| Konu: | (2/610) esas numaralı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/111) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 31.10.2017 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Gerek dünyada gerek Türkiye'de her yıl çok sayıda insan organ yetmezliği nedeniyle vefat etmekte. Mecliste, gerçekten de, meslek anlamında baktığımız zaman, doktorların da yoğun olduğu bir dönemdeki Meclisi yaşamaktayız. Bu organ bağışı konusunda dünyada kadavradan alınan oran yüzde 75, yüzde 80 iken, bizde tam tersi yüzde 25, yüzde 20 civarlarında. Bu neden kaynaklanmakta? Bu, bizim mevzuatımızdan kaynaklanmakta.
Avrupa'daki mevzuatlara baktığınız zaman kişi reşitse, temyiz kudretine sahipse, organının alınması yasaklanmamışsa -ihtiyaridir, isteğe bağlıdır- bağışlanmış farz edilir. Bu nedenden dolayı şu anda Sağlık Bakanlığının verilerine göre 25 binin üzerindeki insanımız organ beklemekte. En azından burada bu organ bekleyen vatandaşlarımızın sağlığına kavuşması için, biraz önce nasıl uyuşturucuyla mücadele hususunda 4 siyasi parti birlikte hareket ettiyse ben diğer sayın siyasi partilerden de bu konuyla ilgili aynı hassasiyeti talep ediyorum. Bunun siyaseti yok değerli arkadaşlar. Bu açıdan gerçekten kanayan bir yara. Eğer siyasi iktidar bu anlamda bu kanun teklifinden çekiniyorsa ben geri çekeyim, buyurun, siz teklif edin, bunu kanunlaştıralım. Şu anda bu organ bağışı nedeniyle diğer ülkelerin böyle büyük bir sıkıntısı yok ama ülkemizde gerçekten böyle büyük bir sıkıntı var.
Kısacası, organ nakli hayattır. Gelin, organ bağışlayalım, bir hayat biterken bir hayatı başlatalım. Yaşama şansımız olmasa bile yaşatma şansımızın olduğunu unutmayalım. Organlar toprak olmasın, bir bedende can bulsun.
Ben de bir vatandaş olarak tüm organlarını bağışlamış olan bir kardeşinizim. Organ bağışlama kartım işte burada ve öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm milletvekili arkadaşlarımızın organ bağışına katılmasını talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Burada, öncelikle milletvekili arkadaşlarımızın 80 milyona örnek olması açısından organ bağışı kampanyasına katılmasını istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, vatandaşımızın kafasında şöyle bir soru olabilir: "Ya arkadaş, organ bağışı dinen mahzurludur. Dinen bunun mahzuru olabilir." Tüm semavi dinlerde organ bağışının mahzurunun olmadığı söylenmekte. Bununla ilgili, dinimizde Maide suresinin 32'nci ayetinde "Kim, bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." der. Aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı Din Şûrası'nın bu konuyla ilgili kararı var, organ bağışının dinen bir mahzurunun olmadığını söylemekte.
Değerli arkadaşlar, son günlerde Türkiye'de hekimlerin çok intihar ettiğini görüyoruz. Hekimlerin tıp fakültesi eğitimleri hem zor ve hem de bir o kadar uzun. Doktorların çalışma hayatı çok zor ve bundan daha ötesi, aynı zamanda hem riskli hem de vicdani boyutu açısından çalışma süreleri maalesef çok uzun. Aynı zamanda "Sağlıkta Dönüşüm Programı" adı altında sürdürülen çalışma koşulları da bir o kadar ağır. Doktorlar hastalarla sürekli karşı karşıya bırakılmakta, hatta ve hatta sistemden kaynaklanan tüm hataların hepsi doktorlara mal edilmekte ve doktorlara, sağlık çalışanlarına Sağlık Bakanı, Sağlık Bakanlığı sahip çıkmamakta. Bu sebepten dolayı daha dün Batman Bölge Devlet Hastanesinde yaklaşık bir buçuk yıldır kalp damar cerrahı olarak görev yapan 39 yaşındaki uzman doktor Ergin Karakuş evinde intihar etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika daha ek süre vereyim size Sayın Tanal, toparlayın lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Henüz dün gerçekleşen bir olaydan bahsediyorum. İntihar etmeden önce "Bıktım baş ağrılarından." notunu bırakmış, telefonu da kırık hâlde bulunmuş. Geçirdiği sinir harbini tahmin edebiliyor musunuz?
İkinci olay, yine bir sağlık çalışanı cinneti Adana'da gerçekleşti. Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde görevli 26 yaşındaki asistan doktor Ece Ceyda Güdemek evinin balkonundan, 6'ncı kattan atlıyor ve yaşamına son veriyor. İntihar etmeden önce not bırakıyor, mesleğinin çalışma koşullarıyla ilgili şikâyet ediyor, dert yanıyor. Yakınları genç doktorun otuz altı saat nöbet tuttuğunu, ağır koşullarda çalıştığını söylüyor.
Canımızı emanet ettiğimiz sağlık görevlilerimizin canını hiçe sayamayız. Sağlık çalışanlarının çalışma saatleri, çalışma süreleri düzenlenmeli, özel hastaneler de dâhil, zorunlu vardiya sistemine geçilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Hiçbir sağlık çalışanı sekiz saatten fazla çalıştırılmamalı.
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bitiyor, özür dilerim.
Böylece istihdam alanı açılacak, psikolojisi rahat olan sağlık çalışanı vatandaşımıza hizmet etmiş olacaktır.
BAŞKAN - Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (Devamla) - Sağlık çalışanlarımızın, genç doktorlarımızın intiharına dur diyelim.
Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tanal.