GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:11.10.2017

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı'nın 19'uncu maddesi üzerinde verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, İzmir Aliağa TÜPRAŞ Rafinerisinde çıkan patlamada hayatını kaybeden emekli işçilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.

Tabii, İş Kanunu'nu görüştüğümüz bir sırada yine iş güvenliğinin ve gerekli tedbirlerin alınmaması sonucu ekmek mücadelesi veren 4 insanımız hayatını kaybediyor. Biz her olaydan sonra "Gerekli tedbirler alınacak, araştırmalar yapılacak, soruşturmalar yapılacak ve insanlar, suçlular cezalarını çekecek." diye konuşuruz ama maalesef olaydan sonra bunlar unutulur, aradan birkaç ay, birkaç hafta geçmeden yeni bir iş kazası ve yeni ölümlerle karşı karşıya kalırız.

Ben bugün mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını konuşmak istiyorum. Özellikle doğudan ve güneydoğudan, Türkiye'nin her yerinden ekmeklerini kazanmak üzere göç eden ve oralarda ekmek mücadelesi veren mevsimlik tarım işçileri, elektriği olmayan, içecek suyun bulunmadığı, tuvalet ve banyo bulunmayan mekânlarda, özellikle seçim bölgem olan Mersin'de, Devlet Su İşlerinin kanallarının kenarında gerçekten 2017 yılına yakışmayacak şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Ben, seçim bölgemde dolaşırken bu insanları ziyaret ettiğim zaman gerçekten utanıyorum bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaş olarak. Suriyelilere tanıdığımız hakları... Suriyelilerin bir çoğuna devlet maaş ödüyor, sosyal yardım yapıyor, prefabrik ev veriyor veya kamplarda bunların yaşamlarına, yaşam mücadelelerine destek veriyor. Ama maalesef, doğudan, güneydoğudan gelen insanlar bu haklardan mahrum olarak yaşıyorlar, çadırlar içerisinde yaşam mücadelesi veriyorlar, kışın soğuğunda çocuklarıyla -çıplak ayakla- o kanalların kenarlarında yaşıyorlar. Gerçekten içecek su bile... O kanallardaki suyu alıp içiyorlar. O bölgede yaşayanlar, özellikle Urfa'dan, Adıyaman'dan gelen insanlarımızın ne şartlar altında yaşadıklarını hepsi geldikleri gördükleri zaman göreceklerdir.

Hünkâr Hacı Bektaş; Veli "Öl, söz verme; öl, sözünden dönme." diyor. Hükûmetimiz taşeron işçilerle ilgili gerek 7 Haziran seçimlerinde gerek 1 Kasım seçimlerinde, seçim meydanlarında çok sayıda söz verdi. Bugün yine, yılbaşından önce taşeron yasasının çıkacağı konuşuluyor ve bu vaadin yerine getirileceği konuşuluyor ama tabii taşeron yasası çıkmadan insanlarımızı hayal kırıklığına uğratmasın. İçi boş bir yasanın çıkmasının bir mantığı yok. Taşeron yasasında işçilere grev hakkı, sendika hakkı, toplu sözleşme hakkı, maaşlarında ve sosyal haklarında iyileştirme vermedikten sonra; bu yasayı bu hâliyle çıkartıp beş yılda bir sözleşme, yeniden sözleşme ve hiçbir sosyal hak vermedikten sonra bu yasanın bu hâliyle çıkmasının insanlara bir faydası olmayacaktır.

Ben Meclis çalışmalarıyla ilgili bir başka sıkıntıyı aktarmak istiyorum. Ben Bayındırlık Komisyonu üyesiyim, iki yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Bayındırlık Komisyonu üyesi olarak görev yapıyorum. Benim Komisyonum maalesef iki yıldır iki defa kahvaltı yapma dışında bir toplantı yapmadı. Hiçbir konu Bayındırlık Komisyonunun toplantısında gündeme gelmedi. Torba yasayla Plan ve Bütçe Komisyonuna getiriliyor, Bayındırlık Komisyonu üyelerinin haberi bile olmadan bu yasalar oradan Meclise sevk ediliyor. Eğer bu yasalar sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek gelecekse -Meclisteki diğer komisyonların durumu da Bayındırlık Komisyonundan farklı değil- o zaman diğer bütün komisyonlar kapatılsın, sadece Plan ve Bütçe Komisyonu görev yapsın. Bu şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin verimli bir çalışma yapabilmesi mümkün değil.

Vatandaşın gündemi farklı tabii, günde yüzlerce telefon alıyoruz. Bizi arayan insanların yarısı "İşsizim, bana iş bulun." diyor, yarısı -üniversite öğrencileri için şu anda okulların kayıt dönemi- "Bana yurt çıkmadı, yardımcı olun, torpil yapın, sıram gerideyse öne aldırın." diyor, yarısı "Hastanede sevk yapılmıyor, doktor yok, uzman yok, benim sağlık sorunum var, devreye girin." diyor. Maalesef 2017 Türkiyesi'nde bunlarla mücadele ediyoruz.

Türkiye'nin sorunlarını çözmek için, Meclisin itibarını kazandırmak için... Şu anda ne yargıya güven var ne Meclise ne milletvekiline ne devlet memuruna güven var. Meclisin itibarını ve yargının itibarını kazandırmak bütün milletvekillerinin görevi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - Onun için, ben yüce Meclisin daha verimli çalışmasını temenni ediyorum.

Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)