması ve bu ürettiklerinden para kazanamadığı için, yeterince değerlendiremediği için de üretimin düşmüş olması, dolayısıyla da Türkiye'nin bir açıkla karşı karşıya kalıp dışarıdan ithalata zorlanmış olması.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim ülkemiz o kadar güzel bir ülke ki topraklarımız o kadar verimli ve güzel topraklar ki bu ülkede bizim her şeyimizle kendi kendimize yetebilecek imkânlarımız var. Türkiye'nin 3,5 milyon ton kütlü pamuğa ihtiyacı var; bunu üretebilecek toprağımız var, suyumuz var. Türkiye'nin 6 milyon, 6,5 milyon ton mısıra ihtiyacı var; bunu üretecek toprağımız da var, ovamız da var, suyumuz da var. Türkiye'nin ayçiçeği, efendim, soya fasulyesi gibi ham yağı fazla olan bitkileri üretmeye ihtiyacı var ama Türkiye'de bunları teşvik edecek, bunları planlayacak, bunların bir şekilde, efendim, bir arada toplanıp ekilmesini sağlayacak bir ne yazık ki şu ana kadar ortaya tablo konulamadı.

Bakın, burada defalarca, her defasında söyledim, pamukçuluğu Türkiye'de teşvik etmemiz lazım. Çünkü Türkiye yıllardır başka ülkelerin çiftçilerine kendi paramızı hediye ediyor resmen. Yani toprağımız var, iklimimiz müsait, suyumuz var, ekecek çiftçimiz var ve pamuk konusunda çok tecrübeliyiz ancak pamuğu ne yazık ki yeterince ekmiyoruz. Neden? Çünkü çiftçi pamuktan para kazanamadığı için ekmiyor.

Sayın Bakana buradan yüz yüze de söyledim, buradaki konuşmalarımda da söyledim, dedim ki: "Gelin, pamuğu ekmeyi teşvik edelim." Nasıl? Prim desteğini artırarak yapacağız bunu ve serbest piyasada pamuğu korumamız lazım. Nasıl koruyacağız? İşte, birlikler sayesinde pamuk fiyatının düşmesini engelleyeceğiz. Eğer biz bunu yaparsak Türkiye'de 3,5 milyon ton kütlü pamuğu üretmemek için hiçbir sebebimiz yok. Çukurova ve Ege, Urfa'daki Harran Ovası yeter zaten buna. Diğer taraflarda, efendim Konya Ovası'nda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Urfa hariç diğer taraflarında rahatlıkla mısır yetiştirip bu ülkenin mısır ihtiyacını karşılayabiliriz. Yine, Trakya'da, Çukurova'nın kırsalında ve İç Anadolu'nun kırsalında ayçiçeği yetiştirerek bu ülkenin ham yağ ihtiyacını karşılayabiliriz. Ama, bunları planlayacak, bunları destekleyecek ve çiftçimize bunları ektirecek bir zekâ lazım ve bunu destekleyecek bir güç lazım, siyasi irade lazım. Ne yazık ki şu ana kadar bu siyasi irade ortaya konulamadı, bundan dolayı da aşırı derecede muzdariplik yaşıyoruz.

Bakın, Türkiye zeytin üretiminde, zeytin yağı üretiminde de aslında kendine yetebilecek durumda. Meyvecilikte zaten dünyada en önde giden ülkelerden bir tanesiyiz. Bugün narenciye konusunda, diğer meyvelerin, sert çekirdekli meyvelerin üretiminde Türkiye çok iyi durumda ancak bunları da değerlendiremiyoruz yeterince. Şimdi, çiftçi para kazanamayınca ekmekten vazgeçiyor, üretimden vazgeçiyor dolayısıyla da piyasada birdenbire fiyatlar yükseliyor ve sanki mal bulmuş mağrip gibi bizim Hükûmetin yetkilileri de hemen "İthal edelim efendim. Dışarıdan getirelim efendim." Ya, sen dışarıya ne satıyorsun be kardeşim? Uçak mı satıyorsun, savaş gemisi mi satıyorsun, füze mi satıyorsun ki dışarıdan buğday getireceksin? Ne satıyorsun sen dışarıya? Satsan satsan tarım ürünlerini satacaksın en iyi şekilde, Türkiye'nin en fazla pazarlayabileceği, en çok para kazanabileceği tarım ürünlerini satacaksın, onda da yoksun. Yani, böyle bir zekâ, böyle bir mantık neye hizmet ediyor ben bunu anlamış değilim. Bir çiftçi olarak, yüreği yanan bir kardeşiniz olarak burada bunları dillendiriyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakın, domates meselesi... İşte, Sayın Cumhurbaşkanı gittiğinde domatesle alakalı konu da gündeme geliyor. Rusya, domates hariç diğerlerini Türkiye'den alacağını söylüyor ama domates almayacağını söylüyor. Geçen yıl Rusya domates almayacağını söylediği için Antalya bölgesinde sera domates üretimi yapan, Çukurova'da sera domates üretimi yapan çiftçilerimizin birçoğu domates ekmekten vazgeçtiler. Dolayısıyla, domates ekilmeyince de hem iç piyasada bir talep oluştu hem de birdenbire fiyatlar yükseldi.

