| Konu: | Yurt dışına kaçırılan kültür varlıklarımızın belirlenerek iadelerinin sağlanması ve mevcut kültür varlıklarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin (10/601) ön görüşmesi münasebetiyle CHP Grubu adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 27.07.2017 |
CHP GRUBU ADINA SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu Mecliste adaletin sağlanmasını, çifte standart olmadan hukuka uygun davranılmasını isterdik ancak uygulamalar pek de öyle olmuyor maalesef.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne kadar ülkemizden kaçırılan ya da belirli yollarla yurt dışına çıkarılan tarihî eserlerimizin tespiti ve yeniden ülkemize kazandırılması amacıyla hazırlamış olduğumuz ve daha sonra ortak hâle getirilen araştırma önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok az sayıda ortaklaşa verebildiğimiz araştırma önergesi var. Bu araştırma önergesi de bunlardan biri, bu nedenle de memnuniyetimi belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, tarih bilinciniz yoksa yaşadığınız coğrafyanın zenginliğini ve eserlerin değerini anlayamazsınız. Bu değerlerimize sahip çıkmak, var olanı korumak ve bir şekilde yurt dışına çıkarılanları da yeniden ülkemize kazandırmak, gelecek nesillerimize olan borcumuzdur. Bugüne kadar ülkemizden kaçırılan eserleri yeniden elde etmek için girişimler olsa da yeteri kadar başarılı olunamamıştır. Her ülkenin kültürel mirası kendi ulusal kimliğinin belirlenmesinde önemli bir etkendir. Başka ülkelere ait kültür varlıklarını ele geçiren ülkeler, bunları yasal yollarla elde ettiklerini savunmaktadırlar. Bu nedenle, bu varlıkların o ülkelerce nasıl elde edildiklerinin kapsamlı bir şekilde araştırılmasına ihtiyaç vardır. Kurulacak olan bir araştırma komisyonu bu varlıklarımızın nasıl ve hangi yollarla yurt dışına çıkarıldıklarının tespit edilmesi, ülkemize ve kültürümüze aidiyetinin kanıtlanması ve olası yeni kaçakçılık olaylarının önlenmesi açısından önemlidir. Ayrıca, yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkarılan tarihî eserlerin iadesi için de güçlü bir siyasi irade ortaya konulmuş olacaktır.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz uzun yıllardan beri bu konuda başarılı bir sınav vermemiş ve birçok değerli varlığımız yabancı ülkelerin ellerine geçmiştir. Araştırmalar göstermektedir ki Türkiye, arkeolojik eserlere olan talebi karşılamada dünyada önde gelen ülkelerden biridir ve her yıl birçok tarihî eserimiz yurt dışına kaçırılmaktadır. Bu nedenle, daha sıkı ve caydırıcı önlemler alarak, var olanı korumanın yanında bu değerlerimizi ülkemize yeniden kazandırmanın da yollarını daha kararlı bir şekilde aramalıyız.
Eserlerimizin en çok bulunduğu ülkeler Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya gibi ülkelerdir. Bizans'a başkentlik yapmış olan İstanbul'da olması gereken birçok eser dünyanın çeşitli ülkelerinde "Bizans müzeleri ve galerileri" adı altında sergilenmektedir.
Troya eserleri 1873 yılında ülkemizden Almanya'ya kaçırılmış, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Mayıs 1945'te Ruslar Almanlardan savaş tazminatı olarak almış ve Moskova'ya taşımıştır. Bu eserler Moskova'da Puşkin Müzesinde sergilenmektedir. Almanya, kendisinin olmayan bu eserleri Rusya'dan geri istemektedir. Bu eserlerin asıl sahibi Anadolu'dur, Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bizim eserlerimizle müzeler açıyorlar. Bergama Türkiye'dedir ama Bergama Müzesi Berlin'dedir.
Bir diğer önemli konu da ülkemizde yapılan kazılardır. Yaptıkları kazılarda birçok tarihî eseri Anadolu'dan ülkelerine götürmüş olan Almanlar, 1864 yılında başlamış oldukları Bergama'yı hâlâ kazmaya devam ediyorlar. Almanlar, kazılar için Sultan II. Abdülhamit'ten izin aldıklarını iddia etmektedir, oysa Sultan böyle bir izin verse bile geçersizdir çünkü o dönemde Meclisin onayladığı yasaya göre eserleri taşımak yasaktır. Ayrıca, böyle bir izin alınmışsa bu belgenin ortaya çıkarılması gerekir.
