| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 18.07.2017 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Yedekci, "Türkiye'de adalet var mı?" diye başlayan bir dizi soru sordunuz. Elbette Türkiye'de adalet var ama adalet görevini yerine getirmek üzere görev yapanlara karşı bir adaletsizlik var, bir haksızlık var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Adalet var ama hâkim ve savcılara...
BAŞKAN - Sayın Yedekci, lütfen...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Anlamaya çalışıyorum...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İzninizle cevap vereyim.
Bakın, 2016 yılı adli sicil istatistikleri yayınlandı ve oradan -izniniz olursa- bazı rakamları paylaşmak isterim. 2016 yılında cumhuriyet savcılıklarında 7 milyon 398 bin 616 dosya, ceza mahkemelerinde yaklaşık 2,5 milyon, hukuk mahkemelerinde yaklaşık 3,5 milyon, diğer mahkemelerde de olan dosyaları böyle koyduğunuzda, adliyenin üzerinde 15 milyon civarında iş var ve bu kadar iş yapılıyor. Bunlardan karara bağlanan var, devam edenler var, soruşturması olan var, başka başka adli işlemler var. Bunlardan kaç tane konu Türkiye'nin gündeminde, her gün tartışılıyor? Elinizi vicdanınıza koyun, 15 milyon adli işlem var; 15 milyonun içerisinde Parlamentoda milletvekillerinin veya dışarıda medyanın, başka çevrelerin tartıştığı karar sayısına, dava sayısına veya ceza sayısına baktığınızda, mukayese ettiğinizde gerçekten çok az sayıda.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Yani aşırı iş yükünden mi adalet tesis edilemiyor diyorsunuz?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bir şey söyleyeceğim. Yani bu kadar dosya yapılıyor, eleştiri yapılacağı zamanda insaflı olmak lazım. 15 milyon iş yapılan yer var, 15 milyonda 100 tane, hadi diyelim 200 tane eleştirilen konu var yani dosya üzerinden somutlaştırarak söylüyorum. O zaman bir karar verecek olsanız, 15 milyonda 100 tane eleştiri varsa "Buradaki durum nedir?" diye, bunu bir değerlendirmeniz önemli.
İkincisi, bakın, yargı tabii, bu son dönemde, bütün bu işleri yaparken bir sürü travma da geçirdi, onların içerisinden de geçiyor; meslekten ihraçlar var, istinafı kurduk. İstinafa birinci sınıf hâkimleri atayınca onların yerlerine aşağıdan birinci sınıf olanları getirdik, bir hareketlenme oldu. 20 Temmuzdan sonra oldu bunlar. İhraçların yerine -onlarda kıdemli olanlar gittiği için- aşağıdan oraya da bir hareketlenme oldu zaman zaman ve mesleğe yeni kabuller de oldu. Bütün bu şartlar altında, gerçekten, hâkim ve savcılarımız görevlerini büyük bir özveriyle yapıyorlar ve milletimizin kendilerinden beklediği adaletin zamanında ve doğru tecellisi için çalışıyorlar.
Ben, Türkiye'de, bu anlamda hâkim ve savcılarımızın görevlerini Anayasa ve hukuka uygun yapma konusunda özverili çalışma yaptıklarına ve milletimizin adalet beklentisine olumlu cevap verdiklerine inanıyorum. Eleştiriler yok mu? Var. Elbette mahkeme kararları eleştirilecek, hâkim de savcı da yaptığı işlerden dolayı eleştirilebilir ama benim, Adalet Bakanı ve HSK Başkanı olarak gördüğüm şu: Gerçekten, Türkiye'de 15 milyon işe bakıp ve burada eleştirilen konuların sayılı ve sınırlı olması yargımız için son derece önemlidir.
Yargıdan memnuniyete gelince. Yargıdan memnuniyet oranlarının çok yukarıda olabilmesi, işin doğası gereği mümkün gözükmüyor; sebebi şu: Yargıya işi düşen herkesin yarısı kaybediyor, yarısı kazanıyor, kazanan da istediği gibi kazanamıyor. "Yargıda memnuniyet neyi ölçüyor?" dendiği zaman, memnuniyet, yargıya işi düşen kişilerin yargıdan aldığı hizmet karşılığındaki memnuniyetini veya memnuniyetsizliğini ölçüyor. Şimdi, bir yargılama sistemini sağlık sistemi gibi, diğer eğitim sistemi gibi düşündüğünüzde, herkeste aynı şey olmaz. Ama burada dava açılıyor, birisi kaybediyor, birisi kazanıyor, otomatikman bir şey var. Ama buna rağmen, 2016 yılı memnuniyet oranı -resmî veriler- yanılmıyorsam yüzde 52,4.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Kazananlarla yaptınız herhâlde!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, işin doğası gereği zorluk da var, buna rağmen yüzde 52,4'tür, bu iyi bir orandır.
