GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:26.07.2017

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük değişikliği üzerinde söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Usule girmeden önce esası vurgulamak isterim ki bu teklif, yasama faaliyetlerini tek tipleştirecek keyfî bir düzenlemedir. Oysa hukuk devletinde keyfîliğe asla yer yoktur çünkü hukuk devleti azınlık tahakkümüne olduğu kadar çoğunluk despotizmine karşı da halkımızın en büyük güvencesidir. Oysa görüştüğümüz bu düzenlemeyle açıkça Anayasa'ya, hukuk devletine, sınırları Anayasa'yla çizilen demokratik devlete aykırı bir işlem yapılıyor. Bakın, demokratik devlet, halk egemenliği, demokratik temsil ve iktidarın denetlenmesi esasları üzerine yükselir. Unutmayın ki ulusal birliğimizi oluşturan bu üçlü sacayağından birini çekerseniz bütün sistemi çökertirsiniz.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeyle, aslında, Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvelin dize getiremediği Gazi Meclisin sesini kısmaya çalışıyorsunuz, muhalefeti susturacağım derken Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini tehlikeye sokuyorsunuz. Bakın, İç Tüzük, alt alta sıralanmış maddeler silsilesi değildir; aksine, ruhu olan, yasamanın sağlıklı işlemesini sağlayan, yürütmeyi etkili biçimde denetlemeyi güvence altına alan metindir, başka bir deyişle, sessiz anayasadır. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle kısıtladığınız konuşma süreleri, milletvekillerinden esirgenen üç beş dakika değil, demokratik temsil hakkıdır. Yani, zamandan kazanmak için muhalefetin sesini kısmanız, demokratik temsil hakkını ortadan kaldırmanız demektir.

Önemli başka bir konu da yasama hakkımızı engelliyorsunuz, İç Tüzük 37'nin bizlere sunduğu sınırlı bir imkân olan doğrudan gündeme alma hakkını ortadan kaldırıyorsunuz. "Bir milletvekili kendisine ait bir kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasını yalnızca bir kere isteyebilir." diyorsunuz. Yasa yapım tekniğini oyalama taktiği olarak görüyor, güçlendireceğiniz yerde iyice güçsüzleştiriyorsunuz. Aslında, gerçek şu ki kanun fabrikasına çevirdiğiniz Parlamentoda sadece sizin istedikleriniz yasalaşsın istiyorsunuz. Bu anlamda, Anayasa'da hayat bulan İç Tüzük'le bizlere verilen kürsü ve yasama hakkını fiilî anlamda engelliyorsunuz.

Meclis sadece bir yasama organı değildir. Hatırlatmak isterim ki bu oturduğunuz sıralar demokrasiyi besleyen ana damarlardır. Bugün geçirmek istediğimiz bu teklifle demokrasiye darbe indirilirken ülkenin can damarlarını bizzat siz tıkıyorsunuz. Çünkü Parlamentoyu oluşturan damarların biri iktidar ise diğeri de muhalefettir. Buradan yola çıkarak, demokrasinin kalbi Parlamento ise yani, hekim kimliğimle bir kez daha hatırlatmak isterim ki kalbe giden damarlardan birinin tıkanması geri dönülmez olumsuz sonuçlara yol açar. Unutulmasın ki muhalefeti Mecliste pasifize etmek halk egemenliğini ortadan kaldırmak demektir. Adına "verimli çalışma" dediğiniz, muhalefetin sesini kısmak ülkeyi uçuruma sürüklemek demektir.

Bakın, denetlenemeyen, eleştirilemeyen bir iktidar ülkede uzlaşma kültürünün değil, çatışma kültürünün yerleşmesine neden olur. Meşru hâle getirmeye çalıştığınız otoriter düzeni Parlamentodan başlayarak bütün ülkeye yayıyorsunuz. İfade hürriyetine engel koyarak kürsü dokunulmazlığını kaldırıyorsunuz. Demokrasi yolunda yürüyen birçok ülkenin parlamentosunda da kullanılan söz, yazı, afiş, pankart gibi materyalleri "Çalışma düzenini bozuyor." diyerek yasaklıyorsunuz. Peki, neyin yasak, neyin faydalı olduğuna kim karar verecek? Hapishanelerde var olan mektup okuma komisyonları gibi biz de Parlamentoda çalışma düzenini bozucu materyaller komisyonu mu kuracağız?

Değerli vekiller, İç Tüzük Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını ve demokrasi iklimini koruyan millî siyaset belgesidir aslında. Siz bugün Anayasa'nın koruyucusu olan Parlamentoyu Anayasa'yı ihlal etmeye zorluyorsunuz. Oysa demokrasinin gereklerine ve kurallarına bağlı kalabilirsek ülkemizde ileri ve kalıcı bir huzur ortamı inşa edebiliriz.

Öte taraftan, bu düzenleme yasalaştığı vakit şeklî demokrasinin esiri olacağız. Unutmayın, bu salon demokrasinin meydanıdır. Bu sıralarda yükselen, muhalefetin sesi değil, halkın sesidir. Demokrasiyi susturursanız halkı susturursunuz. Halkı susturursanız Türkiye'yi susturursunuz ve ne yazık ki o gün geldiğinde hem sizler için hem Meclis için hem de demokrasimizin geleceği için çok geç kalmış oluruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Çünkü parmak üstünlüğüne ve bir siyasi grubun arzusuna göre inşa edilen sözde demokrasi çöktüğünde o enkazın altında hepimiz yok oluruz.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)