Yine aynı şekilde, Efes'te Avusturyalılar tarafından başlatılmış olan kazı yüz yirmi yıldır devam etmekte, ülkemiz ile Avusturya arasında yaşanan bazı sorunlar nedeniyle durdurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, 1970 UNESCO Sözleşmesi 3'üncü maddede "...taraf Devletlerce kabul edilmiş mevzuata aykırı olarak yapılan kültür varlıkları ithali, ihraç ve mülkiyet nakli kanunsuzdur." denilmektedir. Devletler, bu sözleşme bağlamında çalınmış veya yasa dışı yollardan ithal edilmiş kültürel varlıkların iadesi için sabit bir uygulamayı benimsemekte ve iade iddialarının doğrudan ulusal mahkemelerde incelenmesine izin vermektedir. UNIDROIT Sözleşmesi de her türlü çalınmış tüm kültürel varlıkların ülkelerine iade edilmelerini şart koşmaktadır. Ülkemizin de katılarak katkı sunduğu toplantılar sonucunda zaman aşımı ve benzeri bazı maddeler nedeniyle çekincelerimizi belirttiğimiz ve imza koymadığımız sözleşme, yine de ülkemiz lehine kullanılabilir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, tarihî eserlerimiz konusunda elimizde kapsamlı bir envanter olmasa da bazı araştırmacılarımızın bu konuda ciddi çalışmaları vardır. Örneğin "Anadolu'nun Gözyaşları" kitabının yazarı, arkadaşım ve meslektaşım Sayın Yaşar Yılmaz, Batı müzelerinde bulunan eserlerimizi kendi çabalarıyla ortaya çıkarmış, büyük ve önemli bir çalışmaya imza atmıştır. Buradan adını sayamadığım ve bu konuda katkı sunan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Umuyorum ki komisyon kurulup çalışmalarına başladığında çok daha fazla bilgi ve belge tarafımıza ulaşacaktır. Bu konuda bilim insanlarımızdan, derneklerden, arkeologlarımızdan ve gönüllü olarak bu konuda araştırmalar yapmış, birçok bilgi ve belgeye ulaşmış kişilerden destek almak yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Karun Hazineleri ve Elmalı Sikkeleri kaçakçılığın önlenmesinde ve tarihî eserlerimizin ülkemize kazandırılmasında çok önemli örneklerdir. Bu davaların kazanılması maliyet açısından yüksek olsa da gerek uluslararası alanda gerek ülkemizde caydırıcılığa neden olduğu gibi, bu gibi taleplerin de önüne geçilmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Elbette tarihî eserlerimizi geri almanın yanında, onları korumak ve insanlığa sunmak önemlidir. Ülkemizdeki "Eserlerin Türkiye'de kıymeti bilinmiyor, Batı'da daha iyi korunuyor." algısının da kırılması çok önemlidir. Kazılar ve müzeler için daha fazla ödenek ayrılmalıdır. Kurulacak olan komisyonun bu konu üzerinde de hassasiyetle durması gerekir.
Değerli arkadaşlar, burada bir diğer önemli husus da yurt içindeki kaçakçılığın önlenmesidir. Kaçakçılığı sadece polisiye bir olay olarak görmek yerine, yeterli finansmanı sağlanmış, uzmanlaşmış kişilerden oluşan bağımsız birimlerin oluşturulması yerinde olacaktır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'muz yeniden gözden geçirilmeli, kaçakçılığa ilişkin cezalar artırılırken vatandaşların kendi mülklerinde buldukları eserleri müzelere teslim etmelerini sağlayacak gerek ikramiye gerekse daha başka özendirici düzenlemelere gidilmelidir.
Kısacası, artık kurban ülke statüsünden ülkemizi çıkarmak gerekmektedir. Tarih ırk temelli değil, coğrafya temellidir. Anadolu coğrafyasında yaşamış olan tüm medeniyet, millet ve devletlerin, eserlerine bir tarih bilinciyle sahip çıkmalıyız.
Sözlerime son verirken Anadolu'nun gözyaşlarını dindirmek ve yurt dışındaki eserlerimizi doğdukları vatanlarına yani Anadolu'ya yeniden getirme iradesini göstermek ve bunların envanterini çıkararak ilgili ülkelerden talep edebilmek amacıyla kurulacak olan komisyonun çok önemli katkıları olacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)