| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 07.11.2012 |
OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6292 sayılı orman köylülerinin kalkındırılmaların desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesiyle ilgili olarak genel görüşme açılmasının önergesinin aleyhine söz almış buluyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Kanun'un ana amacı; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2'nci maddesi gereğince hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesiyle, nakline karar verilen devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesine ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Yani, kanunun içeriğinde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2'nci maddesinin (a) ve (b) bentleriyle, "orman dışına çıkarılan ve çıkarılacak alanlar" yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlık medeniyetinde, insanların ormanlara karşı, ormanlara tarım alanı kazanmak ve yerleşmek maksatlı müdahaleleri hep olmuş ve olmaktadır. Bu bir süreçtir. Bazı ülkelerde bu süreç de yaşanmış ve bitmiş, bazı ülkelerde ise hâlen devam etmektedir. Ülkemizde de bu süreç yaşanmış ve inşallah orman ve arazi kadastrosunun bitmesiyle sona erecektir. Ülkemizde orman ve arazi kadastrosunun yüzde 95'inin tamamlanmış olması da, bu sürecin neresinde olduğumuzun en bariz ifadesidir. Orman vasfını kaybetmiş yerlerin orman dışına çıkarılmasının hukuksal sürecinin ilk başlangıcı da ilk orman kanununun çıktığı, 1937'de çıkarılan, 3116 sayılı Orman Kanunu'dur. Bunu, 1961 ve 82 Anayasaları izlemiştir. Daha sonra birçok hukuksal düzenleme yapılmış ve bunların da Anayasa Mahkemesince iptal edilmesiyle hukuksal süreç tıkanmıştır. Yani, bu konu altmış beş yıldır ülkemizin gündeminde olmuştur. Bu süreçte, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış yüz binlerce hektar hazine arazisi ve bu arazileri yıllarca kullanan yüz binlerce vatandaşımızın kangren olmuş birçok hukuksal, sosyal sorunları olmuş ve bu sorunların bir an evvel çözülmesi istenmiştir. Ancak, son anayasal düzenlemeden sonra otuz yıl geçmesine rağmen, iktidar olanların hiçbiri bu sorunun çözümünde gerekli duyarlılığı ve cesareti gösterememiştir. AK PARTİ her alanda olduğu gibi, bu alanda da gerekli duyarlılığı ve cesaretiyle milletin derdine derman olmuş ve yıllarca kangren olmuş bu sorunu da çözerek devlet ile milleti barıştırmış ve millete verdiği sözü yerine getirmiştir. Bu kanunla, devlet ormanları içinde ve bitişiğinde bulunup yerinde kalkındırılması mümkün olmayan köyler halkının, orman sınırları dışına çıkartılan alanlara nakli ve yerleştirilmesi işlemlerine ilişkin husus ve esaslar düzenlenmiştir. Bu paralelde, deprem, heyelan, sel gibi doğal afete maruz kalan vatandaşlar ile baraj ve gölet gibi devlet yatırımı sebebiyle başka yerlere yerleştirilmeleri zorunlu olan orman içi veya bitişiğindeki köyler halkının da mağduriyetlerinin giderilmesi sağlanmıştır.
Yine bu Kanun'la, nakledilen orman köyleri halkına ait arazilerin gerektiğinde kamulaştırılarak devlet ormanı olarak ağaçlandırılmak suretiyle ormana kazandırılmasının önü açılmış ve böylece orman alanlarının daraltılmasına engel olunmuştur.
Yine bu Kanun'la, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılmış olmasına rağmen kullanıcıların terk etmesi veya kullanımdan vazgeçmesi sonucu orman örtüsüyle kaplanan yerlerin tekrar ormana kazandırılması sağlanmıştır. Bu şekilde sadece İstanbul'da 11 bin dekar alan ormana geri döndürülmüştü.
