GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AYDIN MİLLETVEKİLİ BÜLENT TEZCAN VE 111 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI MİLLETVEKİLLERİNİN YARGILANMALARI VE DOKUNULMAZLIKLARININ KALDIRILMASI KONUSUNDA YARGIYA TALİMAT VERDİĞİ, YARGIYA MÜDAHALE EDEREK YÜRÜTME ERKİNİ ÖLÇÜSÜZ VE HUKUK TANIMAZ BİÇİMDE KULLANDIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:30.10.2012

ÖMER ÇELİK (Adana) - Saygıdeğer Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Kurban Bayramı'nızı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nızı kutluyorum. İnşallah her bayram milletimize daha çok hayırlar ve güzellikler getirir.

Aslında yargı içerikli bir önerge tartışıyor olsak da tartıştığımız konu hukukla ilgili bir konu değil, tartıştığımız konu doğrudan siyasetin algılanmasıyla ilgili bir konu. Bu siyasetin algılanmasıyla ilgili konunun esasında Türkiye'de devlet düzeni içerisinde devlet düzeninin hangi kodlara sahip olması gerektiği, bu kodları korumak üzere de yargının nasıl seferber edilmesi gerektiğiyle ilgili bir tartışma izliyoruz...

Şimdi biraz evvel, çeşitli ifadeler kullanıldı yargıya müdahaleyle ilgili, bir hafıza tazelemesi yapıldı. Şimdi bu hafıza tazelemesine hep beraber devam edelim, ondan sonra asıl konumuza gelelim.

Bakın, Şemdinli İddianamesi söz konusu olduğu zaman, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, bugün yargıya müdahaleden bahseden Cumhuriyet Halk Partisinin Şemdinli İddianamesi'yle ilgili yorumu şuydu: "Bu, TSK'ya darbe girişimidir." diyordu. Nitekim Ergenekon soruşturması başladığında Cumhuriyet Halk Partisinin ilk kurumsal tepkisi: "AK PARTİ kendi derin devletini inşa ediyor." diyordu yani "Savcılar bağımsızdır, yargı bağımsızdır, kendi işini yapıyor." demiyordu. Nitekim gizli tanıkla görüşen CHP milletvekilleri söz konusu olduğu zaman hiçbir şekilde Cumhuriyet Halk Partisinden bir eleştiri gelmedi. Anayasa değişikliği, seçimlerde milletin büyük bir çoğunlukla değiştirilmesi hususunda destek verdiği Anayasa tartışmalarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal görüş olarak o zamanki Genel Başkanının ağzından şu ifadeyi kullandı: "Cumhuriyet kanla kuruldu, kan dökerek kuruldu. Kan dökersiniz, Anayasa'yı değiştirirsiniz." dedi. Bir Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak bunu söyledi. Şimdi, ortada? Nitekim devam eden yargılamalarla ilgili olarak Seyfi Oktay'a verilen talimatlar ve bu talimatlar neticesinde ortaya çıkan kayıtlar herkesin malumu.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Öyle bir şey yok, yalan söylüyorsun!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bizim tartıştığımız mesele şu: Türkiye'de 1921, 24, 60, 82, birkaç tane Anayasa'dan bahsediyoruz. Aslında Türkiye'de birkaç tane Anayasa yok. Türkiye'de bir tane Anayasa vardır, o da derin anayasadır. Derin anayasa üzerinden, tek partili rejimden bugüne kadar yargı seferber edilerek, yargıda bir oligarşi kurularak Türkiye'nin oligarşik bir devlet düzeyinde yönetilmesinin garanti altına alınması söz konusu olmuştur.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Oligarşi burada.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bugün yargı değiştirildiği için, bugün yargı normalleştiği için, yargının yüksek demokrasilerde olduğu gibi normalleşmesi önündeki engeller kaldırıldığı için siyasetin yedeği olarak bir elinde askerî oligarşiyi, bir elinde yargısal oligarşiyi tutanlar, bu siyaset enstrümanları kaybolduğu için bugün karşılarındakini yargıya müdahale etmekle suçluyorlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sizi buraya taşıdı 12 Eylülde o Anayasa'yı yapanlar.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, çok açık ve nettir, çok açık ve nettir. Bugün bu Mecliste defalarca bazı muhalefet sözcülerinin ağzından duyduyduk "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ama bu egemenliği sadece Meclis tek başına kullanamaz." diyerek arkasından militan bir yargının, egemenliği Meclisle nasıl paylaşacağına dair on yıldır burada çok nutuklar dinledik biz, çok uzun nutuklar dinledik.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Vallahi ezber söylüyorsun, ezber, ezber?

