| Konu: | AYDIN MİLLETVEKİLİ BÜLENT TEZCAN VE 111 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI MİLLETVEKİLLERİNİN YARGILANMALARI VE DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASI KONUSUNDA YARGIYA TALİMAT VERDİĞİ, YARGIYA MÜDAHALE EDEREK YÜRÜTME ERKİNİ ÖLÇÜSÜZ VE HUKUK TANIMAZ BİÇİMDE KULLANDIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 30.10.2012 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, geçtiğimiz hafta kutladığımız hem Kurban Bayramı'nı hem de Cumhuriyet Bayramı'nızı kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan hakkında bir Meclis soruşturması önergesi verdik. Biliyorsunuz, bundan bir süre önce bir kısım milletvekilinin PKK terör örgütü üyeleriyle görüşmeleri, konuşmaları basına yansıdı. Ve bu konuşmalarla ilgili de Sayın Başbakan bir grup toplantısında çıktı dedi ki: "Yargıya zaten gerekenleri söyledik, Parlamentoda gereğini yapacak." dedi. Bununla ilgili, Başbakanın yargıya talimat vermesi nedeniyle Meclis soruşturması açılmasını istedik, onu görüşüyoruz.
Öncelikle, şunu açıklıkla söylemek istiyorum: Bu talimata sebep olan buluşmayı, sayın milletvekilleriyle terör örgütü üyelerinin buluşmasını onaylamak mümkün değil, böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil ama bunu onaylamak, kabul etmek ne kadar mümkün değil ise Başbakanın mahkemelere talimat vermesini kabul etmek de o kadar mümkün değildir. Bu görüşmeden daha vahim olan, Sayın Başbakanın çıkıp mahkemelere talimat verdiğini ifade etmesi, ikrar etmesi ve hatta talimat vermesidir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın talimat verme hastalığı var. Bunu sadece yargıya dönük yapmıyor, bu bir alışkanlık. Örneğin, Sayın Başbakan, iş adamlarına talimat veriyor. Sayın Başbakan hoşuna gitmeyen gazetecileri çalıştıran gazete patronlarına talimat veriyor. Sayın Başbakan sendikalara talimat veriyor. Sayın Başbakan spor kulüplerine talimat veriyor. Sayın Başbakan size talimat veriyor, Meclis çoğunluğuna; hadi onu anlıyorum, siz kabul ediyorsunuz. Hükûmete talimat veriyor, Başbakan olarak Hükûmete talimat verebilmesini de anlıyorum ama şimdi geldiğimiz noktada, Sayın Başbakan mahkemelere açıkça talimat verdiğini ifade etmiştir, ikrar etmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu, Anayasa'ya aykırıdır. Bu, Türk Ceza Kanunu'nda suç olarak düzenlenmiştir ve her şeyin ötesinde bu, demokrasi geleneğine aykırıdır.
Değerli arkadaşlar, bakın, Sayın Başbakan talimat verdiğini itiraf etti, "Yargıya gerekeni söyledik." dedi. Şimdi soruyorum: Neyi söylediniz yargıya Sayın Recep Tayyip Erdoğan? Ne söylediniz? "Yargı gereğini yapacak." diyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne yapacak yargı? Yargının yapacağı gerek, sizin verdiğiniz talimat mı?
Bakın, Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, Başbakandan korkan hâkimler ülkesi hâline geldik. Bugün Türkiye'de, yargı görevini yapan hâkimler ve savcılar Başbakanın şerrinden korkar hâle gelmişlerdir. Yargı üzerinde siyasetin bu ölçüde ağır baskı ve tahakkümünün olduğu bir ülke hâlindeyiz.
Sayın milletvekilleri, bakın, Recep Tayyip Erdoğan açtığı davaların tamamını kazanıyor, Recep Tayyip Erdoğan'a karşı açılan davaları da dava açanların tamamı kaybediyor. Böyle bir ülke, böyle bir hukuk olur mu? Haklı olduğu için kazanmıyor, hâkimler Başbakanın şerrinden korktuğu için Recep Tayyip Erdoğan'ın açtığı davaları kabul etmek zorunda hissediyorlar kendilerini, yarın başlarına ne geleceğinden korktukları için, yarın nereye sürülürüm, nereye tayin olurum korkusu içerisinde yaşadıkları için yani Başbakan iktidar gücünü kontrolsüz ve fütursuzca yargı üzerinde tahakküme dönüştürdüğü için bugün yargıçlar Başbakanın açtığı bütün davaları kabul etmek zorunda hissediyor kendisini.
