| Konu: | AYDIN MİLLETVEKİLİ BÜLENT TEZCAN VE 111 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI MİLLETVEKİLLERİNİN YARGILANMALARI VE DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASI KONUSUNDA YARGIYA TALİMAT VERDİĞİ, YARGIYA MÜDAHALE EDEREK YÜRÜTME ERKİNİ ÖLÇÜSÜZ VE HUKUK TANIMAZ BİÇİMDE KULLANDIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 30.10.2012 |
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Sayın Başbakan hakkında verilmiş olan soruşturma önergesi üzerinde kişisel görüşlerimi arz etmek için huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.
Kuşkusuz ki parlamentoların yasama faaliyetlerinin dışındaki en önemli görevlerinden bir tanesi denetim görevidir. Özellikle muhalefet gruplarının ve muhalefet milletvekillerinin yürütme organının icraatlarıyla ilgili denetim yollarını kullanmaları onların en tabii hakkıdır ve hatta görevidir.
Soruşturma yolu da en etkin denetim yollarından biridir çünkü bir Başbakanı görevde olsun olmasın, bir bakanı görevde olsun olmasın suçlayacaksınız ve kendisinin Yüce Divanda yargılanmasını isteyeceksiniz. O nedenle soruşturma önergelerinin hukuki dayanaklarının çok sağlam olması gerekir, samimi olması gerekir ve inandırıcı olması gerekir.
Biraz önce Sayın Tezcan, Sayın Başbakanın bir cümlesinden bahisle, o cümlenin hangi nedenle söylendiğinden bahsettiler. Sanıyorum ağustos ayında 9 BDP milletvekili terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşmışlardı ve bu, kamuoyunda ciddi bir tepkiye yol açmıştı. Sayın Başbakan kamuoyunun bu tepkisine tercüman olabilmek ve kamuoyuna "Bu eylem cezasız kalmayacaktır kuşkusuz." şeklinde açıklamasıyla, kamuoyunu bir noktada teskin etmek için demin Sayın Tezcan'ın ifade ettiği cümleleri kullanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Peki, o hâkimler, savcılar sorumluluğunu bilmiyorlar mı ki Tayyip'i dinleyecekler?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, önergede, Sayın Başbakanın o beyanlarının Türk Ceza Yasası'nın üç maddesine aykırı olduğunu ve dolayısıyla Sayın Başbakanın o cümleler sebebiyle suç işlediğini iddia etmektedirler.
Nedir o maddeler? Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesi "Görevi kötüye kullanma: Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine sebep olmak." Sayın Başbakan o açıklamasıyla hangi kişinin mağduriyetine neden olmuştur? "Kamunun zararına neden olmak." Hangi kamu zararı oluşmuştur o açıklamayla? "Kişilere bir haksız kazanç sağlamak." Sayın Başbakanın o açıklaması hangi kişiye haksız bir kazanç sağlamıştır?
Yine Türk Ceza Kanunu'nun 277'nci maddesi "Yargı görevini yapanı etkileme." Bu maddedeki suçun oluşabilmesi için hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etme koşulu aranmaktadır.
Bakın, biraz önce burada Engin Altay arkadaşımız bir konuşma yaptı. Kendisine büyük saygı duyuyorum. Dedi ki: "Tüm cumhuriyet savcılarını emniyet müdürleri hakkında soruşturma yapmaya davet ediyorum." Biraz önce söyledi Engin Altay. Onun o cümlesiyle Sayın Başbakanın sarf ettiği cümle arasında hiçbir fark yoktur.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Savcılara talimat veriyor, talimat veriyor!
