| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 13.06.2017 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; güven yoksa toplum da zaten yoktur. Can, mal ve gelecek güvencesinin olmadığı bir ülkede yatırımı konuşuyoruz. Aslında konuştuğumuz, günü geçiştirmek için bulunan bir bahane. Adalet sisteminin tümüyle çöktüğü bir ülkeyi konuşuyoruz. "Sistem" diye anladığımız şey, hukukun üstünlüğüdür. O olmazsa da ne ekonomik kalkınmadan ne de toplumsal kalkınmadan söz etmek mümkün değildir. Özellikle iktidarınız döneminde "özelleştirme" adı altında petrol dağıtım şirketleri, bankacılık sektörü, sigortacılık sektörü, AVM'lerdeki markalar ve daha birçok sektör özelleştirme görüntüsüyle yabancılaşmıştır.
Global ligde yarışmak için inovasyona, vizyona, risk alma becerisine ve dünyada falanca partinin genel başkanıyla resim çektirmeye ihtiyaç yoktur. Asıl olan, bu ülkenin değerlerine sahip çıkmaktır, bu ülkenin gençlerine sahip çıkmaktır. Hatırlarsanız, iktidarınızın ilk yıllarında sık sık bir millî gelir muhabbeti vardı ama uzun zamandır konuşmuyorsunuz. Ne oldu? 2017 yılı millî gelirini bir konuşalım isterseniz. Uluslararası toplum tarafından ciddiye alınmak için olmazsa olmaz temel kurallar içerisinde "insan zenginliği, coğrafi konum, gayrisafi millî hasıla, rekabet gücü, yaratıcılık, tasarım, markalaşma" gibi çok önemli kavramlara ihtiyaç var ama bunlar ne yazık ki sizin hiçbir şekilde ilgi alanınıza giren konular değil. Dünyada yeni ekonominin itici gücü becerikli insan, kaliteli iş gücü, kaliteli beyinlerdir. G20 ülkesi olan Türkiye ne yazık ki evlatlarını dünyanın en becerikli ilk 40'ının içerisine sokamıyor. Ülke G20'de ama yetişen gençlerin hiçbirisi ilk 40'ın içerisinde bile yok yani bu şunu gösteriyor ki: Gelecek yıllarda Türkiye'nin G20'de kalması da büyük bir mucize ortaya koyacak.
O nedenle bizim eğitimde reform ve inovasyona, konuşmaya ihtiyacımız var hem de çok acil olarak bunları konuşmamız gerekiyor. Bu bağlamda "proje okulları" diye açtığınız tartışma Türkiye'nin önünde şu anda büyük bir hayal kırıklığı olarak duruyor. Biz tekrara dayalı ödev veriyoruz ama yabancılar çocuklarına proje bazlı ödev veriyorlar ve bu eğitimle bizim önümüzdeler. "Kalkınmanın itici gücü olan ileri seviyede beceriye sahip yurttaşları biz neden yetiştiremiyoruz?"u hiçbir zaman sormuyoruz ve sorgulamıyoruz. Rakiplerimiz sahaya en iyi oyuncularıyla çıkarken biz en torpilli oyuncuları sahaya sürüyoruz. Rakiplerimizle yarışabilmek için adil rekabet, özgür toplum ve beceri bazlı bir eğitim gerekliyken Türkiye'de ne yazık ki bunların hiçbirisinin hiçbir anlamı yoktur. Zengin olmak için ihtiyaç duyduğumuz kaynak dağların altında, Karadeniz'in yaylalarında değildir, insan kalitesindedir, insana yapılan yatırımdadır. Beceriye dayalı yeni ekonomide rekabet etmenin yolu ülkedeki herkese kapılarını sonuna kadar açmak ve becerikli olanın önüne fırsatları sunmaktır. Sadece Türkiye'de iş gören yandaşlığa dayalı ödüllendirmenin bizi dünyada götüreceği yer, kocaman bir hüsran olacaktır.
Artık ekonomik gelişmemizi devam ettirmek için duble yola değil, güven inşa etmeye ihtiyaç vardır. Uçaktan inen herkesin canlı olarak ve özgür olarak tekrar bu ülkeden çıkabileceğine olan güvene ihtiyaç vardır ve şu anda konuşulması gereken en acil konu da zaten budur. Bu da kutuplaştırmayla, toplumun fay hatlarını sürekli tetiklemenizle bugünlerde pek olası gibi gözükmüyor. Hukukun üstünlüğünü tesis etmek, mahkemelerimizin adalet dağıtma kapasitesini geliştirmek gibi bir derdiniz de zaten yok, böyle bir kaygınız da yok. Kaldı ki dünya dördüncü sanayi devrimini konuşurken siz bitmiş bir yarışa 2020 yılında yeni bir oyuncu sokma yarışı içerisindesiniz. Otomobil üreteceksiniz, dünyada o yarış bitti, siz kaybettiniz. Bugüne kadar Türkiye'de on beş yıl içerisinde hiçbir sektör AKP'ye ait değildir. Tarihinize "Bu sektör bize aittir." diyebileceğiniz hiçbir sektör katmadınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pekşen.