| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı Adına Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile İspanya Krallığı Savunma Bakanlığı Adına İspanya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Arasında Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) Projesi İşbirliği Faaliyetlerine İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 12.10.2017 |
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, gecenin bu saatinde dış politikayı konuşuyoruz, bir uluslararası sözleşme üzerinde konuşuyoruz.
Ben Meclise geldiğimde ilk konuşmama, uluslararası bir sözleşme üzerine grup adına yirmi dakikalık konuşmayla başlamıştım. Aslında o tarihe kadar, bu Mecliste konuşana kadar dış politikayla herkesin, her vatandaşın ilgilendiği kadar ilgileniyordum, iş alanımın, çalışma alanımın aslında hiç alakası yoktu. Ama ilk konuşma, böyle bir konuşma geldi. O gün düşündüm ne söyleyebilirim diye. İran'la bir uluslararası sözleşme yapıyoruz, bir gümrük kapısının açılmasıydı. O gün düşündüm ne söyleyebilirim diye. Şöyle bir gözden geçirdim.
Mesela, sizin hemen iktidara geldikten sonra bir politikanız vardı komşularla sıfır sorun, sıfır problem diye yola çıktınız. Aslında doğru bir tespitti değil mi, komşularımızla iyi olmamız gerekiyordu, onlarla ekonomik iş birliğini geliştirmemiz gerekiyordu, aramızda küskünlükler, dargınlıklar, sıkıntılar varsa bunları çözmemiz gerekiyordu. Bundan doğalı olamazdı. Politikaya baktığınız zaman doğru bir politikaydı ve o dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ilk temasını Ermenistan'la yapmıştı. Hatırlayın, Ermenistan'ı ziyaret etmişti, Türkiye-Ermenistan millî maçı vardı, daha sonra Türkiye'de tekrarlandı ve o maçta Bursa'da Azerbaycan bayrağını Bursa Stadyumu'na sokmamıştık, yasaklama kararı almıştık, "Bayraklarla girilmeyecek." demiştik. "Bir komşumuzla ilişkilerimizi iyileştirelim." derken o kadim dostumuz "Bir kardeşiz." dediğimiz Azerbaycan'la da ilişkilerimiz bozuluyordu hatırlayın o günlerde.
Peki, yaklaşık on beş yıldır iktidardasınız, bu politikada bir gelişme oldu mu? Bir değişiklik olmadı. Birinci maddem Ermenistan'dı, oradan başlamıştım. Daha sonra Irak'ı konuştuk. Irak'ta kırmızı çizgileriniz vardı. Hatırlıyor musunuz kırmızı çizgilerinizi? Musul, Kerkük kırmızı çizginizdi. Orada bağımsız bir Kürdistan'ın kurulmaması Kuzey Irak'ta kırmızı çizginizdi.
Yine, PKK terörünün orada artması veya desteklenmesi konusundaki tutumu kırmızı çizginizdi. Sonra, Irak Merkezî Hükûmetini dışladınız, bu kırmızı çizgilerin tümünü terk ettiniz Amerika'nın müdahalesiyle birlikte. Bu kırmızı çizgilerin tümü terk edildi. Irak Merkezî Hükûmeti mezhepçilik ve başka nedenlerden dolayı dışlandı, oradaki özerk yapıyla ilişkiler geliştirildi, enerji ilişkilerimiz geliştirildi. Hatta, hatırlayın, Enerji eski Bakanı -burada- Irak'a, Erbil'e yapacağı bir ziyaretinde havada dönmek zorunda ve Kayseri'ye inmek zorunda kalmıştı.
Hatırlayın o günleri. Ne değişti? O gün "Irak'a demokrasi getireceğim." diye işgal eden Amerika'nın hiç sıkıntısı var mı Irak'la ilgili? Bence yok. Petrolünü olduğu gibi alıyor, hem de ucuz yollarla alıyor; kuzeyinden alıyor, güneyinden alıyor, merkezinden alıyor. O şirketlerin hiçbir problemi yok ama Kuzey Irak'la bizim problemimiz bugün hâlen devam ediyor. Irak'la da devam ediyor Merkezî Hükûmetle çünkü Kuzey Irak'taki referanduma karşı koyabilmek, ona karşı bölge ülkeleriyle birlikte bir strateji geliştirebilmek için bu sefer dışladığımız, ilişki kurmadığımız, kurmakta kaçındığımız, hatta onların uyarılarına rağmen, Kuzey Irak petrolünü pazarladığımız bir ortamda tekrar Irak Merkezî Hükûmetine dönmek zorunda kaldık. Bakın, on beş yıllık politikaya, Irak'ta bir gelişme kaydedememişiz. "Sıfır sorun." diyorduk ya, sorunlar büyüyerek, artarak devam ediyor.
