| Konu: | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 19.10.2017 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; keşke bu yasa gerçekten müftülerin resmî nikâh kıyma yetkisi üzerine bir tartışmayı içerse, konu bu olsa belki çok daha kolay tartışabiliriz, daha kolay geçebiliriz ama ben böyle olmadığını biliyorum ve size böyle olmadığını anlatacağım. Burada hiçbir yorum katmadan size şimdi bir hukuki durumu özetlemek istiyorum, durumun vahametini, nereye doğru sürüklendiğinizi anlamanız için. Bugün bir milat noktası, bunu tarihe not düşün lütfen. Yarın, hep beraber, 80 milyon olarak hiç kimse "aldatıldık" diye bunu önümüze koymasın. Sayın İçişleri Bakanı, sizden de özellikle istirham ediyorum, burada söyleyeceklerimi lütfen hukukçularınıza incelettirin. Burada AK PARTİ'nin çok kıymetli hukukçuları var, onlardan da istirham ediyorum, bu söylediklerimin hukuken karşılığının ne demek olduğunu bir incelettirsinler. Eminim, bu gece hiçbirimiz yatağımızda rahat uyumayız.
Şimdi anlatayım: Lozan müzakereleri sırasında Yunanistan temsilcisi Venizelos, Hristiyanların evliliğinin dinsel olduğunu, bu nedenle Hristiyanlık hukukuna göre gerçekleşmesi gerektiğini ileri sürerek gayrimüslim azınlıklar için ayrı hukuk talep etmiştir. Türk temsilci heyeti ise, herkesi kapsayacak laik hukuk sistemine geçileceğini beyan etmiş, ancak böyle bir hukuk olmadığı için gayrimüslim azınlıkların evlenme, evliliğin sona erdirilmesi, nafaka ve drahoma konularında geleneklerine göre düzenlenmesini sağlayacak tedbirler almayı da kabul etmek durumunda kalmıştır.
Bu itibarla, Lozan Anlaşması madde 42 gayrimüslim azınlıkların aile ve şahsi statüyle ilgili konularda geleneklerine uygun kanunlara tabi olmalarının önünü açmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün vatandaşlarını, dinleri ne olursa olsun eşit gördüğü ve cemaat toplumundan eşit ve özgür vatandaşlardan oluşan çağdaş bir devlete ancak hukuk birliğiyle geçileceğini kabul ettiği için 1926 yılında, Türk Medenî Kanunu'nun kabulünden önce, 1925 yılında Rum, Ermeni ve Musevi cemaatleriyle görüşmeye başlamış ve o görüşmede bu cemaatler "Evet, herkese eşit bir medeni hukukun geleceğini anladığımız için biz de Lozan'daki itirazımızı geri çekiyoruz." demişler. Bunun üzerine Yunanistan, Milletler Cemiyetine itiraz etmiş. Bu itiraz üzerine Milletler Cemiyeti toplanıyor, diyor ki: "1926 sayılı Medenî Yasa bu itirazınızı geçersiz kılmıştır. Herkese eşit, çağdaş bir yasa düzenlemesi söz konusudur."
Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, bundan sonrasını konuşalım. Bu yasa geçtikten sonra, hiç kuşkunuz olmasın... Burada biraz önce bir tartışma yaşandı iki değerli milletvekili arasında. Bu iki değerli milletvekili arasındaki tartışma, emin olun, çok sayıda vatandaş arasında, çok sayıda yurttaş arasında yaşanacaktır. Bunu yalnızca başka dinlerde, başka inançlarda olanlara yormayın. Anayasal eşitlik -bahsetti- o 10'uncu madde doğrultusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilecek ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yasaya "Evet." diyecektir. Lozan'ın kabuğunun kırılmasıdır. Tarihimizde ilk kez kendi elimizle bu Parlamento Lozan'ı yok sayacaksa, bilin ki bu yalnızca imamlara resmî nikâh kıydırma yetkisinden öte bir şeydir. Yarın bunun arkasından vakıflar gelecek, bunun arkasından gayrimenkuller gelecek, bunun arkasından başkaca gerekçeler gelecek. O zaman Lozan'a yaslanamayacaksınız çünkü "Anayasa'yı bir defa delersek ne olur?" demişti bir Türk büyüğü ama Anayasa maalesef kevgire dönmüştü. Sizden rica ediyorum: Lozan'ı delik deşik edeceğiniz bu hamleyi iyi düşünün. Bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. "Anayasa Mahkemesi" diye bir mahkemenin varlığından öte bir hukuki ağırlığı yok ama buna iptal kararı vermeyecek bir Anayasa Mahkemesinin Türkiye'de bundan sonra hukuki varlığını devam ettirmesi de çok önemli bir durum olacaktır.
Buna Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkımızın nezdinde olabildiğince direneceğiz, bunu izah edeceğiz. Bunu halka izah edeceğiz, size de izah etmeye devam edeceğiz. Bilin ki bu, müftülere resmî nikâh kıydırma yetkisi değildir, kapıyı açıyorsunuz. İlk kez, tarihte ilk kez Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu eliyle Lozan'ın çemberini, o zırhını kırıp atıyorsunuz, bir daha toparlama şansınız yoktur. Emin olun, FETÖ bu projeyi ayakta alkışlayacaktır ve bu proje tarihteki en büyük FETÖ projesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)