GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:93
Tarih:17.05.2017

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bir siyasi iktidar düşünün ki her yıl yeni bir bütçe yapsın, sonra her yıl bu bütçede öngörülen vergileri, borçları toparlayamadığı için af kanunu çıkarsın. Bir anlamda, siyasi iktidarın, Hükûmetin görevini tam manasıyla yapmadığının da bir ispatı olmuş oluyor. Eğer Sayın Hükûmet, Maliye Bakanı Plan Bütçe Komisyonundaki Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin önerilerini dinlemiş olsaydı, biz inanıyoruz ki bugün bu durumlarla karşılaşmaz ve ekonomi daha farklı boyutlarda olurdu.

Değerli milletvekilleri, sürekli bir makyaj görüntüsü içindeyiz, bir makyaj yapılıyor yani her şeyin güllük gülistanlık olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılıyor ama halkımızın kör olmadığını ve milletin gözü önünde her şeyin olduğunu, halkın da bu konuda farkında olduğunu bilmenizi isterim. Yani, iktidarın 16 Nisandaki katakulliyle olan bu referandum sonuçlarını bir başarı şeyi içinde hanesine yazarak çalışmalarını o yönde yapmasının kendilerini hataya da zorladığını buradan söylemek isterim.

Bu sadece Maliye Bakanlığında mı oluyor? Hayır, diğer bakanlıklarda da oluyor. Örneğin, bu ekonominin en önemli amirallerinden olan Çalışma Bakanlığının uygulamalarına baktığımız zaman da bunu görebiliyoruz. Bunu sadece biz görmüyoruz, örneğin HAK-İŞ Konfederasyonunun Türkiye'deki diğer işçi konfederasyonlarıyla birlikte, uluslararası konfederasyonlarla birlikte 5 Mayısta yapmış olduğu ortak bir açıklamasında Hükûmete çok ciddi eleştirileri var ve bunun da dikkate alınmadığını görüyoruz.

Bu heyet ne diyor, HAK-İŞ'in de içinde olduğu heyet? Bir basın açıklaması yapıyorlar, diyor ki: "Olağanüstü hâl uygulamasının kaldırılması için gereken koşullar sağlanmalıdır." Başka ne diyor? Net bir suçlama olmaksızın dosyası mahkemede bekletilen gözaltındaki tüm işçiler, kamu görevlileri, gazeteciler, parlamenterler ve seçilmiş belediye başkanlarının serbest bırakılması çağrısında bulunuyor, diğer kişilere de, hapisteki kişilere de erişim kolaylığı sağlanmasını istiyor.

Görüldüğü gibi değerli milletvekilleri, çalışma yaşamının sorunlarının çözümü hususunda Hükûmeti her koşulda destekleyen HAK-İŞ dahil uluslararası sendikal örgütler size sosyal diyalog çağırısında bulunuyorlar. Peki, bu sosyal diyaloğa bir karşılık var mı? Ne yazık ki Çalışma Bakanlığının bu sosyal diyaloğa bir karşılık vermediğini görüyoruz.

Örneğin, ILO Uluslararası Çalışma Teşkilatının toplantısı var haziran ayında. Her yıl Cenevre'de toplanıyor, bu yıl toplantının 106'ncısı yapılacak. ILO toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı başta olmak üzere, çalışma hayatı konusunda uluslararası normları belirleyen ve üye ülkelerde uygulanmasını amaçlayan, üstlü yapıya sahip bir kuruluştur. Türkiye 1932 yılında üye olmuştur, 1952 yılından itibaren TÜRK-İŞ çalışan kesimleri temsilen ILO'da temsil edilmektedir.

Peki, bu yıl ne oluyor? Çalışma Bakanlığı tek taraflı bir kararla, işçilerle hiç alakası olmayan MEMUR-SEN'in temsil edeceğini duyuruyor. Bu karar anlaşılır değildir değerli milletvekilleri, izah edilir de değildir. Türkiye'deki istihdam verilerine baktığımızda 27 milyon istihdam vardır, memurların istihdamdaki oranı sadece yüzde 12'dir yani geri kalan yüzde 88'i bünyesinde tek bir işçi çalıştırmayan MEMUR-SEN'in temsil etmesi anlaşılır gibi değildir. Yani MEMUR-SEN yapısı gereği grev ve toplu iş sözleşmelerinde deneyim sahibi değildir, örgütlenme sorunu yoktur, çocuk işçiliğin, mevsimlik işçiliğin sorunlarını, işçi sağlığı ve iş güvenliği, asgari ücret sorunlarını bilmez. MEMUR-SEN'in özel sektör deneyimi yoktur. Bu anlamda çalışma hayatının güncel konularına vâkıf olma imkânı bulunmayan bir memur konfederasyonunun ILO'da Türkiye'yi temsil etmesi anlaşılır değildir. Kaldı ki Uluslararası Çalışma Konferansı'na katılanlar çalışan tarafını temsil ettikleri için İşçi Grubu çalışmasına katılmaktadırlar. Ayrıca, işçi delegelerinin Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC vardır ve 136 ülkede örgütlü, 182 milyon üyesi olan ITUC MEMUR-SEN'i üyeliğe kabul etmemiştir. Bu uygulama Hükûmeti ILO'da sıkıntıya sokacaktır.

Yani biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu söylüyoruz: Hükûmet sıkıntıya çıkıyorsa çıksın ama mevzu Türkiye'dir, Türkiye'yi sıkıntıya sokacaktır. Biz ne hâliniz varsa görün demiyoruz, Türkiye sıkıntıya sokulmasın istiyoruz. Onun için sosyal diyalog çok önemlidir ve sosyal diyalogla bu durum tekrar gözden geçirilmeli diyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akkaya.