| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetin kuruluşunun 94'üncü yılını kutlayacağımız bu günlerde cumhuriyetimizin, eşit yurttaşlığın, çağdaşlığın kilit taşı olan laikliğe bir saldırıyla daha karşı karşıyayız. Alışıldığı üzere, AKP, yine halkımızın dinî duygularını siyasete alet ederek cumhuriyetle bitmeyen bir hesap içinde olduğunu tekrar gösterdi. Bu sefer şapkadan çıkan, müftülere nikâh yetkisi. Aslında hepimiz neyin niye yapıldığını çok iyi biliyoruz, bu konuda herkes bunun farkında. Ama bu, birilerinin yalnızca cumhuriyeti, laikliği sindirememiş olmasından kaynaklanmıyor, birilerinin kadın haklarıyla da bir hesabı var. Daha önce "Kadın-erkek eşit değildir, fıtrata aykırıdır." diyerek birçok kez, defalarca itiraf edildiği gibi kadının eşitliğini, eşit yurttaşlığını kabullenemiyorlar; kadının birey olduğunu, kadının bağımsız olduğunu, kadının istediği gibi giyinebileceğini, dilediği gibi gezinebileceğini ve hayatının dokunulmaz olduğunu kabullenemiyorlar. Onlar için kadın, evinin süsü olmanın ötesine geçemeyecek, yalnızca boyun eğdiği sürece makbul kabul edilecek, ancak belli kalıplar içinde varlığını sürdürdüğü sürece de hoş görülebilecek ikinci sınıf varlıklar. Kadınlar babalarının, ağabeylerinin, kocalarının sözünden çıkmayacaklar; kadınların kendi sözü olmayacak. Kadınları görmek istedikleri statü maalesef bu. Bu yüzden başka pek çok alanda olduğu gibi, kadınlar için bir koruma kalkanı olan laiklikle, kadınları eşit gören, eşit bir yaşam vadeden cumhuriyetle bitmeyen bir hesap var.
Yıllardır siyasetinizi bu kırılma noktaları üzerine kurguladınız, toplumu bu alanlarda kutuplaştırdınız. Müfredat değişiklikleri, eğitimde yapılanlar, kadını ikinci sınıf gören söylemler; laikliği ve laik devlet yönetimini sindirememekle ilişkili tabii ki bu. Amacınız aslında açık, amacınız Türkiye'yi her alanda Orta Doğululaştırmak. Bu, dış politikada da böyle, toplum mühendisliğinde de böyle, medyanızda da böyle, çıkarmak istediğiniz kanunlarda da böyle, Meclis çatısı altında haremlik selamlık düzenlenen iftarda da böyle. Yüzü Batı'ya dönük olan ülkemizin on beş yılda bütün birikimlerini heba ettiniz, şimdi de bu düzenlemeyle ülkeyi bir Orta Doğu ülkesi hâline getirmek istiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz haftalarda Genel Kurulda sordum, Komisyonda da sordum ama bir Allah'ın kulu çıkıp yanıtlamadı, yine soruyorum: Bugüne kadar bu konuda tek bir sorun, tek bir engel olmamasına rağmen bu düzenlemeye niçin ihtiyaç duyuldu? Hani, bu soruya bir cevap bulmak lazım. Evlendirme memuru mu kalmadı, muhtar mı kalmadı da bu düzenlemeye ihtiyaç duyuldu? Yoksa bir açıkta kalan mı oldu, evlenemedi, kuyrukta kalan mı oldu? Bu düzenlemeye niçin gerek görüldü?
Bakın, Sayın Bakan diyor ki: "Bu düzenlemeyle çocuk yaştaki evlilikler engellenmiş olacak, önlenmiş olacak." Allah aşkına, kendisi inanıyor mu buna? O, çocuk yaştaki evlilikler nasıl gerçekleştirildi? Onların nikâhını kıyan, onları evlendiren din görevlileri değil mi? O din görevlilerini denetlemeyen, buna göz yuman müftülükler değil mi? Şimdi yaptığınız, imamların yasak bir fiili gerçekleştirmesine göz yuman müftülere bu yetkinin verilmesi. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak çalışan müftülerin medeni hukuku ilgilendiren alanda ne işi var Allah aşkına? Her alanı dinsel referanslara göre düzenleme isteğinizin başka bir tezahürü bu. Yalana, talana, israfa, kul hakkı yemeye gelince bunları dinin yasakladığını aklına getirmeyenler, söz konusu kadın olunca, eşitlik olunca, söz konusu nikâh olunca birden din âlimi kesiliyorlar.
Kadınlar haftalardır sokakta hem Medenî Kanun'la hem de cumhuriyetle edindiği hakların kaybı olmasın diye, Orta Doğu toplumları gibi olmayalım diye. Bakın, Suudi Arabistan'daki kadınlar daha yeni kendi başlarına araba kullanma hakkını elde ettiler. Bu, size bir şey anlatmalı, bunu görmeniz gerekiyor çünkü bu kara taassubun gölgesinde yaşamanın ne sonuçlar doğurabileceğini görmemiz lazım. Şunu söylemek lazım: Ne yaparsanız yapın, ne olursa olsun bu kuşatmayı kadınlar kıracaktır diyorum, hepinize sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)