| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 18.05.2017 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bu kanunun ismiyle ilgili bana söyleseler, deseler ki "Bu kanuna uygun bir isim bul." Ben "..."(x) derdim. O kadar enteresan ki, 2001 yılında Türkiye, elektrik piyasası konusunu planlamış, demiş ki: "Artık, bundan sonra özel sektör de gelsin, elektrik üretimi yapsın, elektrik üretimi için yatırım yapsın, hatta finansman getirsin, bu getirdikleri finansmanla kamunun yükünü sırtından alsınlar, böylece serbest piyasa oluşsun, elektriğin serbest piyasasıyla birlikte yurttaşlar daha az bedel ödeyerek elektrik alsınlar."
Peki, ne olmuş? Şöyle olmuş: Mesela 1980 yılından 2008 yılına kadar Türkiye'nin elektrik talebi yüzde 7 artmış ama iktidarınızın son on yılında elektrik talebi bir anda yüzde 4,2'ye düşmüş, son beş yılda 3,2'ye düşmüş yani artık vatandaş elektrik tüketemiyor. Niçin? Çünkü 79.621 megavatlık elektrik kapasitesi var ama 35 bin megavatlık tüketim var. Niye? Çünkü sanayi bitmiş. Artık sanayi yok, olmayan sanayinin tüketemeyeceği elektrik var. Peki, son beş yılda ne olmuş da 3,2'ye düşmüş talep? Çünkü sanayinin yanına iktidarınız bir de turizmi eklemiş, otelleri de kapatmışız; maşallah!
Şimdi, 79 bin küsurluk kurulu güç var ama yarısı kadar bile elektrik tüketilemiyor. Ee, o zaman ne olacak? Bu serbestleşen, yatırım yapan, devletten özelleştirenler de diyor ki: "Yandık, biz batıyoruz. Bu santralleri bize sattınız, büyük büyük paralar verdik, bunları aldık, hatta kamunun bankaları da bunlara kredi verdiler. Biz bu kredilerle bu santralleri aldık, şimdi para kazanamıyoruz, elektriği alacak yer yok. Biz buradan para kazanamazsak bunların tamamı da batar." O zaman devlet diyor ki: "Bir dakika, bir dakika; hiç merak etmeyin, ben size hemen alım garantisi veriyorum." Yeni yatırım yapmış olanlara da alım garantisi veriyor ama nasıl? 14 kuruş şu anda serbest piyasada, 14 kuruş ama devlet 18,5 kuruş alım garantisi veriyor yani piyasada 14, devletin alımı 18,5 kuruş. Peki, vatandaş kaç paraya alıyor? Hani erken kalkanın soyduğu TRT var ya, o da dâhil, onu da içerisine eklediğiniz zaman 40 kuruş. Vatandaş geliyor, konut sahibi, elektriğe 40 kuruş ödüyor yani 14 kuruş maliyet, 40 kuruşa vatandaşa mal oluyor. İnanılmaz iyi bir yönetim yapmışsınız, gerçekten müthiş!
Şimdi, bu kanunla ne yapıyoruz? Daha çok alım garantisi vermek için bir yetki alıyoruz. Hani beş yıl içerisinde serbest piyasayı oturtacaktınız ve tasfiye edeceğiniz TETAŞ vardı ya o TETAŞ'ı artık kapatmaktan vazgeçiyorsunuz, tamamen en önemli alıcı hâline getiriyorsunuz. Peki, elektriği alacak, kime satacak? Müşteri yok. Ee, kim ödeyecek? Vatandaş, nasıl olsa alışmış. O zaman, vatandaş zaten karabatak usulü batmış, özel sektörü kurtaralım, buradaki şirketlerin birkaç tanesini kurtaralım!
Şimdi, özelleşmiş olan, özellikle kömür santrallerini yeni almış olan yandaşlar var ya, onlar bastırıyorlar ki "Aman, gözünüzü seveyim, bu kanunu bir an önce çıkarın. Elektrik, serbest piyasada 14 kuruş, biz zaten 14 kuruştan bunu satamıyoruz, satmıyoruz, sonuç itibarıyla bizim elektriğimizi almazsanız biz batarız, biz batarsak bankalar da batarlar, ekonomi zaten batmış, hep beraber batmayalım."
"Ne yapalım? O zaman bu kanunu getirelim, bu işi kanunla halledelim. Alım garantisini TETAŞ'a verelim, TETAŞ'ı yeniden inşa edelim ve böylece vatandaşa 40 kuruştan elektrik aldırmaya devam ettirelim."
Saygıdeğer milletvekilleri, çok güzel bir Afrika atasözü var, diyor ki o atasözünde: "Aslanlar, kendi hikâyelerini yazmadıkları sürece avcıların hikâyelerini dinlemeye devam ederler."
Ben siyasetçi olarak buradaki bürokratlara söylemiyorum. Aslında onlara söylenecek çok şey var, çok, çok şey var. Bu 4483 sayılı soruşturma yasası bir işlese, var ya, ne bugün bu elektriği 14 kuruşa mal edip de 40 kuruşa vatandaşı kazıklama konuşulabilir bu Parlamentoda ne de başka şeyler ama ben kendimize söylüyorum: Bu Parlamento, ne zaman bu ülkenin gerçek sorunlarıyla meşgul olacak, ne zaman bu ülkenin gerçek sorunlarına el atacak; ben merak ediyorum doğrusu.
Burada, şu önümüze gelen konularda, emin olun, bu bürokratlardan bin kat daha hâkimiz bu konulara, hepiniz hâkimsiniz ama hiçbirinizden çıt çıkmıyor.
Niye garanti veriyoruz? Niçin garanti veriyoruz? Eğer işletemiyorsan yapma kardeşim yatırımı. Türk Ticaret Kanunu'nda söylüyor, açık, "Basiretli tacir olacaksın." diyor. Yatırımı yaptıysan ve bu yatırımı hesaplayamıyorsan demek ki basiretli değilmişsin sen. Ee, basiretsiz adam, ben senin arkanda niye durayım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Pekşen, tamamlayınız.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Ama yandaş olunca, maalesef, bu fasit daire böyle devam edip gidiyor, iktidarlar değişiyor ama düzenler değişmiyor. Aynı şekilde, her şey halka büyük bir maliyet olarak geri dönüyor.
Bugün, burada, bu yasayla izin verdiğimiz şu: TRT'de erken kalkan, soymaya devam etsin. Bunu söylediğim zaman, burada, sizin sıralardan bana sataşan arkadaşlar vardı ama şimdi gördünüz ki avukat bile 50 milyon lirayı dolandırmış, topuklamış gitmiş, arazi. Elektrik parası, benim Karadeniz'deki çay üreticimin, gariban vatandaşın sırtına kalmış.
Bu arada, Karadeniz demişken bir de Karadeniz'e bir selam söyleyelim. Bu Trabzon'un Sürmene ilçesinde bir tabiat parkı var. Oraya günübirlik tesis yapılacak yerde yanlışlıkla tatil köyü yapmışlar, beş yıldızlı. Evet, Sayın Bakana dedim ki "Yahu bir beraber gidelim, bir görelim orayı, bakalım günübirlik tesis mi?" diye; o gün bugündür Sayın Bakanı göremedim. Ama tavsiyem size, bu aralar Karadeniz'e gidin, ziyaret edin, bir daha Karadeniz'i görme şansınız olmayacaktır.
Saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)