GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:20
Tarih:09.11.2017

MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Evet, Sayın Başkan, son konuşmayı yapıyorum, inşallah, hayırlısına vesile olur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüştüğümüz kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, birbirine benzemeyen konuların yer aldığı bir kanun tasarısını Genel Kurulda görüşmeye devam ediyoruz. Bu tasarı, kanun yapma tekniği açısından da birtakım güçlükleri ve sıkıntıları içinde barındırmakta ve ekonomi yönetiminin, özellikle eksiklerinin de ne kadar devasa bir boyuta geldiğini bizlere göstermektedir. Birbiriyle ilgisi olmayan, çapraşık, birbirine tenakuz içerisinde olan 60'ın üzerindeki yasayı aynı anda barındıran düzenlemelerin yer aldığı bu tasarı, sanıyorum, yüzme bilmeyen ekonomi yönetiminin deniz ortasında sarıldığı bir can simidi hâline gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, gözden kaçırılmaması gereken de bir nokta vardır, bu tasarılar, "torba tasarı" diye tarif edilen bu tasarılar ekonomide ve adalette güveni de sarsmakta ve Meclisimizin itibarına da bir miktar gölge düşürmektedir.

Tasarı ekonomimizi yakından ilgilendirdiği için ben işin o tarafına da bir miktar bakmak istiyorum gecenin bu vaktinde, tabii dinleyenler de olursa. Tasarının gerekçesinde küreselleşen dünyada gerçekleşen gelişmelere atıf yapılmakta -bu gerekçenin içerisinde, oldukça kalın- ama nedense yakın zamanda açıklanan orta vadeli programın hazırlıklarında bu tasarının gerekçesindeki rakamlar görülememektedir.

Değerli milletvekilleri, programın enflasyon hedefleri -yani orta vadeli programı kastediyorum burada- bir süre önce Merkez Bankası tarafından açıklanan Enflasyon Raporu'ndan sonra çöpe atılmak durumunda kalmıştır çünkü hem döviz kurları o günden bugüne kadar oldukça sık ve yukarı doğru değişmiştir hem de enflasyon hedeflemesi kendi hedeflerinden sapmıştır. Tabii bu arada, birtakım sayın bakanlar coşan bir ekonomiden bahsederken öbür tarafta vatandaşımızın enflasyonla yükselen fiyat ve hayat pahalılığından coşan birtakım da sıkıntıları vardır.

Şimdi, bu tasarı, tabii, bunları gidermeye veya bunları ortadan kaldırmaya yönelmekten ziyade, günü kurtarmaya, ekonomi yönetiminin -biraz önce de söyledim- bir can simidi hâline gelmesine de yol açmakta. Bunlardan bir tanesi, enflasyon canavarı meselesi. Şimdi, biz enflasyonla ilgili olarak son on beş yılda hem rakamlara hem uygulanan politikalara baktığımız zaman, oldukça sıkıntılı bazı gerçekleri de karşımızda buluyoruz. Nedir mesela bunlardan bir tanesi? Son yıllarda yüzde 8'ler düzeyinde sabitleşen enflasyonun o manada istikrar kazanmasının sonucunda bu yıl içerisinde, 2017'de rekor bir tırmanışa geçerek bazı sıkıntıları da peşinde getirmesidir. Bunlardan bir tanesi, 2006 yılında uygulamaya konulan "açık enflasyon hedeflemesi" dediğimiz, Merkez Bankasının uyguladığı para politikasında yatmaktadır. Ki biliyorsunuz, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesinde bazı sapmalar olduktan sonra Hükûmete mektup yazmakta ve bu hedef sapışlarının gerekçelerini ve sonra uygulayacağı politikalardaki hedeflemeleri de orada anlatmaktadır. Ancak Merkez Bankası o kadar çok mektup yazmıştır ki son yıllarda, sayın başkanların adı da "mektupçu başkanlar"a çıkmıştır. Bu tespitimiz, enflasyonla ilgili olan gerçekler, Merkez Bankası enflasyon raporlarında da yazılmakta ve görülmekte, tespit edilmektedir.

Son açıklanan yıllık 11,9'luk ekim enflasyonuna baktığımız zaman da benzer diğer ekonomilerden yüksek ve rekor seviyede bir enflasyon rakamına sahip olduğumuz anlaşılacak. Ekim ayı enflasyonunun, sayın milletvekilleri, bir özelliği var: Hem genel enflasyon rakamı bakımından yüksek seviyede ve rekora ulaşmış, iki haneli rakamları artık aşmış durumda ve yerleşmiş durumda hem de "çekirdek enflasyon" dediğimiz göstergeler açısından ekonomi yönetiminin ve ekonomiyle ilgili olan insanların takip ettiği diğer bir önemli gösterge üzerinde de enflasyon artışı artık sabitleşmiş durumdadır. Temmuz 2008'den bu yana çekirdek enflasyonda ve TÜFE'de en yüksek oranlara ulaşmış gözüküyoruz. Değerli milletvekilleri, artık, Merkez Bankasının son, yüzde 9,8 olarak hedeflediği rakam da maalesef geride kalmış ve ıskalanmış bir hedef olarak bizlerin önünde duruyor.