Değerli arkadaşlar, daha yakın zamanda Facebook'ta, sosyal paylaşım sitelerinde Başbakana hakaret nedeniyle 700 soruşturma başlatılmış, ceza soruşturması. Bu 700 soruşturmanın 50 tanesi Başbakanın müracaatı üzerine, 650 tanesi resen başlatılmış. Aynı soysal paylaşım sitelerinde ana muhalefet partisi lideri başta olmak üzere diğer muhalefet partisi liderleri ve birçok siyasetçiyle ilgili birçok yayın var. Hiçbirisiyle ilgili resen soruşturma yapmayan savcılar Başbakan söz konusu olduğunda 650 tane soruşturmayı resen başlatmıştır. Bu bile, doğrudan doğruya, yargı üzerindeki tahakkümün, baskının açık bir göstergesi, delilidir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, siz iktidar partisine mensup 326 sayın AKP'li milletvekili, sizin açınızdan bugün Başbakanın yargıya müdahalesi bir sorun olmayabilir, bir sorun teşkil etmeyebilir ama unutmayın, yargıya siyasetin talimat vermeye başladığı an siz de güvence altında değilsiniz. Bakın, size 22'nci Dönemi hatırlatayım: 22'nci Dönemde AKP sıralarında, bu koltuklarda sizlerle beraber oturan 2 sayın milletvekili vardı; birisi Emin Şirin, birisi Turhan Çömez. Sayın milletvekillerinin Başbakanla arası açıldıktan sonra başına ne geldiğini, hangi örgüt soruşturmalarına maruz kaldıklarını hepimiz biliyoruz. (CHP sıralarında alkışlar) Yani yarın sizin başınıza da aranız açıldığı zaman ne gelebileceğini hatırlatıyorum. Onun için, bunun yolunu şimdiden gelin kapatalım. Başbakanların talimat verdikleri yargıda iktidar partisi milletvekilinin dahi güvencesi yoktur. Yarın Başbakanla aranız açılırsa sizin de başınıza aynı şeyin gelmeyeceği konusunda hiçbir iddiada bulunamazsınız.
Değerli arkadaşlar, "Et kokarsa tuz var, tuz kokarsa ne olacak?" diye bir söz vardır. Şimdi tuzun koktuğu yerdeyiz. Yargı da siyasetin talimatıyla iş tutmaya başlarsa artık o ülkede tuzun koktuğu noktaya gelmişiz demektir.
Burada, biraz önce Sayın AKP Grup Başkan Vekili çıktı, Cumhuriyet Halk Partisinin cumhuriyet mitinglerinde Ulus Meydanı'nda illegal örgütlerle iş tuttuğundan bahsetti, iş tutmakla suçladı. Şimdi, o suçlamayı aynen iade ediyorum ve başka bir şey söylüyorum; Cumhuriyet Halk Partisi illegal örgütlerle iş tutmayı bilmez ama AKP, illegal örgütlerle iş tutmayı bilen ve o illegal örgütleri koruma konusunda da oldukça maharetli bir partidir. Bunun en yakın örneği Deniz Feneri soruşturmasıdır. Deniz Feneri soruşturmasında hoşunuza gitmeyen soruşturmayı yapan savcıları bugün sanık sandalyesine oturttunuz, Deniz Feneri'nin sanıkları, şüphelileri de şeref koltuğunda oturuyor AKP İktidarı sayesinde.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi illegal örgütlerle iş tutmaz ama AKP'nin illegal örgütlerle iş tuttuğunu Alman mahkemeleri tescil etti Deniz Feneri dosyasında, Alman mahkemeleri tescil etti. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Başbakan hakkında gensoru görüşülüyor, Bakanlar Kurulunun hâline bak!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Allah'a şükür ki Alman mahkemelerine etki edecek kadar daha kolunuz uzun değil, Türkiye mahkemelerine etki ediyorsunuz ama Alman mahkemelerine etki edecek kadar kolunuz uzun değil.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Sayın Başkan, lütfen uyarınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İllegal örgütlerle Oslo'da görüştüler.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bugün, Türkiye'de AKP klasiği hâline gelmiştir hâkimleri korkutmak, hâkimlere talimat vermek, yargıya talimat vermek. Türkiye'de siyasi davaların tamamını arka planında "Ben bunların savcısıyım." diye yönlendiren bir Başbakan vardır. Türkiye'de iktidara sırtını dayayan Yargıtay üyelerinin çocukları, şark görevinde damatları, çocukları bir ay bile durmadan, görev yerine gitmeden gelip Ankara'da, Türkiye'de en güzel yerlerde görev yaparken, iktidarın hoşuna gitmeyen, onlardan talimat almayı kabul etmeyen, namusluca görev yapmak isteyen hâkimlere Türkiye'de "Haritadan yer beğen." dendiği bir dönem yaşıyoruz.
Sayın milletvekilleri, işte bunun için, yargıya talimat veren Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis soruşturması önergesi verdik.
Şimdi, dün Türkiye bir ayıbı yaşadı. 61'inci Hükûmet gelene kadar Türkiye'de kimsenin bayramlarla derdi yoktu. Bayramlarla derdi olan bir Hükûmet olarak tarihe geçeceksiniz ama şunu unutmayın: Milletin bayramıyla oynamak bayrağıyla oynamakla eş değerdir, millet bayrağına nasıl sahip çıkıyorsa bayramına da öyle sahip çıkacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.(CHP sıralarından alkışlar)