Yine bu Kanun'la, bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün olmayan yerlerin kullanıcıları belirlenmiş ve bu yerlerin hak sahiplerine rayiç bedel üzerinden doğrudan satılması hükmü getirilmiştir. Bedel tespitinde belediye, ticaret odası, sanayi odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden faydalanılmış, taşınmazların mahallinde gerekli incelemeler yapılarak konumu, emsal taşınmazların birim değerleri, imar ve kullanım durumları, verim gücü ve altyapı imkânları gibi unsurlar dikkate alınmıştır. Vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için, gerektiğinde ilgili komisyonlarca mahalline kadar gidilerek bedellerin emsallerine göre farklılık arz edip etmediğine ilişkin çeşitli açılardan kontrol ve test çalışmaları sürdürülmektedir. Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli rayiç bedelinin yüzde 70'idir yani rayiç bedelinden yüzde 30 indirim yapılmıştır. Alınan başvuru bedelleri ise emaneten alınmakta ve satışa mahsup edilmekte veya iade edilmektedir. Burada da köylerdeki hak sahiplerine önemli bir ayrıcalık tanınmıştır. Satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilmekte, tamamen peşin ödenmesi hâlinde yüzde 20, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde 10 oranında indirim uygulanmaktadır.Böylece peşin ödemelerde rayiç bedelinin yarıya yakını kadar bir ödeme yapılmaktadır. Taksitli satışlarda ise satış bedelinin yüzde 10'u en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde en fazla üç yılda altı eşit taksitle, belediye ve mücavir alan sınırı dışında ise en fazla dört yılda sekiz eşit taksitle faizsiz olarak ödenmektedir. Bunun dışında, yapılan düzenlemeyle bedelin yetkili kredi kuruluşlarından kredi sağlanarak ödenebilmesi imkânı da sağlanmıştır. Görüldüğü gibi ödemelerde hem süre hem de faizsiz olması açısından büyük kolaylıklar getirilirken kırsal alanlarda oturanlara farklı kolaylıklar getirilmiştir.
Yine bu Kanun'la, devlet olmanın bir gereği olarak özel kanunları gereğince devlet tarafından kişilere geçerli olarak satılan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul edilmesi, bu yerler hakkında açılmış davalardan vazgeçilmesi hükmü getirilmiştir. Yine bu Kanun'la, 2/B alanları hakkında hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davaların açılmaması ve açılmış davaların da devam edenlerin de durdurulması hükmü getirilmiştir.
Sonuç olarak, 2/B taşınmazların yoğun olarak bulunduğu 38 ilde toplam 450 bin kullanıcı mevcuttur. Bunlardan başvuru sayısı 30 Ekim 2012 tarihi itibarıyla 390.651'dir. Yani, yaklaşık yüzde 86'ya tekabül etmektedir. Başvuru süresinin üç ay uzatılmasının amacı da bu kolaylıklara rağmen başvuruda bulunmamış vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesidir. Bu Kanun özel bütçeye gelir elde etmek için çıkarılmamıştır, yıllardır kangren olmuş sosyal bir sorunun çözülmesi amaçlanmıştır. Bu alanlardan hiçbir bedel alınmaması ise sosyal bir devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Orman köylerinin kalkındırılması ve onların orman kaynaklarından en yüksek seviyede faydalandırılması çalışmaları sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 2/B ile son otuz yılda orman dışına çıkarılan alan 410 bin hektardır. Buna karşılık ülkemizde son otuz yılda orman alanı 1,4 milyon hektar artmıştır. Yani otuz yılda 2/B'yle kaybedilen alan, orman alanımızın yüzde 2'si, buna karşılık orman alanımızın artışı da yüzde 7'dir. Diğer yandan ülkemizde her yıl 2/B'yle kaybedilen alan kadar bir bozuk ve çıplak alan imarla ıslah edilmekte ve ağaçlandırılmaktadır. Bu konuda hiçbir kaynak sıkıntısı yaşanmamaktadır. Ülkemiz son beş yılda dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden birisi hâline gelmiştir. Bu da AK PARTİ Hükûmetinin orman köylümüze, ormanlarımızın gelişmesine verdiği önemin bir sonucudur.
Bu Kanun'un amacı devlet bütçesine gelir elde etmek değil, sosyal bir yarayı tedavi etmektir. Bundan dolayı da bu genel görüşme önergesinin aleyhine olduğumuzu bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.