Sayın milletvekilleri, ben bu bölümle ilgili olarak sizlere birkaç madde başlığını da dikkatinize getirerek devam etmek istiyorum konuşmama. Bunlardan bir tanesi, organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak bu bölümde birtakım maddeler var. Bakın, o maddelerin bazı tehlikeli unsurları da barındırdığını şimdi hep birlikte göreceğiz. 57'nci Hükûmet döneminde -2002 yılından önceyi kastediyorum, 1999-2002 arasında- Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nu hazırlarken değerli milletvekilleri, temel düşünce bu alanların bir bütün olarak kalmasıydı, buna dikkat ederek sanayileşme politikasını oluşturuyorduk. Bu yüzden, organize sanayi bölgeleri parsellerinin bölünüp ranta açılmasına imkân tanıyacak bu bölümdeki maddelerin önüne geçilmesi ve kabul edilmemesi gerekmektedir.

Öbür tarafta, hemen hemen bu kürsüde bazı milletvekilleri hassas arkadaşlarımız olarak geldiler, dile getirdiler, Zonguldak ekonomisinin can damarı olan taş kömürü sahalarının gene bölünüp yeniden satışa çıkarılması da hem ekonomik olarak hem sosyal olarak o bölgede ciddi bir tahribata yol açacaktır; bu da, altının çizilmesi gereken bir nokta. Zannediyorum, o madde geldiği zaman iktidar grubu tarafından bazı önergeler de verilecektir.

Değerli milletvekilleri, tasarıda bir başka dikkatinizi çekmek istediğim unsur madencilik faaliyetleriyle ilgili olarak sismik ve karot numune alma işlemlerinde ÇED sürecinin kaldırılması. Şimdi, bu ne demek? Maden sahalarıyla ilgili bazı numuneler alınıyor, bu "karot" denilen uygulama 15 santim ve daha derine toprağın eşilip, oradan bazı numunelerin alınıp kontrol edilmesi işlemi. Şimdi, bu süreçte hem daha fazla kazma işlemi yapılabilecek hem de ÇED sürecinin kaldırılmasıyla ciddi manada bir çevre felaketine yol açabilecek olan faaliyetlerin de önü açılabilecek değerli milletvekilleri.

Bir başka unsur, bizim uzun süredir kamuoyuyla ortaklaşa verdiğimiz bir mücadele sonucunda Sanayi Komisyonunda bundan bir süre önce, temmuz ayında sayın milletvekilleri, kamuoyunun kısaca "üretim reformu" diye bildiği yasa çıkarken mera alanlarının sanayi sahalarına açılmasını ve talan edilmesini önlemek için çok ciddi bir gayret sarf etmiştik ve o zaman iktidar bu noktada gerileyerek o maddeyi çekmişti. Ancak aradan daha üç ay geçmeden, görüyoruz ki mera alanlarıyla ilgili gene bu tasarı içerisinde bazı düzenlemeler var. Bunun da dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, biraz önceki önerge üzerinde grubumuz adına gene konuşurken bahsetmiştim, adaletli bir vergi sistemi verginin tabana yayılmasını ve her vatandaşın gelirine göre vergilendirilmesini sağlayan bir sistemdir ve bu çok önemli bir unsurdur; eğer adaletli bir şekilde vatandaşlarına hükmedecekse, onları yönetecekse her devletin uygulaması gereken en temel unsurlardan biridir. Çok kazanandan çok, az kazanandan az alınmasını sağlayacak bir sistem olması gerekir. Ancak gelin görün ki Türkiye'de şöyle bir vergi adaletsizliği de yaşıyoruz: Verginin vergisinin alınması ancak bizim ülkemizde görülebilen unsurlardan biri.

Öbür yandan, çok ciddi bir başka sıkıntıyla da karşı karşıyayız, vergi yükü en yüksek olan ülkelerden biriyiz. Bakın, bir başka örnek vereyim, çok seviyor iktidar 2002 mukayesesini: 2002'de yüzde 18,1 iken vergi yükümüz, geçtiğimiz yılın sonunda yüzde 20,3'e çıkmış. Demek ki ciddi manada bir vergi baskısı var ve vatandaşlar üzerinde bunun da etkisi görülebiliyor.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak gelir dağılımındaki eşitsizlikler vatandaşımızın insanca yaşam ve çalışma şartlarını da olumsuz etkilemektedir. Bunların böyle getirilen tasarılarda önlenebilmesi de mümkün gözükmemektedir çünkü bir torba yasayla karşı karşıyayız, insanımız yoksulluk sınırı altında çok ciddi bir mücadele veriyor. Onun için, tekrar bu maddelerin gözden geçirilmesini öneriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)