| Konu: | İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 23.09.2017 |
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer arkadaşlarım; biraz önce hatip, Hatun Tuğluk'un cenazesiyle ilgili bir değerlendirme ortaya koydu. Birkaç şeyi yüce Meclise arz etmek isterim.
Tabii, 80 yaşındaki bir hanımefendinin vefatı ve karşı karşıya kaldığı olaylar hepimizi üzmüştür; başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bütün arkadaşlarımız. O akşam Bakanlıkta çalışırken HDP'li milletvekilleri birkaç sefer üst üste aradılar, çok insani bir şekilde, böyle bir olayla karşı karşıya kaldıklarını ifade ettiler ama şunu söylemem lazım: Bu olaya bizim müdahale anımız o saat ve o dakika değil. Aysel Tuğluk'un annesi öldüğü andan itibaren -Ayşe Nur Bahçekapılı buradadır, Pervin Hanım burada- bizi aradılar, annesinin cenazesine gitmesi lazım geldiğini, bunun için izin istediklerini söylediler. Biz de kendilerine bunun çok insani bir şey olduğunu ve bunun için hemen Adalet Bakanımızla konuşacağımızı... Sayın Başbakanımız da burada. Sayın Başbakanımıza konuyu arz ettik ve hemen ardından cenaze işlemleri başladı. Cenaze işlemleri başladıktan sonra elbette ki izinler, izin süreçleri, prosedürler derken öğlen veya ikindide gömülecek cenaze, maalesef, akşam vaktine denk geldi. Bu esnada da polisler, güvenlik kuvvetleri oralarda tedbir aldılar -ben İncek'i çok bilmiyorum yani yer olarak da çok bilmiyorum- köye gittiler. Tabii, bu arada, niye köye bu kadar polis arabası geliyor, cenaze orada ne oluyor gibi birtakım tezviratlar da gelişti. Emniyet müdürleri, bütün görevliler cenazedeki defin gerçekleştikten sonra oradan ayrıldılar. Fakat orada bir 15-20 kişilik grup, ilk önce 5, sonra 10, sonra 15, sonra 20, sonra 25 kişilik bir grup... Maalesef, hiç birimizin kabul etmeyeceği ve hepimizin de eleştirdiği, bir anneye yapılmaması gereken ve hepimizin de üzerinde ciddi bir şekilde durduğu bir olayla karşılaşıldı. Yine arkadaşlar beni aradılar, dediler ki: "Burada kötü olaylar oluyor, lütfen müdahale edin." Birkaç arkadaşımızla konuştuk: Sırrı Süreyya Önder, Osman Baydemir, Pervin Hanım... Yani bunlar yaklaşık bir on-on beş dakika içerisinde gerçekleşen olaylar. Ankara Valisini, Ankara Emniyet Müdürünü hemen aradık, olay yerine sevk ettik. Dedik ki: "Burada ne varsa hemen burada tedbir alacaksınız." Ardından Sırrı Süreyya Bey tekrar aradı, dedi ki: "Burada çok kötü olaylar olacak." Ben dedim ki: Ben hemen oraya geliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen bağlayın efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz...
BAŞKAN - Hükûmet adına söz istediniz, üç dakika verdim.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum efendim.
Ve hemen arabaya atladık, oraya gittik. İlk önce mezarlığa gittik, "Bu merhume burada defnedilsin. Biz devlet olarak bunu sağlarız. Burada bir hadise söz konusu oldu, bunu tasvip etmemiz mümkün değil. Bu birliğimiz açısından burada defnedilmesi doğrudur." dedik. Sonra tekrar tezekkür ettik. Sonra Aysel Tuğluk'u sorduk nerede diye. "Karakolda." dediler. Kalktık, karakolun dışındaki ring arabasının içerisindeydi, cezaevi arabasının içerisinde, aldık karakola götürdük ve yaklaşık kırk dakika, kırk beş dakika hem başsağlığı diledik hem de konuştuk. Hiç merak etmeyin, buraya defnetmek istiyorsanız buraya, Karşıyaka'ya götürmek istiyorsanız Karşıyaka'ya, memleketine götürmek istiyorsanız memleketine... Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı oldu, uçak... "Ne istiyorsanız, nasıl istiyorsanız, kendi memleketine gitmek istiyorsa, burada defnedilmek istiyorsa burada..." Biz elimizden geleni yaptık. Sonra birtakım iddialar söz konusu oldu. İddialar şunlardı: "Bize burada küfrettiler, hakaret ettiler, bilmem ne ettiler." Ben İçişleri Bakanıyım, ben bunları araştırmakla sorumluyum ve mükellefim. Hemen arkadaşlarıma talimat verdim. Böyle bir soruşturmada nasıl, kaç kişi bunu bilmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, bağlayın lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bağlıyorum efendim.
Ama toplam 20 veya 25 kişinin olduğu bir yerde, bilgisi dâhil 62 kişinin görüşüne başvuruldu. Ha, o arada birileri bizimle fotoğraf çektirdi, şöyle oldu böyle oldu ama devlet gereğini yerine getirdi hem de hukuk işledi ve devlet gereğini yerine getirdi.
Şimdi, bunun üzerinden "Hatun Tuğluk'un cenazesinde şöyle bir şey oldu, böyle bir şey oldu." veya burada siz, sanki biz bunun koordinatörüyüz, sanki biz bunun yapanıyız... El insaf deriz ya. Yani, bu olayın her hâlini eğer birlikte yaşamamışsak, birlikte bunu santim santim, adım adım nasıl bir şekilde... Dediniz ki: "İki gün evinde kalsın." Evet, bu olay da olmamıştı o zaman. "Aysel Tuğluk iki gün evinde kalsın..." Normalde evinde kalamaz, kalması gereken yer akşam cezaevidir. "Annesi vefat etti, evinde kalsın." Biz burada insani olarak da hukuki olarak da elimizden gelen her şeyi yaptık. Toplumsal olaylar olur mu? Olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Provokatörler olabilir mi? Olabilir. Tezvirat olabilir mi? Olabilir. Yanlış anlaşılma olabilir mi? Olabilir. Bizim görevimiz bunu bundan ayıklamaktır; hangisi doğrudur. Biz bunu bugün yapıyoruz. Lütfen... Bu olayla ilgili, Hükûmetimiz, devletimiz elinden gelen bütün samimiyeti ve bütün hukuki yolları tam anlamıyla gerçekleştirmiştir.
Cümlelerimi bağlıyorum Sayın Başkanım. Bize göstermiş olduğunuz fırsata teşekkür ediyoruz.
Burada Hükûmet olarak da elimizden geleni yaptık. Üç buçuk, dört saat, bu ülkenin İçişleri Bakanı olarak ben karakoldaydım -karakolda beklemek başka bir şey- meselenin tam anlamıyla çözüme kavuşturulabilmesi için.
Ben teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.