Suriye'ye geldik.
Zaman da hızlı akıp gidiyor. Aslında devam etmem lazım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yeter, yeter...
HAYDAR AKAR (Devamla) - Suriye'den bir şeyden memnun olmuştuk. Gerçekten, bugün, Ecevit'in o hasta hâliyle oturuş şeklini tasvir eden, kamuoyuyla paylaşan AKP Genel Başkanı bir şeyi unutmuştu, Ecevit Suriye'deki Abdullah Öcalan'ı oradan çıkarabilmek için riski göze almıştı ve Genelkurmay Başkanını, kuvvet komutanlarını sınıra yollamıştı ve Suriye'yi terk etmek zorunda kalmıştı; hatırlayın o günleri. Ve sonra Suriye'yle dostluğumuz gelişti, ilişkilerimiz gelişti -tatillere falan girmeyeceğim- ve bundan memnun olduk çünkü 8 milyar dolarlık ihracat yapmaya başlamıştık Suriye'ye. Suriye'nin en yakın komşusu olarak Suriye'nin birçok tüketim malı ihtiyacı, inşaat ihtiyacı Türkiye tarafından karşılanıyordu, 8 milyar dolardı.
Çok önemsediğim için söylüyorum, Kıbrıs Rum kesimiyle... Yine, Enerji eski Bakanı burada. Bakın, o gün doğal gaz çıkarmaya başlayan İsrail'le, Güney Kıbrıs'la... Piri Reis diye bir gemi yolladık biz oraya. Bu gemi yüzmesi bile zor olan bir gemiydi, sadece sismik araştırmalar yapan bir gemiydi. Tehditler ettik, sonra İsrail'e doğal gazı bulduktan sonra bir teklifte bulunduk "Biz sizin gazınızı pazarlayabiliriz." diye.
İsrail ile Lübnan o noktaya nerede gelmişlerdi? Bir sismik araştırma gemisi tüm Akdeniz'i taramıştı, haritalarını çıkarmıştı, bölge ülkelerine bu haritaları sattı; Lübnan aldı, Mısır aldı, İsrail aldı, Suriye aldı, almayan bir tek ülke vardı, Türkiye'ydi bu. Bütün ülkeler kendi aralarında ikili ekonomik "zone" anlaşmaları yaptı, Türkiye kimseyle yapmadı, kıta sahanlığının dışına çıkamadı. Tehdit ettik, sonra "Pazarlayalım." dedik. Geldiğimiz noktada bugün hangi noktadayız bu konuda arkadaşlar? Yine aynı yerde duruyoruz değil mi? En ufak bir gelişme kaydedilemedi.
Libya'ya bakalım. Önce "Libya'ya NATO müdahale edemez." dedik, sonra iki ayrı uçakla iki yüzer milyon dolar getirdik oradaki isyancılara. En kadim dostumuz, Kıbrıs Savaşı'nda tek bize destek olan Kaddafi'nin linç edilmesine destek olduk. 30 bin kişi Libya'dan döndü. Yine, Enerji Bakanı burada, 5 tane kuyumuz vardı Libya'da, 5 tane hazır imalata geçecek petrol kuyumuz vardı, bugün Libya'ya giremiyoruz arkadaşlar.
Filistin'i düşünün, Filistin Kurtuluş Örgütü yıllarca mücadele etti. Çocukluğumuzdan gelen bir tarihi var, hatırlıyoruz hepimiz ama gittik, Hamas'la iş birliği yaptık.
Mısır'a gittik, sadece bir mezhep grubuyla iş birliği yaptık ve dış politikamızın bugün geldiği noktaya baktığımızda o "Sıfır soruna getireceğiz." dediğimiz dış politikamız daha da büyüyerek, artarak devam etmiş. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Grup Başkan Vekilim buradan uyarıyor "Uzattın." diye.
Evet, son cümle şunu söyleyeyim: Dış politika millî bir politika olmalı. Gelecek on yılımızı, yirmi yılımızı birlikte planlamalıyız, sadece iktidar partisi olarak değil, muhalefet partileriyle birlikte planlamalıyız, gerektiğinde revize etmeliyiz ama tek dille konuşmalıyız, güçlü olmalıyız, diri olmalıyız diyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Akar.