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Mesele şudur arkadaşlar, mesele şudur: Ya sivil siyaset yapacaksınız ya da sivil siyasetin zıddına düşeceksiniz. Sivil siyasetle oligarşik siyaseti mezceden melez bir siyaset olmaz. Melez siyaset olduğu zaman ne olur biliyor musunuz? Ordu darbe yapamadığı için çıkar bir sözcünüz orduya "Kâğıttan kaplan" der. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ya da ordunun bu ülkeyi yönetmesi gerektiğine inanan il başkanınız çıkar askerlere "Siz cumhuriyete sahip çıkamadığınız için biz cumhuriyete sahip çıkıyoruz." diyerek, ülkeyi asıl yönetmesi gerekenin asker olduğunu itiraf eder, sizden de bununla ilgili hiçbir mütalaa gelmez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bunların hepsi palavra, palavra. Başka şeyler söyle, başka şeyler.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Şimdi, askeri defalarca gördük. Asker üzerinden siyaseti dizayn etmek isteyenler, asker meselesiyle ilgili umutları tükendiği zaman yargı meselesine sarıldılar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O askerler bu hâle getirdi sizi.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Yargı meselesiyle ilgili umutları tükendiği zaman da "Türkiye'de yargıya müdahale ediliyor." diyorlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Deniz Feneri'ni anlat, HSYK'yı anlat sen.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Şimdi açıkça söylüyorum, yüksek demokratik standartlarda bir yargı düzeni isteyen varsa samimi olarak gelir, bu Meclise şunu söyler, der ki: "Biz yüksek demokratik standartlarda bir yargı düzeni istiyoruz." O zaman şunu teklif edersiniz: Yüksek yargı organlarının bütün üyelerinin tamamının Meclis tarafından seçilmesiyle ilgili bir önerge getirirsiniz. O zaman hep beraber deriz ki: "Millî iradeye itibar ediyorsunuz. Yargının millî irade tarafından denetlenmesi gerektiğini savunuyorsunuz ve neticeyi ortaya koyuyorsunuz."

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başbakanın öyle diyor zaten. Ne gerek var buraya getirmeye?

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, Başbakanımıza haddini aşarak "Başbakanın kapı kulları" diyen, gençlere şu sıfatı layık görüyor: "Mustafa Kemal'in askerleri." diyor. Hâlâ gençleri asker yapmanın peşinde, gençleri bir yerlere doğru savaş elamanı yapmanın peşinde koşuyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)  "Asker" tabiri dışında gençlere layık görebildiğiniz bir tane tabiriniz yok mu bugüne kadar? Türkçede kelime mi tükendi? "Asker" tabiri dışında gençlere uygun bir sıfat bulamıyor musunuz bu ülkenin yurttaşlarına?

Laik demokratik bir cumhuriyetin yurttaşları? Bakın, şunu açıkça söyleyelim: Bu ülkede laikliğe karşı odak olmaktan dolayı pek çok partiye dava açılmıştır ama Anayasa'nın devleti tanımlayan bütün sıfatları eşittir. Laikliğe karşı odak olmak kadar demokrasiye karşı odak olmak?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Demokrasiden ne anlarsınız, demokrasiden?

ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?sosyal devlete karşı odak olmak da suçtur. Eğer, Türkiye'de demokrasiye karşı odak olmak gerçekten bir suç kabul edilseydi, bir tek partiye bugüne kadar bin kere dava açılması gerekirdi çünkü bütün bir tarihi demokrasiye karşı odak olmakla geçmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İçişleri Bakanı anlatsın demokrasiyi! Sayın Bakan gelin bir anlatın bombaları nasıl atıyordunuz, Bayrak taşıyanlara nasıl bomba attınız onu anlatın. PKK bayrağını tankların üzerine yapıştıranlara ses çıkartmayın!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, Prusyalı bir düşünürün çok güzel bir tabiri var, diyor ki: "Prusya'yı bir ülke olarak ve Prusya ordusunu da Prusya'nın ordusu olarak algılamadılar. Prusya'yı, Prusya ordusunun ülkesi hâline getirmeye çalıştılar."