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, toplumda bir suç görüldüğünde cumhuriyet savcılarının harekete geçmesini istemek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tabii görevidir, Sayın Başbakanın da görevidir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanın o sözleri yargı mercilerini gereğini yapmak üzere göreve davet etmekten ibarettir. O nedenle, burada Türk Ceza Kanunu'nun demin ifade ettiğimiz maddelerine giren, Sayın Başbakanın sözlerinde bir suç unsuru bulunmamaktadır. Ve bir şey daha söyleyeceğim: Talimattan bahsediyorsunuz. 2004 yılına kadar adalet bakanları cumhuriyet savcılarına soruşturma yapmaları için emir verme hakkına sahipti. Adalet bakanlarının böyle bir yetkisi vardı, cumhuriyet savcılarına emir verebiliyorlardı soruşturma açmaları için. Bu değişikliği yani yasalarımızdaki bu yetkiyi, başında Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu hükûmetler kaldırmıştır. Bu Parlamentoya getirdikleri tasarıyla bu değişikliği Sayın Başbakanın başında bulunduğu Hükûmet gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla mevcut olan, yargıya talimat verme yetkisini bile kaldıran bir hükûmetin Başbakanına bu şekilde ithamlarda bulunmayı gerçeklerle bağdaştıramadığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, adil yargılama acaba etkilenebilir mi? Adil yargılama yapan yargıçlar üzerinde bir baskı oluşturulabilir mi? Size çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında bir 367 krizi yaşanmıştı ve toplantı yeter sayısının da 367 olması gerektiği sebebiyle, iddiasıyla Cumhuriyet Halk Partisi, burada, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan birinci tur oylamanın iptali için Anayasa Mahkemesine gitmişti. Anayasa Mahkemesi davaya bakarken, henüz karar vermeden önce dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal'ın şu açıklamalarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yargıya nasıl baskı yapılırmış, yargı nasıl yönlendirilirmiş, en açık şekilde burada görüyoruz: "Anayasa Mahkemesinin, 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar vermesi Türkiye'yi tehlikeli çatışmaya sürükleyecektir." Arkadaşlar, bu ne demektir? Anayasa Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesi üyelerine diyor ki dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı: "Eğer bizim istediğimiz istikamette bu davayı kabul etmezseniz, yani Parlamentoda Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısını 367 olarak belirleyip karar altına almazsanız Türkiye'de çatışma çıkar yani kan gövdeyi götürür." Yargı üzerinde bundan daha ağır bir itham, baskı düşünebilir misiniz? Düşünebilir misiniz? "Yargıyı yönlendirme" deniliyor ya, "yargı üzerine baskı" deniliyor ya işte bunun en çarpıcı örneği budur.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Başbakan mıydı o sırada?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bakın, hangi genel başkan hakkında Parlamentoda, adil yargılamayı etkileme suçundan dolayı fezleke bulunmaktadır? Söyler misiniz bana, hangi genel başkan hakkında? Sizin Genel Başkanınız hakkında Parlamentoda adil yargılamayı etkileme bakımından şu anda fezleke bulunmaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sizin mahkemeleriniz sayesinde! Sizin savcılarınız sayesinde!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hangi başbakan hakkında fezleke var ihaleye fesat karıştırmaktan, sahte evrak düzenlemekten, söyler misiniz?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, önergede yargının her türlü dış baskı, etkileme ve müdahaleden uzak kalması gerektiğini söylüyorsunuz ancak kendiniz ağzınızı açtığınızda yargı organlarına ve yargı mensuplarına en ağır hakaretleri yapıyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyonuna gelen fezlekede bu açık şekilde görülecektir.
Eğer şimdi Sayın Başbakan çıksa, şöyle bir açıklama yapsa, 12 Haziran 2012 seçimlerinden önce sizler tarafından milletvekili adayı gösterilen ve cezaevinde bulunan ve sonradan milletvekili seçilen kişileri kastederek, yargıya hitaben "Bu arkadaşları serbest bırakın. Niye serbest bırakmıyorsunuz?" diye bir soru sorsa hepiniz ayağa kalkarsınız; Sayın Başbakanı protesto etmek için değil, Sayın Başbakan hakkında yeni bir soruşturma önergesi vermek için değil, alkışlamak için ayağa kalkarsınız çünkü siz bu cümleyi her zaman söylüyorsunuz.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başbakan öbür türlü talimat verdi o konuda, "Seçilmeleri gelecekleri anlamına gelmiyor." dedi.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu cümleyi, yargı üzerinde baskıyı siz her seferinde, her ağzınızı açtığınızda ifade ediyorsunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başbakan talimat veriyor Sayın Milletvekili.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sözlerimi tamamlayacağım.
Sayın Başbakan kamuoyunun infial duyduğu bir konuda cumhuriyet savcılarının görev yapmalarını ve soruşturma açmalarını davet anlamında o açıklamayı yapmıştır. Biraz önce söyledim, Sayın Altay da aynı şeyi söyledi, "Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum. Lütfen şu emniyet müdürleri hakkında soruşturma açın." dedi biraz önce. Sayın Başbakanın açıklamasının bundan hiçbir farkı bulunmamaktadır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Davet başka, talimat başka; Başbakan talimat vermiştir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Bizim yandaş yargımız yok Sayın Şahin.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, bu soruşturma önergesi inandırıcılıktan uzaktır, samimi değildir, çelişki içermektedir. O nedenle, bu soruşturma önergesi üzerinde konuşmamı tamamlarken "ret" oyu vereceğimi ifade ediyor, Sayın Başkanı ve Genel Kurulu yeniden sevgiyle, saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)