GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:15
Tarih:31.10.2017

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ERCOŞKUN (Bolu) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı vesilesiyle grubum adına söz almaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle, gerek genel olarak helal belgelendirmesi gerekse kısa adı "HAK" olan helal akreditasyon kurumuyla ilgili görüş ve değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Küresel ekonomide önemli değişiklikleri ve dönüşümleri yaşıyoruz. Böyle bir dönemde dış ticarette etkin ve girişken olmak artık bir tercih değil, bir ihtiyaçtır. Gittikçe büyümekte olan küresel helal pazarına da bu gözle bakıyoruz ve önemsiyoruz.

Bilindiği üzere tüketici tercihleri ticaretin gelişimini etkileyen en önemli dinamikler arasında yer almaktadır. Belirli ürün ve hizmetlere yönelik ortaya çıkan talep o alandaki ticaretin ve ekonomik gelişmenin de itici gücü olmaktadır. Bugün İslam dünyasında helal ürün ve hizmetlerle ilgili yaşanan olgu da budur. Dünyada 1,8 milyar Müslüman yaşıyor ve Müslüman nüfusun helal ürün ve hizmetlere ilişkin ilgi ve talebi de giderek artıyor. Türkiye gibi Müslüman ülkelerde tüketilen ürünlerin helal olup olmadığı konusunda herhangi bir tereddüt bulunmuyor ancak özellikle gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar açısından bu daha da büyük bir hassasiyete yol açıyor. "Helal" deyince aklımıza sadece, yalnızca tükettiğimiz gıdalar gelmesin. Bugün "helal" kavramı kozmetikten eczacılık ürünlerine, tekstilden lojistiğe, turizme kadar pek çok ürün grubu ve hizmette talep edilen ve katma değer yaratan bir unsur olarak ön plana çıkıyor.

Müslümanların yalnızca gıda ürünlerine harcadığı meblağ 1,17 trilyon Amerikan doları. Diğer ürünler ile hizmet sektörünü de buna eklediğimizde dünya helal pazarı 3,9 trilyon Amerikan doları büyüklüğüne ulaşıyor. Bu veriler önümüzdeki elli yıl boyunca dünyada ticaretin ne yönde değişeceğini de açıkçası bize bir anlamda göstermiş oluyor. 3,9 trilyonun 2 trilyon doları finans sektörüne hitap ediyor; 1,9'u ise helal ürün ve hizmetlerin toplamına hitap ediyor. Bu helal gıdada 1,17 trilyon doların dünya çapında dağılımına şöyle baktığımızda bunun yüzde 50'sinin Asya, yüzde 22'sinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika, yüzde 8'inin Körfez Ülkeleri, yüzde 8'inin Avrupa, yüzde 11'inin Sahra Altı Afrika ve sadece yüzde 1'inin Amerika ve Avustralya'ya hitap ettiğini görüyoruz. Bu dağılımı neden ifade ettim? Çünkü Türkiye'nin bulunduğu konum, jeopolitik konumu, coğrafi konumu aslında pazarın neredeyse tamamına yönelik bir avantajı da bu manada ortaya koyuyor. Helal gıdanın büyüklüğü 1,17 trilyon ama dünya çapındaki toplam gıda sektörü 7 trilyon doların üzerinde. Yani, bu da aslında sadece Müslümanların değil, diğer ülkelerin de gerek hijyen gerek sağlık sebepleri vesaire konulardan helal gıdaya yönelik taleplerinin arttığını düşünürsek eğer önemli bir pazar büyüklüğünü ortaya koyuyor. Fakat, bu pazara hitap eden ülkeler dünya çapında baktığınız zaman, yüzde 80'i Müslüman olmayan ülkeler, üreticiler. Yani, bir örnek verirsek eğer mesela, Suudi Arabistan'ın et ve et ürünlerinin ithalatı 2,1 milyar dolar ve bunun yüzde 62,7'sini Brezilya'dan alıyor. Aynı şekilde, Endonezya et ve et ürünleri ihtiyacının yüzde 55'ini Avusturalya'dan alıyor. Yani, bu pazara hitap eden ülkelerin yüzde 80'i gayrimüslim ülkeler. Helal gıda, tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik, turizm, seyahat, İslami finans alt başlıklar.

Tabii, bu ürün ve hizmetlerin helal olması kadar bunların belgelendirilmesi de bu anlamda önem taşımakta. Yani, tüketiciler nezdinde bu ürün ve hizmetlerin gerçekten helal olduğuna yönelik güvenin sağlanması bu belgelendirmeler üzerinden söz konusu. Fakat, bu noktada da bir karmaşa söz konusu. Yani, şu anda belgelendirme anlamında biraz önce çeşitli konuşmacıların da ifade ettiği üzere, 400'ün üzerinde belgelendirme kuruluşu veya belge söz konusu. O zaman hangisi doğru? Yani, "A" ülkesinde farklı bir helal belgesi, "B" ülkesinde farklı bir helal belgesi veya "C" ülkesinde farklı bir helal belgesi söz konusu. Dolayısıyla, bizim Türkiye'deki üreticilerimizi düşünürsek eğer "A" ülkesine ihracat yapacağı zaman bir belgeyi, diğer ülkeye ihracat yapacağı zaman diğer belgeyi alması gerekiyor ve bu çerçevede de Müslüman dünyasında oldukça geride bir pozisyonumuz söz konusu yani bir birlik söz konusu değil.

