| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
İRFAN BAKIR (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sizlere Türk siyasi tarihinde yer edinmiş, söyledikleriyle, yaptığı icraatlarla, sorulara vermiş olduğu cevaplarla, fötr şapkasıyla, başarılarıyla ve en önemlisi de milletin ona taktığı "baba" lakabıyla gönüllerde yaşamaya devam eden merhum 9'uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'den bahsetmek istiyorum. Sözlerime başlamadan önce, ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Isparta İslamköy'de dünyaya gelen Demirel, bizlere her şeyden önce, neredeyse cumhuriyetle yaşıt olan ömründe yaşadıklarıyla cumhuriyetin faziletlerini, demokrasiyi, hukuku ve anayasal düzeni anlamamızda yol gösterici olmuştur. 1930'lu, 1940'lı yıllarda Türkiye fukaradır, kendi içine kapanıktır, medeni nimetlerden yoksundur. Büyük Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti behemehâl asri, medeni, mamur, müreffeh olacaktır." demesi bu manzaraları görmesindendir. Süleyman Demirel bu behemehâllerin peşinden gitmiştir. Demirel için cumhuriyetin o yılları iyi bilinirse diğer yıllar daha iyi anlaşılacaktır. Demirel'in ömrü aslında, İslamköy'den Çankaya'ya ömrünü büyük Türkiye davasına adayarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 9'uncu Cumhurbaşkanlığına uzanan uzun ince bir yol hikâyesidir. Köylünün sıkıntılarını, fukaralığını, yoksulluğunu görerek, insanların toprakla mücadelesindeki işkenceyi bilerek ve bilhassa 1934 yılında yaşanan kurak yıllarda büyüklerinin "Şu dağların arkasında bir göl var. Dağı bir delebilirsek, yoldan suyu bir getirebilirsek, 'Palatır' denen bel yarılsa..." söylemlerini duyup köylünün yarasına merhem olabilmek için mühendis olmaya karar veren Demirel için okumak zordu. Ancak devlet cumhuriyetin ilk yıllarında eğitimde fırsat eşitliğini çok iyi kullanıyordu, ülkenin kabiliyetli çocuklarını okutmaya çalışıyordu. Parasız yatılı okulu kazanıp okuduğu yıllarda tatillerde köyüne gelip, bağ bahçede çalışıp çobanlık yapan ve siyasete ilk girdiği yıllarda "Çoban Sülü" lakabını alan Demirel sonrasında barajların kralı, milletin babası olacaktır.
"Ben ışığın değerini akşam olunca yanan gaz lambasından, suyun değerini anamın su taşımaktan uzayan kollarından, bereketin değerini kuraklık yıllarından bilirim." diyen, sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak için Amerika'ya giden Demirel, bir şeyler yapabilme gücünü ya da değiştirme azmini gördükçe, öğrendikçe meselelerin çok değiştiğini anlar. Demirel'deki çocukluğundan kalma "Ah şu Palatır bir yarılsa, dağların ardındaki sular toprağa kavuşsa..." arzusu var ya, bunun azmiyle yurda dönen Demirel kendisine "Barajlar Kralı" unvanını getirecek olan Devlet Su İşlerine atandı. 1955'te Devlet Su İşleri Genel Müdürü olarak çok sayıda baraj, içme, sulama ve bataklıkların kurutulması projelerini hayata geçirdi. Boğaz Köprüsü projesinde "Morrison Süleyman" olarak anıldı. Siyasi hayatına 1962 yılında başlayan Demirel 1964'te Adalet Partisi Genel Başkanlığına seçildi. 1965 yılında Isparta Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi. Seçimlerden birinci çıkan partinin lideri olan Isparta Milletvekili Demirel Türkiye Cumhuriyeti'nin 12'nci Başbakanı oldu. Bu uzun ince yola sanki Türk siyasi tarihinin özetini sığdıran Demirel Türkiye'nin en genç Genel Müdürü, en genç Başbakanı ve en uzun süre Başbakanlık yapan 3'üncü kişisi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 9'uncu Cumhurbaşkanı olmuştur.
"Ben bir gün evde otururken 'Çankaya'ya çıkayım.' diyerek çıkmadım." diyen Demirel elli yılı aşkın kamu hizmeti, kırk yıla yakın siyasi hayatı, yedi kere seçildiği Başbakanlığı ve yedi yıllık Cumhurbaşkanlığı boyunca büyük Türkiye hedefi, demokrasinin anayasal kurumlarının güçlenmesi ve Türkiye'nin geleceği için mücadele etmiştir. Kendi ifadesiyle Atatürk'ün mekânında yedi yıldır tuttuğu demokratik cumhuriyet nöbeti sırasında Çankaya'nın halkın evi olduğunu belirten Demirel, Anayasa'nın verdiği bütün görevleri yerine getirmiş ve bunu yaparken de kesin bir tarafsızlık içinde hareket ettiğini özellikle vurgulamış, her zaman Anayasa'dan, demokratik ve laik cumhuriyetten yana olduğunu söylemiştir. Türk siyasi tarihinde başarılarının yanında, fötr şapkasıyla, üslubuyla akıllarda yer eden ve "Süleyman Demirel" denince kimseye kaptırmadığı şapkasının demokraside bir simge hâline geldiğini söyleyerek "Şapka benim değil, artık milletindir." değerlendirmesini yapmıştır. "Memlekette benzin vardı da biz mi içtik?", "Dün dündür, bugün bugündür." diyen Demirel'in en önem verdiği projelerden biri de GAP'tı. "GAP'ı gaptırmam." sözüyle de hafızalarda yer edinen Demirel, "80 yaşındayım ama kafam hâlâ Zenith marka saat gibi çalışır." demesiyle de mizacından ve mizahından asla ödün vermemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Demirel için Başkanım, bir dakika verin.
BAŞKAN - Önergelerde ek süre vermiyorum sayın milletvekilleri.
İRFAN BAKIR (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği ender kişilerden olan, Türk siyasi tarihinin, bizlerin ve Isparta'nın çok şey borçlu olduğu merhum Demirel'i, "Elmanın iki yarısıyız." dediği eşi Nazmiye Hanım'ı büyük şükran ve minnetle anıyor, yaptıkları hizmetler için şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakır.