GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:07.11.2012

ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Kalkınma ajanslarıyla ilgili verdiğim önergeye geçmeden önce araştırma önergesinden ve burada çıkarılan kanunlardan bence çok daha önemli bir konuya değinmek istiyorum.

Perşembe gecesi burada bir sahtekârlık yapıldı. Perşembe gecesi sayım yapılırken AKP'den burada olmayan milletvekilleri adına, olmayan milletvekillerinin adı yazılarak sahte oy pusulasıyla bu Mecliste çoğunluk sağlanmaya çalışıldı. Bu, üzerine yatılacak ve unutturulacak bir olay değil. Buraya çıkan sayın milletvekilleri konuşması sırasında "Sayın Başkan ve yüce Meclisin değerli üyeleri" diyor. Burada oy pusulasında sahtekârlık yapılan bir yerde yücelikten bahsedilemez. Onun için, bugün, gelişen teknolojide, balistikte bu sahte imzaları, sahte isimleri kim yazdı, onları ortaya çıkarmak on dakikalık iş. Bunlar ortaya çıkıncaya kadar ve bir yaptırım yapılıncaya kadar, Meclis Başkanlığı makamı ve dolayısıyla Meclis şaibe altındadır. Bunun peşinde olacağız. Öncelikle bunu söylemek istiyorum.

Ben, kalkınma ajanslarıyla ilgili araştırma önergesi üzerine söz aldım.

Daha önceki yıllarda Türkiye ekonomisinin önemli sorunlarından bir tanesini dile getiriyorduk ben o zaman sanayi odası başkanıydım. Türkiye'de yatırım yapacak olan yerli ve yabancı sermayenin Türkiye'de hangi konuda yatırım yapacağını, önümüzdeki yıllarda Türkiye ekonomisinin hangi konularda rekabetçi olacağı yönünde, Türkiye'de, cevap verebilecek, yerli ve yabancı yatırımcıya, girişimciye cevap verebilecek bir tek kurum yok; Devlet Planlana Teşkilatı, valilikler, üniversiteler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği veya başka kurumlar?

Bu anlamda, kalkınma ajansları yasası taslağı hazırlandığında gerçekten çok sevindik ama taslağı ele geçirdiğimizde kalkınma ajansları yasasının yanlış olduğunu ve çamura batacağını söyledik. O zamanki Bakanımız Sayın Abdüllatif Şener'di, Odalar ve Borsalar Birliğine davet ettik. Yasanın nerelerde yanlış olduğunu ve nerelerde çamura batacağını kendisine izah ettik. Bizim eleştirilerimizi, önerilerimizi kabul etti ve yanında bulunan bürokratlara "Sayın Başkan doğru söylüyor, yasayı bu şekilde düzeltin." dedi, sevinerek gittik, ama yasa çıktığı zaman bir tek noktasının, virgülünün değişmediğini ve bürokrasiden gelen taslak şekliyle yasalaştığını gördük ve bugün kalkınma ajansları ne yazık ki çamura batmış durumda, kaynak israf eden bir yapı durumunda.

Kalkınma ajansları, ne yapacağını bilmediği için, ne yazık ki mış gibi yapıyor, yapmaması gereken işlere kaynak harcıyor.

Temel yanlışları ana başlıklar altında söyleyeyim, zaman çok kısa.

Birincisi: Kalkınma ajanslarının görev tanımı çok yanlış. Anonim şirketlerde "İştigal konusu" diye bir madde vardı son Ticaret Kanunu'nda, değiştirilmeden önce, anonim şirketler sadece o konuda faaliyet gösterebilirdi. Daha sonra ihtiyaç olur diye anonim şirketlerin ihtiyaç konusu şöyle çıkardı: Döküm, makine, ticaret, zirai aletleler, otelcilik, tarım ve benzeri işler. Kalkınma ajansları da aynı şekilde, kalkınmayla ilgisi olmayan birçok konuda, devletin diğer kurumlarının konusu olan bir çok konuda faaliyet gösterecek şekilde çıktığı için yasa, bugün gerçekten kendi işlevinden uzaklaştı. Belediyelerin yapacağı işler, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün yapacağı işler, İl Özel İdaresinin, valiliklerin yapacağı işler bu kanunun kapsamı içerisine alındı ve yanlışlıklar o günden bugüne diz boyu devam ediyor. Gerçekten kalkınmayla ilgili projeler üretemediği için, kalkınmayla ilgili şeyler yapamadığı için? Bakın, birkaç tane ana başlık söyleyeyim. En azından benim bir dönem yönetim kurulu üyeliği yaptığım Çukurova Kalkınma Ajansıyla ilgili bir iki örnek vereyim. Hibe para verdiği, hibe destek verdiği projelerden bir tanesi; Ceyhan'da belediyenin teknik şartnamesini değiştirmesi gereken "Depreme dayanıklı dükkân projesi", Silifke'de "Bana bir nota öğret projesi" köy kadınlarına nota öğreteceğiz! Yine "Dört mevsim yüzüyorum projesi" yine aynı şekilde Tarsus'ta, Tarsus Tenis İhtisas Derneğine "Raket tutan eller projesi."

Değerli arkadaşlar, insanlar açlıktan ölürken, -Başbakanlığın önünde bugün birisi kendisini yakmış- insanlar açlıktan, işsizlikten kendisini yakarken, Adana'da göçle gelen sorunları çözemezken, memleketteki tuzu kuru insanlara, Tarsus Tenis İhtisas Derneğine kalkınma ajansları para verip, bunu da kalkınma olarak faaliyet raporuna koymaya çalışıyor.