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tayyip'in sözcüsü gibi!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Biz diyoruz ki bugün, biz bugün diyoruz ki: Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye'nin ordusudur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Uludere'yi anlat, Uludere'yi nasıl bombaladınız?

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Türkiye'deki bağımsız yargı Türkiye'nin yargısıdır ama birileri bu ülkeyi juristokrasinin?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Deniz Feneri'nin savcılarını anlat, onları anlat.

 ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?ya da militarizmin ülkesi hâline getirmeye çalıştığında, buna biz karşı çıktığımızda yani bu sofistike derin faşizme karşı çıktığımızda yargıya müdahale etmekle suçlanıyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen niye oraya çıktığını unuttun galiba, sen başkalarını savunmaya çıktın oraya, onları koru. Ne işin var senin Prusya'da? Demagoji yapıyorsun.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Asıl faşizm nedir biliyor musunuz? Asıl faşizm şudur: Her darbenin arkasında duracaksın, darbeyi arkanda bulamazsan yargıyla siyasete müdahale etmeye kalkacaksın. Anayasa değişikliklerine karşı çıkacaksın, milletin ak sütü gibi helal olan millî iradeyi sürekli olarak asker ya da yargı eliyle gasbetmeye çalışacaksın ondan sonra da utanmadan çıkıp bu ülkede demokratik yollarla iş başına gelmiş, on yıldır her seçimde oyunu artırmış partiye bu sıfatı kullanacaksın! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sen utanacaksın asıl, sen utanacaksın!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, o sıfatı kullanan kişi faşist görmek istiyorsa çıksın şu kapıdan -aşağıda aynalar var- aynaya baksın, gördüğü kişi faşistin ta kendisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sizsiniz faşist!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Git bak bir o aynaya, gör kendini.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bugün siyaset tarihi bilenler, birazcık siyaset felsefesi bilenler şunu çok iyi bilirler:  "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ama millet bu egemenliği şu parti eliyle kullanır." diye tüzüğüne yazan Türk siyasi tarihinde bir parti vardır, bu da faşizmin bire bir sofistike ve saf tanımıdır, başka bir şey değildir. (CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi, mesele nedir? Mesele, AK PARTİ'nin yargıya müdahale etme meselesi değildir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen niye oraya çıktın, niye oraya çıktın? Demagog!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Herkes şunun farkında olsun: Biz, bir yargı tartışması yapmıyoruz. Demokratik devlet düzeni, modern devlet düzeni, modern bir devlet düzeninde yargının demokratik sistem içerisinde nasıl bir konuma sahip olması gerektiğiyle ilgili bir tartışma yapıyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Nasıl talimat verdiğini tartışıyoruz.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bugün AK PARTİ'yi yargıya müdahale etmekle suçlayanlar, o zaman, getirsinler, Avrupa Birliği standartlarında, yüksek yargı organlarını meclislerin seçtiği şekilde, bu Meclisin yüksek yargının bütün üyelerini seçeceği bir önergeyi buraya getirsinler?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bırak palavrayı, bırak palavrayı sen!

ÖMER ÇELİK (Devamla) - ?ondan sonra, biz buna destek vermezsek çıkıp bizi yargıya müdahale etmekle suçlasınlar. Temel mesele bununla ilgili değil. Temel mesele, sivil siyaset yoluyla, sandık yoluyla, halk iradesi yoluyla hiçbir şekilde siyaset yapma umudu olmayanların hâlâ oligarşik ya da militarist birtakım odaklardan medet umma meselesidir. Mesele bununla ilgili meseledir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz umdunuz, siz? Beş yaşındaki çocuktan yaşlıya kadar her kesimden insan vardı orada.

ÖMER ÇELİK (Devamla) - O zaman, herkes başını önüne koyup şunu düşünecek: "Sosyalist Enternasyonalden Türkiye'ye kadar, hemen her kesimde, Türkiye'de militarizmle, yargı müdahalesiyle eş anlamlı olarak anılan, "militarizm" denildiğinde sözlükte ismi onun karşısına yazılan, "yargı müdahalesi" denildiğinde sözlükte ismi onun karşısına yazılan parti kimdir?" diye sorulduğunda buna verilecek isim tektir. Yargı müdahalesini de destekleyen odur, askerî darbeyi de destekleyen odur. Bugün siyasete müdahale imkânı kalmadığı için?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER ÇELİK (Devamla) - Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)