GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:26.07.2017

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; Sayın Arslan'ın Anayasa'ya aykırılıkla ilgili bir sorusu ve açıklaması vardı. Bu konuyu hem Komisyonda uzunca tartıştık hem de burada görüşmeler başlamadan önce Anayasa'ya aykırılık konusu görüşüldü, tartışıldı. Anayasa, Meclisin çalışmaları, faaliyetleri ve iç düzeniyle ilgili bazı hükümler getirmiş ama İç Tüzük'le bunun düzenleneceğine dair de açık bir hüküm koymuş 95'inci maddesi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür." Bu da çok açık, çerçevenin dışına taşmayan hususlar içinde Meclisin kendi çalışmalarını İç Tüzük'te dilediği gibi düzenleme imkânı vardır, burada yapılan da budur, Anayasa'ya aykırılık söz konusu değil. Çok etraflı olarak bunu tartıştık.

Bir başka husus, Sayın Sarıhan'ın hakaret ve sövmeyle ilgili olarak Ceza Kanunu'na yapmış olduğu atıflar ve bu çerçevede tevcih ettiği soru. Tabii, birbirine benzemekle beraber ceza hukuku alanı ayrı, disiplin hukuku alanı ayrıdır. Bugün 161'inci maddenin üçüncü fıkrasına bakarsanız düzenlemelerin bir kısmı orada, ceza kanunlarında yoktur zaten. Yani disiplin hükmü olarak Ceza Kanunu'nda olmayan, suç olarak düzenlenmeyen bir hükmü getirebilirsiniz. Buradaki çalışma düzeniyle ilgili bir durum. O bakımdan, Ceza Kanunu'ndaki sistematiği ve oradaki suç olarak düzenlenen hususları takip etme, ona uyma mecburiyeti yok. Disiplinle ilgili düzenlemelerin ikisi birbirinden farklı.

Burada benzer konu da Sayın Beştaş'ın, Sayın Emir'in bir önceki, birinci bölümle ilgili sorduğu hakaret ve sövme, "Kim takdir edecek?" falan gibi hususlar. Her ikisi de bugün mevcut olan 161'inci maddede var; hakaret de var, sövme de var. Bugüne kadar hakaret nasıl anlaşılmışsa bu Meclisteki uygulamalarda, sövme nasıl anlaşılmışsa disiplin cezaları uygulanırken -161'de bunlar var kavram olarak- aynı şekilde yorumlanmaya devam edecektir. Bu konuda bir tereddüt yok.

Bu 15'inci maddedeki düzenlemelere baktığımızda da esasen temel yapısı korunuyor. Bunun dışında istisnai olarak getirilen iki ibare var. Bunlardan birisi "Türk milletinin tarihi ve ortak geçmişine..." bağladığımızda cümlenin sonuna hakaret ve sövme, diğeri de Anayasa'da belirlenen "...ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak;" diye bir düzenleme.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - İşte, bu sorun. Coğrafi tanım bu.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Bu ikisiyle Anayasa'daki ülkesi ve milletiyle bölünmezlik ilkesi Anayasa'daki üniter yapıyla ilgili bir düzenlemedir. Anayasa'da...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Efendim, "Kilikya bölgesi" deyince ceza alacak mı? "Kilikya" diye bir bölge var mesela bu ülkede. Lidya var. Ne diyeceğiz o zaman?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Biraz sabrederseniz ben anlatıyorum onu, işte şu anda onu anlatıyorum. Ama soru hazırlamaktan takip edemiyorsunuz.

"Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" ifadesi Anayasa'da üniter devlet ilkesidir. Anayasa'nın başka bir yerinde üniter devlet yok. Türkiye Cumhuriyeti üniter midir? Yazmıyor Anayasa'nın bir yerinde. Nereden çıkarıyoruz? İşte, bu üçüncü... Üniter devlet yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, yazıyor, yazıyor, yazıyor. "Vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütündür." yazıyor ya.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Yok, öyle yazmıyor, hayır, hayır. "Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü..." İşte, bu, üniter devlet ilkesinin dayandığı esas. Ha, demek ki biz "Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında düzenlenen Anayasa'daki idari yapı" dediğimizde Anayasa'nın 3'üncü maddesindeki üniter devlet ilkesine atıf yapıyoruz ve bu bağlamda Anayasa'nın 123 ve 126'ncı maddelerindeki düzenlemeleri esas alıyoruz. Buradaki çerçeve esas. İlk hâlini hatırlıyorsunuz kanunlar da dâhil olmak üzere idari isimlendirmelerle ilgili bir yasaklama vardı, daha doğrusu bir ceza düzenlemesi vardı. Burada ise sadece Anayasa'da üniter yapıyı esas alan, onu koruyan hükme atıf yapıyoruz. Burada üniterlik çerçevesinde, üniter yapıyı koruyan bir yaklaşım var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Mesela?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Ama buna burada "Mesela?" derseniz onu söylemek doğru olmaz, bana düşmez.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Buradan isim vermeyin.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Hayır, ben bunu sınırlama, burada belirleme imkânına sahip değilim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Hayır, Türkiye'den isim vermeyin.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Ama burada sadece şunu söylüyorum: Sadece, üniter devlet ilkesi bağlamında bir koruma getiriyor bu. Bunun dışında, işte, beyefendinin söylediği gibi yer isimleri ki o dediği coğrafi anlamda bir bölge, yer ismidir, onunla ilgili bir mahzur yok; bu, coğrafi anlamdaki tanımlama. Ama üniter yapının ihlaline yönelik olan beyanlar bu kapsamda değerlendirilebilir. Ama ben bunu somutlaştırabilecek yetkiye sahip değilim Komisyon Başkanı olarak.

Bir başka husus Sayın Kayışoğlu'nun para cezalarıyla ilgili ifadesi. Bunu, değerli arkadaşlar, disiplin cezası olarak kınama, uyarma ve geçici çıkarma cezalarıyla beraber, onlardan ayrı müstakil bir ceza olarak para cezasının düzenlendiği veya bu cezalara bağlı bir ferî ceza olarak para cezasının düzenlendiği durumlar var. Bunun örnekleri var, Avrupa Parlamentosunda bunun örneği var, müstakil ceza olarak da düzenlemiş, birlikte uygulanabileceğine dair de İç Tüzük'ünde hüküm getirmiş. Yani, uyarma, kınama ve para cezası var. Bunlar müstakil olarak teker teker uygulanabilir, birlikte de uygulanabilir.

Fransa Parlamentosunun İç Tüzüğü'nde var. Orada ise bunu bir ferî ceza olarak düzenlemiş. Geçici çıkarma cezası benzeri veya kınama cezası gibi bir ceza alındığı takdirde bu cezayla birlikte otomatik olarak bir para cezasına da hükmedilmektedir. Yine, İngiltere Parlamentosunda Avam Kamarasında var. Orada da bizdeki geçici çıkarmaya benzeyen men cezası yani Genel Kurul toplantılarına girme engeli olan cezanın otomatik olarak para cezasını da gerektireceğine dair bir düzenleme var. Bazı ülkelerde iç tüzük dışında düzenlemeler var. Almanya'da etik hükümler ve ona bağlı olarak düzenlenen bir ceza hükmü olarak var iç tüzük dışında. Dolayısıyla "Para cezası yok, nereden çıkıyor?" falan gibi değerlendirmeler yanlıştır. Hem teorik olarak hem dünyadaki farklı parlamento uygulamalarına baktığımızda para cezası var. Bizdeki düzenleme de onlara uygun bir düzenleme.

Bunun dışında başka bir soru kalmadı. Arkadaşlarımız kendileri zaten açıklama yaptılar.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.