| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı'nın 22'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu, ekranları başında bizleri izleyenleri ve basın mensuplarımızı saygıyla selamlıyorum.
İçişleri Bakanımız hazır buradayken kendisine bir soru yöneltmek istiyorum ve cevabını alabilirsem çok memnun olacağımı da ifade etmek istiyorum, eminim ki hassasiyet gösterecektir. Bingöl'ün bir korucu köyünde -ben gidip gördüğüm için hakikaten çok önemsediğimi de buradan vurgulamak istiyorum- liderimizin de talimatıyla yaptığımız çalışmalarda gördük ki -Elmalı köyünden bahsediyorum Sayın Bakan- merkeze bağlı Elmalı köyünün okulu harabe hâlde. Oraya gidip ziyaretimi yaptığımda çok hanım geldi, çocuklarıyla birlikte, bir tanesi bana dedi ki: "Sen iki sene önce geldin, bana söz verdin, tekrar nasıl geliyorsun buraya?" Hâlbuki o giden ben değildim, muhtemelen iktidar partisinden bir hanım milletvekili gidip "Okulunuzu yapacağız." dedi. "Biz kış aylarında çocuklarımızı gönderemiyoruz. Lütfen, bunun giderilmesi için bari sizler -devletin partisisiniz, Milliyetçi Hareket Partisi- bu sorunu giderin." diye benden istekte bulundular. Buradan, kürsüden dile getirdim ama sizin hassasiyetinize inandığım için bu konuyu tekrar gündeme taşımış olayım. Bu konuyla ilgili bir de sağlık ocağında hemşire bulunmadığını özellikle vurguladılar. Bunun çalışmasının yapılması gerektiğini söyleyeyim.
Özellikle böyle korucu köylerimizin, milliyetçilerimizin ağırlıklı olduğu, devletin yanında olan köylerin aslında daha da fazla sahip çıkılmak suretiyle desteklenmesi gerektiğini buradan söylemem gerekiyor. Çok zor koşullarda yaşıyorlar, çok zor koşullarda günü geçiriyorlar. Akşam korucu eşini göreve gönderdiğinde -ki gönüllü bir görevdir o aslında- hakikaten ertesi gün eve gelir mi gelmez mi diye o endişeyle hiç uyumayan kadınlar var, onları gördüm.
Güvenlik korucularımızla ilgili bir çok düzenleme yapılmasına rağmen, kalıcı çözümler yerine geçici tedbirler uygulanmıştır aslında. Korucularımız kalıcı çözümler beklemekteler. Bu çözümlerin de kalıcı olması için aslında bir korucu kanununun çıkarılması gerekiyor. Normal koşullarda 442 sayılı Kanun kapsamında çalıştırılıyor korucularımız ama bir korucu kanunu çıkarılırsa çok daha sağlıklı sonuçlar elde edilebilir diye düşünüyorum. Ortalama 8 nüfusa sahip korucularımızın maaşı 1.510 Türk lirasıdır. Gece gündüz, kar kış demeden çok zor koşullarda, çok zor bölgelerde görev yapan bu korucularımız çıplak bedenlerini vatanın müdafaası için ortaya koyan insanlar. Gerçekten bu ücret karşısında ezilmekteler ve çocuklarının önemli ihtiyaçlarını da görememekteler. Bu anlamda, maaşlarının en azında en düşük devlet maaşına endekslenmesi gerektiğini dikkate almamız gerekiyor. Hepimizi burada hem milletimizin vebaliyle hem de bunları görüp bunları dile getirmemenin vebaliyle oturuyoruz. Bu anlamda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimizin bu sorunlarını tespit etmek, sizlerle paylaşmak, bunlara kalıcı çözümler üretmek adına da hareket etmek bizim şiarımız ve görevimiz.
Güvenlik korucularımız kısa bir süre önce 4/A kapsamında sosyal güvenceye alınmışlardır. Burada aslında iyi bir adım atılmıştır ama "22/5/2003 tarih ve 4857 hükümleri uygulanmaz." denmiştir. Bu handikapla beraber bir adaletsizlik oluşmuştur yani emekli olan korucumuz hem toplu ikramiye alamamaktadır hem ailesi de yardımdan istifade edememektedir. Ayrıca 4/A kapsamına alınan korucularımızın eğitimdeki çocuklarına verilen eğitim yardımı kesilmiştir, engelli çocuklarının da yardımları kesilmiştir; bunu da çok iyi düşünmek gerekiyor. Bir şeyi yaparken diğer şeyi yıkmak elbette ki amaç değildir belki ama neyin ortaya çıktığını da iyi tahlil etmek gerekiyor. Korucularımızın üniversitede okuyan çocuklarının aldıkları öğrenim bursu yerine, geri ödemesiz Başbakanlık bursunun verilmesi aslında daha uygundur. Çünkü çoğunun maddi yeterliliği olmadığı için bu insanların borçları birikmiştir ve bu çocuklar burslarını da geri ödeyemedikleri için, borçları olduğu için bunun altında da ezilmektedirler. Hepsi "Devlete karşı zaten gelmeyiz, hiçbir şekilde biz bir isyanda bulunmayız." diyorlar ama bunları bizim görüp, tespit edip bununla ilgili gereğini yapmamız gerekiyor.
Bir de devlet övünç madalyası var. Bildiğiniz üzere, askerimize, polisimize, ve diğer kamu görevlilerinden şehit ve gazi olanlara verilen bir madalyadır bu; mirasçılarına özellikle veriliyor. Orada ben şunu gördüm: Yine, korucularımıza bu madalya verilmediği için mirasçılarının önemli bir bölümü "Biz sadece madalyayı alsak, şuraya assak bizim için övünç olacak." demektedirler. Bunu da Sayın Bakanımıza ve yüce Meclisimize ulaştırmış olayım.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)