| Konu: | (2/70) esas numaralı Seçim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/94) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.05.2017 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Milletvekili Seçimi Yasası'yla ilgili söz aldım ama bugün burada bir milletvekilinin milletvekilliği düşürüldü. Milletvekilliği düşürülmüş bir milletvekilinden sonra burada konuşmayı kendi açımdan hakikaten de zül sayıyorum. Ancak size bir hatırlatmada bulunmakta fayda var, o da şu değerli arkadaşlar: Bakın, 3 Kasım 2002 seçimleri yapıldı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçilemedi. Halkı kin ve düşmanlığa tahrikten ceza almıştı. Bana göre ifade özgürlüğü kapsamındaydı, o cezayı almaması lazımdı, Yargıtayın onaylamaması lazımdı ve milletvekilliği yeterliliği de olması lazımdı ama milletvekili seçilemedi, 3 Kasımda, milletvekili olamadı.
Bu Parlamento oluştuktan sonra, hemen sonra, sadece 27 Aralıkta, yaklaşık bir ay sonra bu Parlamento Anayasa'yı değiştirdi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu Anayasa'nın 76'ncı maddesinden düşürdü ve Sayın Erdoğan'a milletvekilliği yolu açıldı. Siirt'te seçimler iptal edildi ve Parlamentonun dışında kalan bir genel başkan Cumhuriyet Halk Partisinin iradesiyle Parlamentoya geldi, milletvekili oldu, Başbakan oldu, şimdi Cumhurbaşkanı. Bu Parlamento bunu yaptı değerli arkadaşlar. Ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı için bunu yaptı. Ama şimdi siz neye el kaldırdığınızı bilmeden başka bir milletvekilinin o gün değiştirilen hükümlere göre milletvekilliğini düşürdünüz.
Sizin gerçekten demokrasi anlayışınız bu mu değerli arkadaşlar? Demokrasi anlayışınız bu mu? Bu mu sizin demokrasi anlayışınız? Yargıya bu Parlamento teslim mi olacak? Kaldı ki iddianameyi yazan savcının kim olduğunu biliyoruz; MİT iddianamesini yazarken FETÖ'cü, düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili iddianame yazarken cumhuriyetin savcısı, öyle mi? Buna kim inanacak? Kim sizin demokratlığınıza inanacak?
İkinci olarak değerli arkadaşlar, bakın, başörtüsüyle ilgili olarak çok büyük mücadele ettim, çok büyük mücadele ettim baro başkanı olarak. Kamuda çalışmaları bakımından mücadele ettim, inanç özgürlüğü dedim, düşünce özgürlüğü dedim. Şimdi, düşüncelerinden dolayı, ifadelerinden dolayı kamudan ihraç ettiğiniz yüz binlerce personel var, yüz binlerce. Bunun ne farkı var bana söyler misiniz?
2 tane kamu emekçisi, darbeyle bir alakaları yok, haklarında hiçbir dava yok, hiçbir dava yok haklarında, tam yüz yirmi gün oturma eylemi yaptılar, altmış iki gündür değerli arkadaşlar, açlık grevi yapıyorlar. Sadece ve sadece işlerini istiyorlar, işlerini. Öğretmenler, öğretim üyeleri, altmış iki gün, sadece 600 metre ötemizde, yaşamları tehlike altında ama sizler bunlara duyarsızsınız. Başörtüsüne gösterdiğiniz duyarlılığın onda birini, yüzde birini başkalarının ifade özgürlüğü için göstermiyorsunuz. Bu konuda tutarlı değilsiniz, hiçbir konuda olmadığı gibi.
Söyler misiniz değerli arkadaşlar, 130 bin kamu görevlisi neden ihraç edildi? 5.400 akademisyen neden ihraç edildi, söyler misiniz? Söyler misiniz değerli arkadaşlar, ne yapıyor bu arkadaşlar? Dava yolu yok, komisyon yok, yargıya gidemiyorlar, ne yapsınlar? Ne yapsınlar, söyler misiniz? Dava yolunu kapatmışsınız, Türkiye'yi anayasasız hâle getirmişsiniz. Ne yapacaklar? Ne yapsınlar? Sivil itaatsizlik eylemi yapıyorlar ve ölüme gidiyorlar ama sizler burada ihale takip etmekten, iş takip etmekten başka hiçbir iş yapmıyorsunuz, hiçbir iş. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Doğru konuş!
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Adam gibi konuş!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, söyleyin, gelin bu konuştuklarıma burada itiraz edin. Gelin, bu konuştuklarıma burada itiraz edin.
SAİT YÜCE (Isparta) - İhaleyi sen takip ediyorsun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son sözüm size şu: Bakın, yirmi yıldır Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin (CPT) bütün raporları Hükûmetin isteğiyle yayınlandı. Kasım 2016'da rapor var gözaltı merkezleri ve cezaevleriyle ilgili olarak, neden Hükûmet rezerv koymuş ve yayınlamıyor? Hani işkence yoktu? Eğer yüreğiniz yetiyorsa Hükûmetinize söyleyin, o raporu yayınlatsın.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Boş konuşma, boş!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - İşkence boş, değil mi? Boş değil mi işkence? Boş değil mi işkence?
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - "İhale takipçiliği yapıyor." diye kimi suçluyorsun sen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sen boş konuşuyorsun! Kendine gel! Kendine gel!
Teşekkür ediyorum.