| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 01.06.2017 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 16 Nisandan günümüze 56 şehit verdik. Bugün 13 şehidimizi Hakk'a uğurlayacağız. Hepsinin ayrı bir hikâyesi var. O kadar saldırıya rağmen onurluca mücadele ettiler. Aydoğan Aydın Paşa'yı, Yarbay Songül Yakut'u manşetlerine taşıyan o medya bozuntularına söylenecek o kadar çok şey var ki ama şu mübarek günde sabrediyoruz. Hani Anadolu'da bir söz vardır ya, kan kusarız ama sorduklarında "Kızılcık şurubu içtik." deriz, işte o durumdayız. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde engellilerin sorunları bitmiyor. Hepimiz engelli adayıyız esasen. Bugün buradan çıktıktan sonra ne olacağımız belli değil. Bugün içimizde de geçmişte çok sağlıklı olup ama geçirdikleri bir trafik kazası ya da bir hastalık sonucu engelli olan milletvekillerimiz de var. Esasen engellilerin ailelerinin en büyük derdi, onlardan sonra çocuklarının ne olacağına ilişkin düşünceleridir, "Hadi biz hayattayken onlara bakabiliyoruz ama biz bu hayattan göçüp gittikten sonra onlar ne olacak?" derdindeler.
Engellilerimizin eğitim, sağlık, ulaşım, istihdam, sosyal destekler ve sosyal yardımlar, kamu hizmetlerinden yararlanma hususunda ciddi sorunları bulunduğu bir gerçek. Engellilerimizin en önemli sorunlarından birisi de istihdam sorunlarıdır. Ne yazık ki istihdam sorunları uzun yıllardır konuşulmasına rağmen, on dört yıldır, on beş yıldır bu kürsüde konuşulmasına rağmen, onca yasa teklifleri verilmesine rağmen ne yazık ki çözüme kavuşturulmuyor.
Biz HDP'nin grup önerisini destekliyoruz çünkü bu engelli sorunu bir siyaset malzemesi yapılmamalı, üzerinde bir siyasi rant hesabı yapılmamalı. Bu, ülkenin kanayan bir yarasıdır; hangi siyasi parti bu konuyla ilgili bir adım atarsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak onu desteklemeye hazır olduğumuzu, katkı vermeye hazır olduğumuzu en başından beri söylüyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, çalışabilir durumda olan engellilerin işe yerleştirilmelerinde bile ayrımcılık yapılıyor. İş Kanunu'muza göre, kamuda çalıştırılması gereken engellilerin sayısı yaklaşık 84 bin ama burada sadece 41 bin engelli çalıştırılıyor, 43 bin engelli açığı var kamuda istihdam edilmesi gereken. 2016 Kasım ayında engelli sınavı yapıldı, 126 bin engelli başvurdu ama bu kadar açık olmasına rağmen, o engelliler kamuda yeterince istihdam edilmediler. Yapılanlar ne? Yapılanlar, her seçim öncesinde engellilerin ağızlarına birer parmak bal çalarak 1.500, 2 bin, 2.500 kişi gibi rakamlarla istihdam yaratıyorlar ve burada da bir ayrımcılık var. Bakın, engelli yurttaşlarımız arasındaki ayrımcılık istihdamda da görülüyor. Kamuda çalışan engellilerin sadece yüzde 25'i kadın, bu doğru bir yaklaşım değil.
Değerli milletvekilleri, bu yüce Meclisten çıkarılan 5378 sayılı bir Kanun'la 2012 yılına kadar bütün kamu kurumlarının binaları ve kamu hizmetleri engellilerin kullanımına uygun hâle getirilecekti. Kanunlarımızı çıkarıyoruz, güzel ama uygulama konusunda ne yazık ki yetersiz kalıyoruz. Bakın, iki kez ertelendi, en son 2015 son olacaktı, 2015 Temmuzu da geçti ama yasa kâğıt üzerinde kaldı.
