| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 01.06.2017 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli yurttaşlarımızın başta eğitim ve sağlık olmak üzere gündelik hayatlarında karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen öneri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Bir günde şehit verdiğimiz 16 yiğit kardeşimize bu mübarek günde Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve metanet diliyorum; mekânları cennet, kabirleri pürnur içinde olsun.
Değerli milletvekilleri, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyamızda 500 milyon engelli bulunmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü geçmiş verilerine göre ise Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ü yani 8,5-9 milyon kişi engelli durumdadır. Her bir engelli vatandaşımızın ilgilendirdiği nüfusa baktığımızda, olaya sadece anne ve babası olarak baktığımızda, ilgilendiren nüfus yüzde 30'a karşılık gelmektedir. İlgilileri genişletirsek, engelli ile varsa eşini, çocuklarını, kardeşlerini de hesaba katarsak bu oran yüzde 50'nin de üzerine çıkacaktır. Başka bir ifadeyle, nüfusumuzun büyük bir bölümü engelli vatandaşlarımızla ilgilidir. Netice itibarıyla engellilerin durumu bugün ülkemizin önemli bir sorunudur. Her şeyden önce, engelli kardeşlerimizle ilgili sorumluluk, duyarlılık, bilinç ve farkındalık düzeylerinin yeniden değerlendirilmesine ve yeni baştan gözden geçirilmesine öncelik verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, burada rakam, istatistik vermeyeceğim. Engelliliği ortadan kaldırmanın yolu, başta iş kazası olmak üzere sebeplerinin ortadan kaldırılmasından geçmektedir. Ülkemiz iş kazaları bakımından Avrupa'da en ön sıradadır. Bu sebeple, iş kazalarını engellemeden, engelli olmayı, sakatlanmayı önleyemezsiniz. Ne yapıp yapıp iş kazaları en alt seviyelere indirilmelidir.
Engelliliğe yol açan en önemli, belki görülmeyen faktörlerden biri doğum kaynaklı sakatlıklardır. Kadın sağlığı ve doğum olayına çok fazla önem verilmelidir. Trafik kazalarının engellenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Özel öğretim çok daha yaygın ve etkin hâle getirilmelidir. Engelli veri tabanı oluşturulmalı, tüm kamu kurumlarının kullanımına açılmalıdır. Engelli işsizlik oranı azaltılmalıdır. Bu ve benzeri tedbirler taviz verilmeden uygulanmalıdır.
Engellilerin arzu, istek ve ihtiyaçları mümkün olduğu ölçüde giderilmeye çalışılmalı, hayatları kolaylaştırılmalıdır. Yapılacak küçük bir iyileştirme nüfusun büyük kesimlerinde huzura ve mutluluklara yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, engelliler ve aileleri arasında yapılan bir ankette engellilerin en önemli sorunları şu şekilde sıralanmıştır:
Mimari sorunlar: Bunlar erişebilirlik, kaldırımların uygun olmayışı, merdivenler, rampalar, asansörler gibi.
İşsizlik: Sakatlığı dolayısıyla kendine uygun bir iş bulamamak, bu nedenle ekonomik yoksunluk içinde bulunmak.
Ayrımcılık: Sakatlığı nedeniyle toplumda kendine yer bulamama, ötekileşme durumu.
Ülkemiz ekonomisinin bulunduğu noktadan daha üst seviyelere çıkarılması için nüfusun yaklaşık yüzde 12-13'ünü teşkil eden engellilerin yeterli şekilde eğitilmeleri ve yeteneklerine uygun işlere yerleştirilmeleri şarttır. Mevcut kanunlar daha da geliştirilmelidir ve engellerle boğuşan bu insanlarımızın bir de işsizlik ve ekonomik sıkıntılarla uğraşması ortadan kaldırılmalıdır.
Engelli insanlarımızın ayrımcılığa tabi tutulması, toplumumuzun sürekli eğitimiyle aşılabilecek bir durumdur. Bu insanlarımızın toplumda daha önlerde kabul görebilmesi, eğitim kurumlarında, yazılı ve görsel medyada daha sık yer bulabilmeleriyle çözümlenebilecektir. Her sağlıklı insanın bir gün engelli olabileceği ve toplum dışına itilebileceği çarpıcı olarak vurgulanmalıdır. Yapılan bir anket sonucu en önemli sorun olarak ortaya çıkan mimari engellerin çözümü ise mühendis ve mimarlara, şehir plancılarına, ulaşım sorumlularına düşmektedir.
Bu vesileyle, burada, Ankara'nın cadde ve sokaklarında her gün hepimizin gördüğü bir üzücü durumu belirtmek istiyorum. Gördüğümüz ve bildiğimiz üzere, Ankara Büyükşehir Belediyesi caddeleri, engellilerin kolayca yürümelerini temin bakımından, sanıyorum sert plastikten yapılmış sarı şeritlerle döşedi. Ben bunu bir belediyecilik ve mühendislik garabeti olarak değerlendiriyorum. Döşenen sarı şeritli çizgi yolların bugün maalesef çoğu deforme olmuş, kalkmış, bozulmuş durumdadır. Milyonlarca kamu kaynağı maalesef heba olmuştur. Büyükşehir belediye başkanlarımızın çoğunun bir ayağı Türkiye dışındadır. Gelişmiş ülkeler bu durumu nasıl çözmüştür, doğrusu merak ediyorum. Herhâlde bizim gibi çözmeye çalışmamışlardır diye de düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, yapılan her türlü projenin merkezine engelli vatandaşlarımızın kullanabileceği gerçeği oturtulmalıdır. Engellilerin evlerinde hayatlarını kolaylaştırmanın yolu, çoğunlukla kolay ve az masraflı çözümlerden geçmektedir. Üstelik bunların sadece onlara özel olması da gerekmiyor, engelliler için yapılan her çözümden engelsiz insanlar da yararlanabilecektir; geniş bir tuvalet, merdiven yerine rampa yapılması ya da ulaşılabilir seviyede asansör butonları gibi. Merdivenlerin üzerine konacak bir rampa, bebeğinin ağladığını duymayan ebeveynler için titreşimli uyarı sistemi, asansör butonları üzerinde Braille alfabeli açıklamalar gibi basit çözümlerle engellilerin evlerindeki hayatlarını kolaylaştırmak mümkündür.
Engelsiz konut yapımında, mimarlar, mühendisler ve müteahhitler, binada yaşayan kişilerin ileride bir kaza sonucu engelli hâle gelebileceğini düşünerek, binaların girişlerini basamaksız, düz bir zemin üzerinde, asansöre ulaşabilecek şekilde yapmalıdır. Ayrıca, birkaç tane tuvaletten birinin geniş tuvalet yapılması da bir çözüm olabilecektir.
Engelliler deyince akla gelen en büyük grup, ortopedik engellilerdir. Onların konutlarında rahat yaşayabilmeleri için en önemli şartları, bina girişleri basamaksız ve eşiksiz olmalıdır. Şayet basamak ve eşik var ise, rampalar yapılırken uluslararası standartlara uyulmalı ve rastgele eğim verilmemelidir. Yer döşemeleri kaygan olmayan ve çabuk kuruyabilecek malzemelerden seçilmelidir. Dar ve yüksek merdivenlerden kaçınılmalı, merdiven yanları mutlaka küpeşteli olmalı ve her iki taraftan da elle kavranabilmelidir. Kapı açıklıkları, tekerlekli sandalyenin rahatlıkla geçebileceği gibi, 90 santimetre genişliğinde yapılmalıdır. Odalar arası eşik olmamalı, olsa da düşük ve eğimli olmalıdır. Asansörlerin iç genişlikleri tekerlekli sandalyelerin rahatça girebileceği genişlikte dizayn edilmelidir.
Belediyeler tarafından yapı ruhsatları verilirken engelliler için uygunluğu aranmalıdır. Asansör düğmelerine tekerlekli sandalye üzerinden rahatlıkla ulaşılabilmeli ve düğmeler üzerinde görme engelliler için Braille alfabesiyle yazılar bulunmalıdır. Asansörlerin tam otomatik kapılı, frekans kontrollü, kat seviyesi en uygun seviyede, giriş ve çıkışın kolaylıkla yapılacağı şekilde tasarlanması gerekmektedir.
Bir diğer engelli grubu işitme engellilerdir. Genellikle evlerinde ışıklı ya da titreşimli uyarılar kullanmaktadırlar. Kapı ve telefon zilini duymadıklarından, bunlara bağlanan basit bir ışıklı sistem onlara bu konuda yardımcı olabilmektedir. Evin her bir yerinde kullanılabilen bu göstergeler daha güçlü bir ışık kullanılarak alarm şeklinde de kullanılabilir. Yine, alarm görevi gören yatak titreşim sistemleri de yapılabilir.
2005 yılında yürürlüğe giren 5738 sayılı Kanun'un geçici 2'nci maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmî yapıların, mevcut yolların, kaldırımların, açık ve yeşil alanların, her türlü yapıların yedi yıl içinde özürlülerin erişebileceği bir duruma getirilmesi öngörülmüştür. Geçici 3'üncü maddesi de benzer hüküm ihtiva etmektedir. Kanunun açık hükmüne rağmen, gelinen noktada fazla bir ilerleme sağlanamadığını da üzülerek söylemek istiyorum.
Engelli vatandaşlarımızın toplumla iç içe yaşayabilmeleri için tüm kamu binalarının revizyonu gereklidir. Ortak kullanım alanlarının, sosyal ve kültürel merkezlerin, şehir içi yol ve kaldırımların, toplu taşıma araçlarının engellilerin kullanımına uygun hâle getirilmesi de yine kanun gereğidir.
Engellilerin önemli bir kısmı okuma yazma bilmemektedir. 2002 istatistiğine göre bu oran yüzde 36'dır. Bu sebeple engellilerin okuryazar hâle getirilmesi fevkalade önemli ve öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır.
Daha önce de kısaca belirttiğimiz üzere, engellilerin en büyük problemi işsizliktir. Gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe engelli çalıştırma kontenjanı hızla doldurulmalıdır. Özellikle belirtmek istiyorum, özel kesimde engelli çalıştırmadan kaçınma engellenmelidir.
Engelliliğin azaldığı bir Türkiye özlemiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)