GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkta dönüşüme ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:07.06.2017

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlıkta dönüşüm konusunda söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Son on dört yılda Hükûmetin parasız kamusal sağlık hizmetlerinden tamamen çekildiğine şahit olduk. Üstelik, bunun "reform" adı altında, şaşaalı reklam kampanyaları eşliğinde gerçekleştirildiğini gördük. Oysa bugün yürürlükte olan Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla Türkiye'de hastaneler ticarethaneye, hastalar müşteriye, doktorlar müşteri temsilcisine dönüştürüldü. Peki, bu nasıl oldu? İlk olarak sağlığın yönetimi özelleştirildi. Kamu hastanelerinin başına sağlıkla, hekimlikle ilgisi olmayan veya liyakati olmayan, siyasi iktidara yakınlığı olan yöneticiler getirildi. Zaten özel sektör anlayışına evirdikleri kurumlara böylece siyaseti bulaştırdılar. Sağlık sektöründe taşeronlaşmanın önü açıldı, iş barışı zarar gördü; yetmedi, performans sistemine geçildi. Ne var ki hekimlerin de hastaların da insan olduğunu unuttular. Doktorlardan günde 100-150 hastaya bakmaları istendi. Muayene süresi beş dakikanın altına indi. Bu, hastalara verilen hizmet kalitesini de düşürdü. Dolayısıyla, bu sistem ne acıdır ki hastasını göz ucuyla süzen reçete hekimlerini üretti. Diğer taraftan, "Ne kadar hasta, o kadar para." anlayışıyla mekanik bir yapının içine sıkıştırılan doktorlara "Ameliyat sayısına, muayene oranına ve istenilen tahlillere göre para alacaksınız." denildi, böylece hasta ve hekim arasında ticari bir ilişki kuruldu. Bu da yetmedi, hekimlere "Herkes hasta olabilir ama sen olamazsın." denildi, bir hekim için senelik izne çıkmak dahi lüks hâle geldi. Zira doktorlara "Nefes almadan çalışmazsan performans alamazsın." denildi. Tahribat bunlarla da bitmedi, performans sistemi tam gün çalışmayı getirdi, hekimler kamu ya da özel arasında tercih yapmaya zorlandı. Böylece özelleştirme sürecinin son adımı da tamamlanmış oldu.

Yeni sistemle birlikte sağlık hizmetlerinde katkı, katılım payı, fark ücreti getirildi. Aslında iktidar, kamu ve üniversite hastanelerini kendi eliyle özel muayenehanelere çevirmiş oldu. Sağlık kurumlarının kâr amacı gözeten ticarethanelerden hiçbir farkı kalmadı. Böylece iş hacmi artan özel sektör kazanırken parasız olan halkımız kaybetmiş oldu. Neden mi? Vatandaşlarımız birçok başarılı ve alanında önemli hekimlere kamuda muayene olabiliyorken, bugünkü sistemle, yasa dolayısıyla, özel sektöre geçmeleri sebebiyle bu hekimlere muayene olma şanslarını da kaybettiler.

Bakın, sağlıkta dönüşüm dediğiniz bu büyük yozlaşmayı bir doktorumuz şöyle anlatıyor: "Artık hayat enerjim kalmadı, mesleğimi severek yapmıyorum; artık ameliyat da yapmıyorum, hastalarımı bol bol sevk ediyorum. Neden ameliyat yapayım ki, puan aynı puan." Övünelim mi yoksa dövünelim mi değerli vekiller?

Değerli vekiller, bir hakkı da teslim etmek istiyorum buradan. Daha gün doğmadan muayene sırası bekleme çilesi de tarihe karıştı. Evet, çok şey değişti, artık vatandaş hastanede sıra beklemiyor, evde randevu sırasını bekliyor. Bakın, erken teşhis hayatı kurtarır. Arayın 182'yi, makroskopi, MR, kolonoskopi gibi ileri tetkikleriniz için on iki ay sonrasına verilen randevularla bütün kuşkularınızdan kurtulun. Zira, o vakte kadar ölmediyseniz zaten kanser değilsinizdir, Bakanlığın sağlığına duacı olun. Ultrason için üç ay sonraya mı randevu verdiler, daha ne olsun, içmeniz gereken suyu rahat rahat evinizde için çünkü her şey sağlığınız için. Gözünüzde sorun mu var, merak etmeyin, on bir ay sonra dünyayı tozpembe göreceksiniz, bilin ki iktidar gözünden sakınıyor sizleri. Ya da dişlerinizde ortodontik tedavi mi yapılacak, üç ay sonrası için randevunuz hazır; bu süre içinde hem hastanede beklemeyeceksiniz hem de diş hekimi korkunuzu yeneceksiniz. Evet, artık hastane koridorlarında beklemek yerine randevu tarihimizi beklerken evimizde ölebilme hakkımız var.

Değerli vekiller, sonuç olarak, insanlara "Ödediğiniz sosyal güvenlik priminiz kadar sağlık hakkınız var." deniyor yani "parasız sağlık" hayal, "paran kadar sağlık" anlayışı gerçek oldu. Böylece sağlık hakkı toplumun geniş kesimleri için ulaşılması zor, lüks bir tüketim aracı hâline geldi.

Bu sistemle birlikte sağlıkta şiddet de arttı, günde 30 sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor verilere göre.

Aslında sağlıkta dönüşümle birlikte insan hayatına verilen önem de dönüştü. Yerlere göklere sığdırılamayan Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın gücü ne yazık ki SMA hastası olan Eymen bebeğin ilacını temin etmeye yetmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın, bir dakika da size veriyorum.

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Evet, yoksulluk bu topraklarda tekrarlanan kötü bir kaderdir. Eymen bebek, düzenlenen onca kampanyaya rağmen hayatını kaybetti. Bugün birçok ağır hastanın yatak bulamadığını, yine birçok onkoloji ilacının karşılanmadığını, bazı protez parçalarına ödeme yapılmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak, bilesiniz ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Sağlıkta dönüşüm Eymen bebeğin ailesini yakıyor, görevi başında öldürülen Doktor Ersin Arslan ve Doktor Kamil Furtun gibi nice hekimlerin ailelerini yakıyor, yanlış teşhis ve tedavi sonucu hayatını kaybedenlerin ailelerini yakıyor. Sağlığın bir kamu hizmeti olduğunu unutanlara bir kez daha hatırlatmak isterim ki parasız ve kaliteli sağlık hizmeti sadaka değil, temel haktır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)