Ben Sabancı Üniversitesinin bu konuda yapmış olduğu bir araştırmayı bilgilerinize sunmak istiyorum. Türkiye'de 29.735 kamu binasının yüzde 51'inde engelli rampası, yüzde 94'ünde görme engelliler için hissedilebilir zemin, çok katlı binaların yüzde 67'sinde asansör yok. Türkiye'de bulunan 285.871 adet yaya yolunun yüzde 81'inde rampa, yüzde 96'sında da hissedilebilir zemin uygulaması bulunmuyor. Bunu kim yapıyor? Türkiye'nin ve dünyanın çok tanınmış üniversitelerinden birisi olan Sabancı Üniversitesinin araştırmasından okuyorum ben size. Demek ki yasayı çıkarmak yetmiyor. Önemli olan, gelip burada nutuk atmak değil, yasa çıktıktan sonra da iktidarın o yasanın uygulanmasını temin edecek çalışmalar yapmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bununla kalıyor mu? Hayır. Engellilerin sağlık sorunları da oldukça ciddi boyuttadır. Örneğin, tekerlekli sandalyeye muhtaç bir engellimiz tekerlekli sandalyeyi aldığında, devletimiz ona yardım yaptım zannediyor ancak eğer siz ona havalı minder veremiyorsanız ona eziyet yaptığınızı bilmemeniz anlamına geliyor. Havalı minder bugün tekerlekli sandalyenin fiyatından bile pahalı. Dün, televizyonda Sanayi Bakanının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanıyla birlikte yerli otomobil yapma konusuyla ilgili konuşmalarını izledim. Değerli milletvekilleri, biliyor musunuz, Türkiye tekerlekli sandalye üretemiyor. Tekerlekli sandalyeler Almanya'nın ikinci sınıf, ikinci el tekerlekli sandalyeleri ile Çin'den alınıyor ve Türkiye'de tekerlekli sandalye üretemeyen Türkiye yerli otomobil üretme gibi programlar yapıyor. Yani bunun da havada kaldığını ne yazık ki göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, engellilerin sağlık sorunları gerçekten ciddi boyutta. MS hastalığı var, zihinsel bir hastalık biliyorsunuz. Bu, farklı bir hastalık. Bu hastalık da uzun bir mücadele gerektiriyor ve bu mücadeleyi de normal hastanelerde, tam teşekküllü devlet hastanelerinde yapmanın mümkün olmadığını bu tedaviyi gören veliler bize anlatıyorlar. Niçin? Çünkü kısa süreli bir tedavi yöntemi değil bu, uzun süreli bir tedavi yöntemi ve Türkiye'de yaklaşık 50 bin MS hastası olduğu söyleniyor. Bunların talebi, uzun tedavi gerektirdiği için, MS hastalığı için tam teşekküllü hastane yapılması yönünde. Bunlar yapılmıyor ve sadece normal, tüm vatandaşların gitmiş olduğu hastanelerde bunların tedavisi yapılmak isteniyor, o da yeterli olmuyor.
Şimdi, zihinsel engelli çocuklar için hizmet veren yeterli sayıda rehabilitasyon merkezi yok. Bir de onların mesleki yeterlilik ya da öğrenmeleri için 23 yaş sınırı getirildi ve ayrıca servisleri de kaldırıldı. Yani kanunlara bakıyorsunuz, işte "Avrupa normlarında kanun çıkardık." diyorsunuz ama uygulamaya geldiği zaman, engellileri eve kapatan, toplumdan dışlayan, sosyalleşmesini engelleyen ve içine kapanık bir grup yaratıyorsunuz. 8,5 milyon engellimiz var, yaklaşık 2,5-3 milyonu gerçekten bir kişinin bakımına muhtaç bireyler olarak geliyor. Bu ülkenin bu imkânları var; bu ülkenin bu imkânlarını farklı yerlere kullanmak yerine, bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan farklı ülkelere gittiği zaman kargo araçlarıyla kendi makam araçlarını oraya göndermek yerine, oraya harcanan parayı engellilerin en azından bu sorunlarıyla ilgili harcamaya kalksalar daha ahlaki ve daha sorumlu bir iş yapmış olurlar.
Değerli arkadaşlarım, engellilerin en önemli sorunlarından birisi de sağlık raporları konusu. Kayıtlara göre yaklaşık 9 milyon ağır engelliden sadece 1,7 milyon engelliye bakım maaşı verilmektedir. Engelli raporları zaman zaman yenilenerek engelli oranları düşürülmektedir. Niye engelli oranları düşürülüyor? Çünkü engelli maaşı vermemek ya da engelli maaşlarını azaltmak için yapılıyor. "Çağ atladık." deniyor, "Millî gelirimiz arttı." deniyor ama ne yazık ki durumumuza bakalım: Yüzde 70 ve üstü bakıma muhtaç engelli aylığı sadece 530 TL, yüzde 40 ila 69 engelli aylığı 353 TL, 65 yaş üstü yaşlılık aylığı 235 TL değerli milletvekilleri. Bu göstermelik. Aslında, engellilerin gelirleri ne olursa olsun, aile gelirleri ne olursa olsun, onlar özel bakıma muhtaç oldukları için, böyle bir kesinti olmadan, insan onuruna yakışır bir ücret vermek, sosyal olma anlayışındaki bir devletin önemli bir görevidir diye düşünüyorum.
Yani, buna benzer o kadar çok sorun var ki değerli arkadaşlar... Açlık sınırının 1.528 TL olduğu ülkemizde engelliye 1.185 TL'den az gelir kriteri koymak hiç de insanlığa yakışmaz. Yani bunu bizim, günün koşullarına göre geliştirmemiz lazım. Gelin, bu sorunu, parti ayrımı yapmaksızın, siyaset malzemesi yapmaksızın engellilerin sorunlarını hep beraber, hep birlikte bu Mecliste çözmek için elimizden gelen çabayı gösterelim diyorum.
Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)