İkincisi, yargıya güven, yargıya işi düşenlerle beraber, işi düşmeyen bütün vatandaşların yargı hakkındaki kanaatini ifade eder. Tabii, güven konusunun daha ileri noktada olması lazım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Son yıllardaki azalmasını sormak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Yedekci, lütfen...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Burada alacağımız mesafeler var. Bunun sebebi de herkesin yargıya yüklenmesi, herkes eleştiriyor. Diyelim ki bir karar çıkıyor, kararı eğer beğeniyorsak "Ne güzel, Ankara'da hâkimler var." diyoruz; eğer kararı beğenmiyorsak "Bu, Hükûmetin talimatıyla hareket etti, bu kanunu görmedi, şu olmadı." şeklinde belli noktalardan cevaplarla eleştiriyoruz. Ya, bir karar veriliyorsa onun neden verildiğini izah eden bir gerekçesi var, o kararı beğenmediğimizde o karara karşı gideceğimiz yasa yolları var, onu denetleteceğimiz yargı içinde başka mekanizmalar var, onların harekete geçirilmesi lazım. Yargıyı yıpratmak hiçbirimize fayda sağlamaz; milletimize, devletimize, hiçbirimize de bir fayda sağlamaz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Biz de aynı şeyi düşünüyoruz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Elbette eleştireceğiz eleştirmemiz gereken bir şey varsa ama milletin adalete olan inancını zayıflatacak bir üslubu, usulü de işin doğrusu doğru görmediğimi ve hâkim ve savcılarımıza büyük bir haksızlık yapıldığını buradan ifade etmek isterim. Türkiye'de adalet de vardır, adalete hizmet eden ve bu görevini gerçekten fedakârlıkla yapan hâkim ve savcılarımız da vardır ama onların verdiği kararlardan rahatsız olanlar da olacaktır, bu işin doğası gereği her zaman olacaktır. Yani bunu ortadan kaldırmak mümkün değil. Bir kişiyle ilgili yirmi yıl, otuz yıl hapis cezası veriliyor. Hapis cezası alan elbette memnun olmayacak, onun yakınları memnun olmaz, sevenleri memnun olmaz. Veya cezayı birisi az gördü, müdahil tarafı daha çok ceza istiyor, çıkmadı, o da memnun olmayacaktır ama sonuçta, adaletin kestiği parmak acımaz. Bununla ilgili itiraz, temyiz, her türlü denetim yolları da açıktır.
Bir de şunu ifade etmek isterim: Tabii, biz yargıya güveni artırmak için önemli adımlar attık. Bir defa, "Ne yaptık? derseniz, kalkan not sistemini yeniden geri getirdik. Hâkimlere, savcılara istinaf ve temyiz mercileri not verecek. Şimdi, ikincisi: Denetimleri artırmak için adım attık ve inşallah -komisyonda tasarı var, teftişe alınacak müfettiş sayısını artırıyoruz- rutin denetimleri vaktinde ve etkin bir şekilde yapacağız ki onlar da rehberlik yapacaklar ve hâl kâğıdı vardı, kalkmıştı, yeniden getirildi. Liyakati esas alan bir düzeninin sağlıklı işlemesi için bu da şarttır, o getirildi. Hedef süreler kondu. Yargı, bundan sonra, bir şikâyet olduğunda o şikâyeti kaç gün içinde karara bağlayacağını şikâyet eden vatandaşa verecektir. Bunun uygulamasını getirdik, yönetmeliğini çıkardık, zannediyorsam 1 Ocak 2018 itibarıyla da bunun uygulamasını başlatacağız.
Bir de "Adli Veri Bankası" diye bir banka kurduk, bu da çok önemli, 1 Ocak 2017'de yürürlüğe girdi. Adli Veri Bankası, yargıya ilişkin -Google'da sorduğunuz sorulara cevap aldığınız gibi- ne kadar soru soracaksanız bütün bu soruların hemen hemen tamamına cevap verecek bir sistem, yargının tomografisini çekecek bu, herkes görebilecek, hâkim ve savcıların da tomografisini çekecek. Örneğin, bir savcı 10 tane iddianame hazırlamış, iddianamelerinin 9'u iade edilmişse o orada görülecek veya kaç tane kararı bozuldu mahkemenin, hangi maddeden, hangi fıkradan bozuldu... Şu anda, hâkim takip ederse kendisi bile zor öğrenebiliyor bunu ama bu yeni sistemde, baktığınız zaman, verdiğiniz kararların akıbeti ne oldu görülecek. Adalet Akademisi meslek içi eğitimi yaparken de bu verilerden istifade ederek eğitimi yapacaktır, ihtiyacı olanlara eğitim vermek suretiyle gelişmeyi de sağlayacaktır. Tabii, bu, Türkiye'nin suç haritasını da sağlıklı bir şekilde çıkaracaktır yani diyelim en çok cinayet hangi ildendi görülecek, hangi ilçede görülecek, hangi mahalle, hangi sokak, hangi cadde, hangi köy, gece, gündüz, mevsimler, eğitim durumu, saatler, bütün bunların hepsi bu sistemde görülecek. Yani bu da gerçekten bizim elimize çok sağlıklı veriler verecek, devletin adalet hizmetleri bakımından da başka kurumların "önleyici hukuk" dediğimiz hukuk anlayışını hayata geçirmesi bakımından da bu son derece önemli bir sonucu ortaya koyacaktır. Bunu özellikle ifade etmek isterim, bu da yargıya güveni artıracak bir şey.
Öte yandan, faaliyet raporlarını alenileştirdik. Bundan sonra -adliyelere asıyorlar, bu sene başladı- herkes yaptığı işi ilan edecek, ne kadar ne yaptığını ve bu, vatandaş denetimine açık olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Aynı şekilde, demin söylediğim...
BAŞKAN - Sayın Bakan, süremiz bitti.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Teşekkür ederim.