GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kerbelâ olayına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:2
Tarih:03.10.2017

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

AK PARTİ Gaziantep Milletvekili Sayın hemşehrim Birecik Belediye Başkanımız Abdulkadir Yüksel'e Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Kerbelâ hak aramanın ve özgürlüğün destanıdır. Kerbelâ sabrın, teslimiyetin ve adanmışlığın azametidir. Kerbelâ'yı uzaklarda arama. Kerbelâ, kötü ile zalimin, mazlum ile lanetlinin, kutsal ile karanlığın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır. İmam Hüseyin burada kutsallığı, mazlumun aydınlığını temsil etmektedir. Zalimlere seslenmek lazım: "Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır."

Kerbelâ sadece bir iktidar mücadelesi olarak görülemez ve değerlendirilemez. Hak gelince zail olması gereken batılın yeniden uyandırılmasıdır Kerbelâ'da olan. O nedenledir ki günümüzün dünyasının en kanlı coğrafyası yani Orta Doğu coğrafyasında akan kan, aslında Hazreti Hüseyin'in dinmeyen kanıdır. Bu kan, zulmedenlerin, hakka, hukuka ve adalete inanmayanların akıttığı kandır. Oysa Hazreti Hüseyin "Ben zulme karşı adaletin savaşını verirken zalim olan birisinin bu harekâta katılmasını istemiyorum." demiştir. Ne zaman? Şehadetinden çok kısa bir süre önce, üstelik şehit olacağını bilerek. Böylece zalimlerin kendisiyle birlikte olamayacağını şehadetinden önce söyleyerek bir vasiyeti tarihe bırakmış oldu.

Dolayısıyla, bizim, Hazreti Hüseyin'in yaşamına ve nefes verdiği Kerbelâ'nın kumuna düşen kanına baktığımızda görmemiz gereken husus, kin ve nefret olmamalıdır. Hazreti Hüseyin'in dilinde, fikrinde, irfanında kin ve nefret yoktur. Babası Hazreti Ali gibi ve babasının bildiği her şeyi öğrendiği dedesi Sevgili Peygamberimiz gibi Hazreti Hüseyin de mutlak adalet savaşçısıdır. "Ali'den başka yiğit, Zülfikar'dan keskin kılıç yoktur." denilirken aslında kastedilen, bir savaş aracı olarak kılıcın keskinliği değildir, Hazreti Ali ve evlatlarının adaletli olduğudur, Hazreti Ali ve evlatlarının tüm kararlarının hakkaniyetten ve adaletten yana olmasıdır yani İslam'dan ve onun Peygamberi Hazreti Muhammed'in ilminden yana olmasıdır. Elde tutulan Zülfikar, doğruluk, dürüstlük, yüksek ahlak ve adalet demektir. Zülfikar'da kindarlık, düşmanlık, ötekileştirme, "sen-ben" ayrımı bulunmamaktadır. Zülfikar'da "biz" vardır, eşitlik vardır, kardeşlik vardır, mutlak bir adalet vardır.

Biz de adaletin savaşını verirken şehit düşen Hazreti Hüseyin gibi olmalıyız. Eğer biz adilsek adalet mücadelemizin bir anlamı vardır. Biz Sünni'siyle, Şii'siyle, Alevi'siyle tüm İslam dünyası olarak bunu şu ana kadar başaramadık ama tüm amalarımızı, lakinlerimizi, ancaklarımızı geride bırakıp İslam dünyasının sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel geri kalmışlığının ortak çözümlerini üretmeliyiz. Barış, adalet, kardeşlik dini olan İslam'ın hüküm sürdüğü coğrafyadaki kanın, gözyaşının, eşitsizliğin karşısında çaresizliğimizin nedenleri üzerine soğukkanlılıkla düşünmeli, akılcı bir yol bulmalıyız.

İnsanlık tarihinin en acı katliamlarından birisi olan Kerbelâ, haksızlığa karşı göstereceğimiz cesaretin, zulme karşı kuracağımız umudun adıdır. Unutulmamalıdır ki günümüzün yezitleri karşısında sessiz kalanları, tiranlar karşısında susmayı kabul edenleri, zulüm sahipleriyle bir olanları tarih yazmayacaktır. Tarih, haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmayanları yazmıştır ve yazmaya da devam edecektir. Allah'ın bizleri zulmün karşısında susturmamasını, Allah'ın bizi adaletten yana olanlardan eylemesini, dilsiz şeytan kılmamasını diliyorum. Allah yasımızı ve matemimizi kabul eylesin.

Müslümanların etnik kimlik ve inanç farklılıkları gerekçesiyle birbirlerine uyguladıkları zulme ve zulümden faydalanan kimi çevrelere karşı, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti'mizin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kimliğinin tüm İslam dünyasına rehber olmaya devam edeceğine inanıyorum.

Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)