Bakın, şu anda domatesin fiyatı marketlerde 10 lira, 12 liraysa inanın ki bu yine üreticinin cebine gitmiyor. Kim kazanıyor biliyor musunuz? Aracılar kazanıyor, tefeciler kazanıyor. Keşke üreticinin cebine gitse bundan memnuniyet duyacağım ama yok, üreticinin cebine gitmiyor. Hep o bahsettiğiniz faiz lobisi var ya onlar kazanıyorlar parayı, onlar götürüyorlar bu parayı, çiftçinin alın terini kullanıyorlar ama Hükûmetin buna müdahale etmesi lazım; yok, sessiz sessiz seyrediyorlar. Et bitti, dışarıdan et getirelim; sap bitti, dışarıdan sap getirelim; buğday bitti, dışarıdan buğday getirelim, oh ne âlâ ya, oh ne âlâ! Yani ne zamana kadar gidecek bu böyle, ne zamana kadar sürecek bu böyle?

Değerli arkadaşlarım, bakın, kendi kendimize yeten bir ülkeyken yarın bir gün bir de bu tarım ürünlerinde sıkıntı yaşamaya başlarsak vay Türkiye'nin hâline, vay milletimizin hâline! Şimdi, her defasında buraya çıkıyoruz "Çiftçiyi koruyalım, çiftçiyi destekleyelim." diyoruz. Ya, mazot fiyatları 4,5 lira. Çiftçi traktörüne 4,5 liraya mazot koyuyor, Allah'tan reva mı bu? Yat sahibi... Yatı kim alır? Herhâlde milyon dolar parası olan insanlar alır yatı yani benim gibi gariban veya 50 dönüm, 100 dönüm tarla işleyen insanın gidip yat, kotra alacak hâli yok. Yat, kotra sahipleri 1,2 liradan mazot koyuyorlar yatlarına, kotralarına; çiftçi 4,5 liradan mazot koyuyor. E, Allah'tan reva mıdır bu ya? Hiç düşünmüyor musunuz bunu? Yani bu noktada çiftçiyi destekleyelim. Sayın Bakan dedi ki: "Yarısını vereceğiz." Sayın Başbakan da söyledi. Şu ana kadar daha ortada bir şey yok. E, ne zaman vereceksiniz? Ne zaman bu çiftçiyi kollayacaksınız?

Değerli arkadaşlarım, bakın, çiftçi üretmezse bu ülkede inanın hepimiz bunun sıkıntısını yaşarız.

Defalarca söyledim, yine söyleyeceğim: Sabahleyin oturuyorsunuz kahvaltıya, o mis gibi kokan salatalık, domates, peynir, zeytin, sıcacık ekmek, bunlar nereden geliyor sizin sofranıza? Nereden geliyor? Nasıl geliyor? Hiç düşünüyor musunuz bunları? Yok. Çiftçi sabah demiyor, akşam demiyor, yağmur demiyor, çamur demiyor çalışıyor üretiyor, beş kuruş para kazanamıyor. Değerli arkadaşlarım, çiftçiyi korumamız lazım.

Bakın, yine, bu bakliyatla ilgili konuya gelelim. Eskiden Türkiye'nin nohut fazlası olurdu fasulye fazlası olurdu, hatta birçok insan kendi bahçesinde yetiştirirdi bunu. Ya, şimdi dışarıdan nohut, bakliyat, fasulye ithal ediyoruz hatta kuru fasulyenin, nohudun fiyatı 10 lira, 12 lira, 13 lira serbest piyasada. E, adam ekiyor 3 liraya satamıyor tarlasından ürettiği nohudu. Kim kazanıyor? Yine aracılar kazanıyor, tefeciler kazanıyor. İşte bunu engellememiz lazım, bunu önlememiz lazım, bunu önleyecek de Hükûmettir arkadaşlar, buna bir çözüm bulmak lazım. Değerli arkadaşlarım, bakın, bunları söylerken afaki nutuk atmıyorum ben size, bizzat bu işin içerisinde yaşayan bir kardeşiniz olarak söylüyorum.

Şimdi, gübre fiyatlarına gelelim. Bakın, üç ay önce ürenin fiyatı 700 liraydı eski rakamla. Şimdi ne kadar? 1 milyon 100 bin lira. Üç ay önce DAP gübresinin fiyatı 800-850 liraydı eski rakamla. Şimdi ne kadar? 1 milyon 300 bin lira. Ya, o rakam o zaman kurtarıyorsa şimdi niye bu kadar? Ha, çiftçiye lazım ya, çiftçi alıp atması lazım şu anda bu gübreyi, onun için faiz lobileri yükseltiyor. Engel ol kardeşim, elli defa söyledim burada. Tarım kredi ne yapıyor? Niye devreye girmiyor tarım kredi? Niye gübre fiyatlarını sübvanse etmiyor? Yok. Buradan giriyor, buradan çıkıyor. Ha söyle de söyle. Yani değerli arkadaşlarım, bakın, burada üreten insanımızı korumazsak vallahi onlara yazık ederiz.

Yine, bu hazine arazilerine gelelim. Bir ilçede 350 liraya kiraya veriyor, öbür ilçede aynı şartlarda sulak araziyi 150 liraya kiraya veriyor. Ya, serbest piyasada 350 lira zaten tarlanın kiralanması. Allah'tan reva mıdır bu ya? Yani bunun prim desteğini alamıyor, öbür teşviklerini alamıyor. E, düşürün diyoruz. Efendim, serbest piyasada bu kadarmış. E serbest piyasada o kadarsa sen de bu çiftçiyi korumakla mükellef değil misin? Yani bir miktar serbest piyasanın altında yapsan ne olur, ölür müsün? Her şeyde herkese veriyorsun, bir çiftçiye geldi miydi "Yok, veremeyiz." Çiftçi üvey evlat. Yapmayın bunu arkadaşlar. Yapmayın. Allah rızası için çiftçiyi koruyalım, çiftçiyi yaşatalım, yüceltelim.

Hepinize teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Varlı.