Bu manada, Türkiye'nin önünü çektiği bir girişim İslam İşbirliği Teşkilatı kapsamında, biraz önce de ifade edildi kürsüde, bir önderlik yaparak oluşturulan bir kuruluş söz konusu. Tabii, bu kuruluşla birlikte aslında oluşturulan standartlara dayalı bir belge vermek söz konusu olacak yani burada, Helal Akreditasyon Kurumu, ürünün helal veya haram olduğunu belirlemeyecek, bu standartları İslam İşbirliği Teşkilatının altında oluşan kurumun oluşturduğu standartlara göre belirlemiş olacak. Dolayısıyla burada neyin helal veya neyin haram olduğunu belirleyecek bir kurumu veya kuruluşu konuşmuyoruz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bunu zaten Allah biliyor.

ALİ ERCOŞKUN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, dünyada faaliyet gösteren yüzlerce helal belgelendirme kuruluşunun hangi standart ve kriterlere göre belgelendirme yaptığı konusunda ciddi manada tereddütler yaşanmakta. Ticari saiklerle hareket edip usulüne uygun belge vermeyen kuruluşlarca düzenlenen belgelerde de sıklıkla şahit oluyoruz ki dünyadaki helal belgelendirme uygulamalarının zarar görmesine bu ayrı görünüşler sebep oluyor. Tüketiciyi kandırmak pahasına da ticari kazanç elde etmek için gerçek olmayan "helal" ibaresini ürünlerinin ambalajlarına koyan işletmeler de durumu daha da kötüleştirmekte. Ayrıca helal belgelerine güven duyulmaması neticesinde veya ticari saiklerle Müslüman bir ülkenin düzenlediği helal belgesini diğer bir Müslüman ülkenin yeterli görmediği ve kabul etmediğine de bu anlamda şahit oluyoruz. Dolayısıyla ürünlerin helal olduğunu, ürün üzerindeki "helal" logo ve etiketlerinin güvenli olduğunu garanti edecek bir sistemin varlığı büyük bir önem taşımakta. Türkiye'nin 2010 yılında SMIIC'yi yani İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsünü kurarak -İstanbul'da bulunuyor biliyorsunuz bunun merkezi- küresel anlamda yeni bir girişimin öncüsü olması da aslında bu birliği oluşturmak için oldukça önemli.

En temel amacımız, ortak helal standartlarına dayanan bir helal belgelendirme sisteminin Müslüman ülkelerde tesisini sağlamak. İşte bu sistemin oluşumu için son tuğlayı da Helal Akreditasyon Kurumuyla koymayı hedefliyoruz.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tüm dünyada geçerli olacak ve helal belgelerinin karşılıklı tanınmasını sağlayacak bir sistemin oluşumu gelişmiş bir kalite altyapısı ile idari, teknik ve personel birikimi gerektirmekte. Ülkemiz işte bu özellikleriyle Müslüman ülkeler arasında ön plana çıkmakta. Yani Türkiye'nin sadece 80 milyon nüfustan ibaret olmadığını aslında şu yaşadığımız süreç ve ortam ortaya koyuyor. Türkiye'nin hitap ettiği pazarlar, bu pazarlara olan yakınlık da biraz önce de ifade ettiğim gibi aslında bize bu anlamda ciddi bir avantaj oluşturuyor. Ülkemizin ön alacağı bir sistem hem Müslümanların hassasiyetlerine saygı gösterilmesini temin edecek, helal ürün ve belgelendirme pazarını ticari saiklerle hareket eden kurum ve kuruluşlardan kurtaracak, ayrıca ülkemizin merkez rolünü daha da güçlendirecektir. İşte bu nedenle İslam dünyası söz konusu sistemin bir an evvel kurulabilmesi için ülkemizin öncülüğünü beklemektedir.

Bildiğiniz gibi aslında İslam dünyasında değişik ülkelerde bu manada çeşitli girişimler var ama Türkiye'nin etkisini ve etki alanını düşündüğümüz zaman attığımız bu adımın aslında sadece Türkiye için bir adım olmadığını, Müslüman dünyasına, dünya ticaretine yönelik bir adım olduğunu da ortaya koymak durumundayız.

Değerli arkadaşlar, tabii söyleyebileceğimiz çok fazla söz var, aslında hazırlığım da var ama bildiğiniz gibi Komisyon çalışmaları aşamasında oldukça uyumlu bir çalışma ortaya koyduk; Sanayi Komisyonunun pek de yabancı olmadığı bir konu bu. Muhalefet partilerinin tekliflerinin kabul edildiği ve gerçekten uyumlu bir şekilde Genel Kurula indirdiğimiz bir çalışma söz konusu. Ben bu çalışmadan dolayı gerek MHP gerekse CHP'den katılan milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vermiş oldukları desteklerden, olumlu eleştirilerden dolayı da tüm arkadaşlarımıza bu manada tekrar şahsım ve AK PARTİ Grubum adına teşekkür ediyorum. Bu konudaki çalışmalardan ve bu kanunun gelmesinden dolayı Ekonomi Bakanımıza ve tüm yetkililerine, tüm kurum, kuruluşlarına ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu kurumun ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ercoşkun.