| Konu: | Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 19.07.2017 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 22'nci maddesi üzerine grubumuz adına verdiğimiz önerge üzerine konuşacağım.
Evet, bundan önce olduğu gibi, görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla yapılan düzenlemeler de adalete olan güvenin eridiği, adalet sistemimizin çöktüğü ve toplumumuzdaki adalet ve kurumsal ihtiyacı, işleyiş ihtiyacını karşılamaktan uzak görünüyor. İşte, daha kanunun adına baktığımızda dahi "Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Soranların Giderilmesi..." Yani diğer, evvelce yaptığımız yasalarda olduğu gibi, yapılan bu düzenlemelerin de uzun vadeli, katılımcı, kalıcı ve kapsayıcı olmadığını bir kez daha görüyoruz. Tasarıyla getirdiğiniz düzenlemeler de bundan önce ortaya çıkan sorunların çözümüne bir katkı sunmayacağı gibi, yeni sorunların da nedeni olacaktır.
Üzerinde benim konuştuğum 22'nci madde bölge idare mahkemelerinin kararlarının aleyhine bölge adliye cumhuriyet başsavcılığına, kararı veren ceza dairesine otuz gün içinde itiraz yapma imkânı getirmektedir. Ancak tasarıdaki genel düzenlemelere baktığımızda mahkemelerin teşkilat yapılarındaki yasal düzenlemelerin tarafsız ve bağımsız yargı kararlarında ve siyasi iktidarın vesayetinden kurtulması yönünde bir düzenleme maalesef getirememektedir. İşte, bu düzenlemeyle, örneğin, başkanlar kuruluna ait olan kimi temel yetkiler bölge idare mahkemesi başkanına ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna devredilmektedir. Böylelikle başkanlar kurulu işlevsizleşmekte, yetkiler tek kişinin takdirine bırakılmaktadır.
Evet, sizlerin iktidarı döneminde adalet sistemi başta olmak üzere, tüm bürokratik yapıda siyasi iktidara yakınlık öne çıkartılırken kıdem, kariyer ve liyakat maalesef yok sayılmıştır ve adalet sisteminde yarattığınız bu çarpıklık nedeniyle sonuçları telafi edilemez mağduriyetler ortaya çıkmıştır. İşte 2010 sonrası bizlerin ısrarla, tüm uyarılarımıza rağmen bizi dikkate almadınız ve o gün oluşturduğunuz yargı sisteminin sonuçlarını bugün hep birlikte yaşıyoruz. İşte Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet yürüyüşü sonucunda yapmış olduğu bir toplumsal araştırmada halkımızın en az yüzde 50'sinin adalete güven duymadığı ve adalete erişemediği ortaya çıkmıştır. Muhalefeti ve farklı görüşleri, sivil toplum kuruluşlarını ve diğer paydaşları yok sayan bir anlayışın kendisi dışında ülkemize, milletimize bir faydası olmayacaktır. Çoğunlukçu anlayışı kendine rehber edinen iktidar partisi sürekli ve özensiz, kısa vadeli kanun çıkarmanın ötesinde kurumların ve toplumun ihtiyaçlarını maalesef karşılayamayacaktır. İşte Meclis gündeminde günlerdir konuştuğumuz İç Tüzük değişikliği. Bu bir çoğulcu anlayışın maalesef yansımasıdır. İç Tüzük'le kısa vadeli, özensiz, gerekçesi anlamsız, tutarsız, sadece iki siyasal partinin kendi aralarında bir denge ve kendi sosyal ve siyasal ihtiyaçlarını karşılayan ama en önemlisi değerli milletvekilleri, muhalefetin sesini kısıtlayan, denetim araçlarını kısıtlayan bir metinle karşı karşıyayız. İşte bu hafta bir taraftan Anayasa Komisyonunda İç Tüzük'le muhalefetin sesi kısılıyor, bir tarafta Meclis Genel Kurulunda OHAL kararı tekrar uzatılıyor ve 15 Temmuz demokrasi kazanımımızı, gerçekten dünya tarihinde önemli bir kazanımı heba ederek 20 Temmuzda alınan OHAL kararıyla gölgeledik ve ancak bir yıl sonra OHAL Komisyonu kurulabilmiş ve mağdurların talepleri ancak dikkate alınabilmiştir. Bir taraftan baktığımızda değerli milletvekilleri, haksız ve hukuksuz tutuklamalar demokratik yollarla hakkını arayan ancak taleplerine cevap verilemeyen iki önemli insanın hepimizin gözleri önünde eridiğini ve maalesef, iktidar partisinin bu yaşanan mağduriyet karşısında vurdumduymaz tavrıyla karşı karşıya kalmaktayız.
Evet, son bir haftada gerçekten adalet sistemimizin nasıl çöktüğünü ve OHAL süreciyle haksız ve gerçekten görevlerinden ihraç edilen, açığa alınan mağdurların geldiği noktayı tekrar görüyoruz. İşte bu yaşananlar neticesinde, değerli milletvekilleri, hak, hukuk, adalet arayışında olan bizler ve milyonlar sizin bu çoğunlukçu, bu otoriter yönetim uygulamalarınıza karşı Mecliste sesimizi ne kadar siz kısmak isteseniz de biz adalet talebimizi daha güçlü, daha güçlü bir şekilde seslendirmeye devam edeceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)