| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin medyaya yapılan ve basına yapılan baskılar hakkında vermiş olduğu grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, medya, devletin ve ülkenin işleyişinde yasama, yürütme, yargı kadar önem atfedildiği için çoğu zaman da dördüncü kuvvet olarak nitelenen bir kurumsal yapıdır. Medyanın demokrasimizi savunması, millî birlik ve güvenliğimizi tesis etmek için sorumluluk alması gerekir. Yani hiç tartışılmayan bir konu; medya sadece eleştirir, haber yapar, çoğu zaman da masabaşında haber üretir, manipülasyon yapar, ajitasyon yapar, algı operasyonları yapar hâle gelmiştir. Ancak medyanın tarafsız ve ön yargısız bir çizgide olması basın hürriyetinin de ilk aşamasıdır. Medyanın çıkardan başka düşüncesi ve hedefi olmayan bir zihniyetten kurtarılması gerekiyor ve Türkiye'nin en önemli temel sorunlarından birisi de medya sorunudur. Bu konuda son derece objektif, makul, mantıklı ve ilkeli olmak durumundayız. Ayrıştıran değil, birleştiren; örtbas eden değil, sorgulayan; patronların değil, milletimizin yanında olan; iş birlikçi değil, tarafsız bir medyaya ihtiyacımız her geçen gün daha fazla artmaktadır. Âdeta toplumun nefes alma imkânında ciddi sorunlar vardır. Medya bir ajitasyon, provokasyon ve algı aparatı olamaz; gazeteci casusluk faaliyeti içerisinde hiç olamaz. Bunlar inkâr edilebilir mi değerli arkadaşlar?
Medyaya dördüncü kuvvet olarak önem veriyoruz, medyanın ayna olmasını istiyoruz, bir denetim müessesesi olmasını arzu ediyoruz. Siyasetçi, medyaya bakarak yaptığı işlerin, projelerin ölçüldüğü, sorgulandığı ve buna göre tedbirlerin alındığı bir iletişim ve ilişki içerisinde olması gerekirken bugün medyaya baktığımızda gördüğümüz şey, bir kısım medyanın patronaj yapısı içerisinde kendi gizli gündemleri ve çıkarları uğruna neleri göze alabildikleridir.
Basın ve ifade özgürlüğü, demokrasinin şartlarından birisidir. Medya, bu özgürlüğü toplum adına ve kamu yararına kullanır, kullanması gerekir. Medya, sorularını kamu adına sorar ve milletin ortak ilgilendiği konularda toplumun aydınlanmasını sağlar; bunu yaparken, sorumlu yayıncılık adına, hukuku, evrensel değerleri ve basın ahlakını gözetir. Medya görevini nasıl ve ne ölçüde yerine getiriyor? Medyanın önünde kendisinden kaynaklanan acaba ne gibi engeller var? Elbette, siyasi baskılar medya-iktidar ilişkileri başat konu olmakla birlikte sadece bununla da yetinirsek meselenin içinden çıkmamız asla mümkün olmaz.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinde gazetecilerin üzerindeki baskılar var. Bu iddialar uzun yıllardır gündemdedir, bu iddiaları konuşmalıyız. Ancak en az onlar kadar önemli bir diğer konu da medyanın patronaj yapısıdır ve zaman zaman çeşitli vesilelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde de dile getirdiğimiz üzere, medyanın patronaj yapısı sorgulanmadığı sürece medya üzerinde tartışmalardan yol almak mümkün değildir.
Basın, haber vermekten ziyade algı operasyonlarının yapıldığı bir mecraya dönüşmüş durumdadır. Bu durum, Türkiye'de basın özgürlüğü ve tarafsızlığıyla ilgili kaygıları giderek artırmaktadır. Medya, sahibinin sesi vazifesini gören, onun istekleri doğrultusunda; yayın yapan, kendini sansürleyen bir hâkim anlayışla yönetilmektedir; halkın haber alma özgürlüğü âdeta patronun, patronaj yapının insafına bırakılmış durumdadır. Peki, bu denklemde, bu yapıda basın hürriyeti, millî birlik ve beraberlik, ülkenin güvenliği meseleleri medyanın faaliyet alanının hangi köşesindedir, acaba medyanın umurunda mıdır bunlar? Medya patronlarının akçeli ilişkileri basın özgürlüğünün önündeki en önemli engellerden birisidir.
Değerli milletvekilleri, medya özgürlüğü konusunda son günlerde gündemimizdeki konulardan birisi de FETÖ'yle mücadelenin yargı boyutu çerçevesinde adalet vurgusudur. Gerek gazeteci kimliği gerekse de siyasi kimliğiyle Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Enis Berberoğlu'na ilişkin dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde çıkan karar ve Sayın Berberoğlu'nun tutuklanması tartışmaların odağına oturmuştur. Gazeteci kimliğine de sahip bir milletvekilinin tutuklanması bizler bakımından elbette üzücüdür ancak bu bir yargı sürecidir, sürecin başında da dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği vardır. 14. Ağır Ceza Mahkemesinin açıkladığı hüküm kesin olmayıp hukuki yollar kapanmış ve tükenmiş de değildir. İstinaf mahkemelerinden Yargıtaya kadar hukuki müracaatlar mümkün ve meşru bir şekilde yürüyecektir ve bu süreci de soğukkanlı, vakur bir şekilde takip etmekte biz fayda görüyoruz.
Dokunulmazlığı kaldıran Anayasa değişikliği süreci, 12 Nisan 2016'da Anayasa değişikliğine ilişkin kanun teklifinin Meclise gelmesiyle başladı ve 20 Mayıs 2016'da bu süreç tamamlandı ve bunun neticesi durumları görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, FETÖ'nün hain ve alçak darbe girişiminin üzerinden on bir ay geçti. FETÖ, Türk milletine ve Türk devletine musallat olmuş habis bir urdur. FETÖ'nün kökünün kazınmasından hiç kimsenin de rahatsız olmaması gerekir ve bunun ülkemizin geleceği bakımından bir mecburiyet olduğunu çok iyi bilmemiz gerekir. FETÖ, sadece Pensilvanya ve bunların sözde havarileri değildir; Türkiye'ye karşı kullanılan uluslararası bir terör şebekesidir, bir aparattır. FETÖ'nün argümanları üzerinden yol yürüyenlerden, FETÖ'yü güçlendiren odakların ağzıyla konuşanlardan da hesap sorulması FETÖ'yle mücadelenin en önemli aşamalarından birisidir. Milletimiz, ihanetin bütün yönleriyle ortaya çıkarılmasını ve suçluların cezalandırılmasını beklemektedir. Yargı süreçleri başlamıştır.
Üzülerek belirtmeliyiz ki adalet dağıtması gereken makamlar adalet tartışmalarının odağındadır. Adalet mülkün temelidir, devletin varlığı da işleyişi de buna bağlıdır ancak adalet bir slogan değildir; bir ülküdür, somut nitelikleri vardır ve güven duyulması gereken bir müessesedir. Adalet arayışı sokakta, meydanda değil, hukuk, kanun, kurum ve kurallar içerisinde olmak mecburiyetindedir. Bu çerçevede, FETÖ'yle mücadelede samimi olunduğuna ve adalet arayışına ilişkin kamuoyunun kafasındaki soru işaretlerinin giderilmesine ihtiyaç vardır.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akçay.