İnsanlar tenis de oynasın, insanlar yüzsün de insanlar nota da öğrensinler ama bırakın bunu başka kurumlar yapsın. Bizim Gençlik ve Spor Bakanımız restorasyon işleriyle uğraştığından, AKP'li belediyelere araba satmaya çalıştığından, herhâlde orada eksik görüp, bunu kalkınma ajanslarıyla tenis ve yüzme öğreterek kapatmaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlar, bir örnek daha vereyim zaman çok dar. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nin, Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün yazılımı için kalkınma ajansları hibe desteği veriyor. Türkiye'nin kaymak tabakası, holdinglerin bulunduğu bir Organize Sanayi Bölgesi, yazılımı için para ayıramıyor, kalkınma ajansları para veriyor.

Bir başka yanlışlığı daha var; o da kendin pişir, kendin ye sistemi. Kalkınma ajanslarının yönetiminde valilikler var, belediye başkanları var, sanayi ticaret odaları var, il genel meclisi başkanları var.

Yine kalkınma ajansının bütçesinden bu kurumlara da sürekli olarak hibe destek veriliyor. Adana Büyükşehir Belediyesi, kendi bütçesinin dışında, Yönetim Kurulunda olduğu Çukurova Kalkınma Ajansından 600 bin lira destek alıyor, sanayi odaları da alıyor. Mersin Sanayi Odası, Mersin Belediyesi de alıyor ya da o bünye içerisinde bulunan kamu kuruluşları kalkınma ajanslarından hibe destekler alıp, kamunun yapması gereken işleri yapıyorlar. Eğer gerçekten oradaki sağlık müdürlüğüne, gençlik ve spor il müdürlüğüne para verilecekse, ne diye bu kadar büyük organizasyon kuruldu kalkınma ajansları adına. Yanlışlıklar üst üste gidiyor. Yönetim yapısında sıkıntılar var. Yerel kalkınma modeli olan bir yapıda valiler yönetim kurulu başkanları, büyükşehir belediye başkanları, yönetim kurulu üyeleri, il genel meclisi başkanları, sanayi ve ticaret odaları genel başkanları?

Bakın, TR 90 bölgesi altı ili kapsıyor; Artvin, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Ordu. Bir yönetim kurulu düşünün ki, aynı yetkilere sahip 6 vali, 6 büyükşehir ya da belediye başkanı, ticaret ve sanayi odası başkanı ve il genel meclisi başkanı. Tabii, böyle bir yönetim yapısından da ne yazık ki verimli kararlar çıkmıyor.

Genel sekreter ataması? Diyor ki Kanun: "Yönetim Kurulu Genel Sekreterini atar, ancak müsteşarın iznine ve onayına tabi." Yani bir memlekette güvenliğini, yapısını, imarını, her şeyini teslim ettiğiniz valiler, büyükşehir belediye başkanları, il genel meclisi, sanayi ve ticaret odası başkanları bir genel sekreteri atayamıyor, müsteşarlığın onayına tabii. Bu da şu anlama gelir: Müsteşarlığın istemediği kimseyi atayamazsınız, genel sekreterleri biz tarikat, cemaat esasına göre buradan göndeririz onları atamak zorundasınız. Nitekim bugünkü uygulama da bu.

Ne yapmalı? Kalkınma ajansları, bir defa, Ankara'dan gelen avantayı yanlış, verimsiz projelere dağıtmak yerine, proje üreten mutfak hâline gelmeli. Yani kalkınma ajansının tanımını bana yap derseniz eğer; ilgili ve sorumlu olduğu ilin doğal kaynaklarını, teknoloji kaynaklarını, beşeri kaynaklarını doğrudan yatırıma yönlendirebilecek en kısa yoldan gitmeli. Bunun için önce bir envanter yapmalı, ondan sonra o envanter üzerinden önümüzdeki yıllarda hangi konularda rekabetçi olabileceğini yatırımcıya, yerli veya yabancı yatırımcıya önüne proje olarak koyabilecek bir yeni yapılanmaya gitmek zorunda. Bunun yanında mutlak surette teşvik uygulamayla kalkınma ajanslarının da aynı otoritenin altında, aynı bakanlıkta, aynı dairede birleşmesi lazım. Şu anda davul başkasının elinde, tokmak başkasının elinde. Yani kalkınma ajansları, hangi konuda yatırım yapılacağını mutfak çalışmasıyla ortaya çıkarmalı ve teşvik onun üzerine verilmeli; bu iki kurumun da birleştirilmesi gerekir.

Değerli arkadaşlar, kalkınma ajanslarında yolsuzluk da var, kalkınma ajanslarında usulsüzlük de var. Biraz önce Sayın Bakanımızı, Kalkınma Bakanımızı gördüm ama şu anda burada yok -ben bu konuşma yapacağımı kendisinin özel kalemine ilettim- onu da zaman kalmadığı için önümüzdeki günlerde, olmadı bütçe geldiği zaman Sayın Bakanın kendi imzasıyla, Cevdet Yılmaz Kalkınma Bakanı imzasıyla nasıl suistimal yapıldığını da burada sizlere anlatırım.

Kalkınma ajansları meselesine 2008'den bu yana kadar 1,5 milyar Türk lirası para harcandı, getirisi yok denecek kadar az. Onun için bu bir siyasi araştırma önergesi değil, sonuç olarak da hepimizi ilgilendiren bir araştırma önergesi. Olumlu oy vermenizi bekliyor ve saygılar sunuyorum.(CHP sıralarında alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.