GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ülkede yaşanan depremlere ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:13.11.2017

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime Süleymaniye'de yaşanan, merkez üssü Süleymaniye olarak yaşanan depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet dileyerek, yaralılara başsağlığı ve şifalar dileyerek başlamak istiyorum.

Evet, deprem gerçekten de ülkenin bir gerçeği, dünyanın bir gerçeği ama ülkemizin de bir başka gerçeği. Birkaç tane rakam da vermek istiyorum özellikle ülkemizle ilgili. (Gürültüler)

Sayın Başkan, devam edeyim mi yoksa arkadaşlar dışarıda sohbet...

BAŞKAN - Sayın Akar, gerçekten bir uğultu var, ne söylediğiniz anlaşılmıyor.

Sayın milletvekilleri, lütfen kendi aramızda konuşmayalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bunları yoklama paklar Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Konuşma yapmak isteyenler kulisi tercih edebilirler. Biz sayın hatibi dinleyeceğiz.

Buyurunuz sayın hatip.

HAYDAR AKAR (Devamla) - Evet, ülkemizdeki depremlerden bahsetmek istiyorum, deprem gerçeğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminden sonra -merkez üssü Gölcük olmak üzere- Türkiye'de bugüne kadar 164 bin adet deprem gerçekleşti arkadaşlar. 164 bin adet deprem gerçekleşti ve bunların, büyüklük olarak baktığımızda yaklaşık 81 tanesi 6 ve üzerinde deprem, Türkiye'de yaşadığımız depremler.

Peki, bunları şöyle bir hatırlayalım, birkaç tanesini hatırlayalım. En önemlileri, en büyükleri, en çok acının yaşandığı, en çok hayatın kaybedildiği 3 deprem var. Bunlardan biri, sözlerimin başında bahsettiğim gibi, Kocaeli depremi, Gölcük depremi ki Gölcük depreminde 17.733 canımızı kaybettik. (Gürültüler)

Başkan, ben bu konuşmayı yapmayayım isterseniz.

BAŞKAN - Sayın Akar, evet, tüm ikazlarımıza rağmen uğultu kesilmiyor.

HAYDAR AKAR (Devamla) - Bugün insanlar ölüyor Süleymaniye'de, deprem çok önemli bir konu ama AKP Grubunun bu konularla hiç ilgilendiğini düşünmüyorum ben.

Arkadaşlar, milletvekili arkadaşlarım, sevgili arkadaşlar; dinlemek istemiyorsanız, sizden rica ediyorum, kulisteki koltuklar boş... Çok rica ediyorum...

BAŞKAN - Sayın Akar, buyurun, devam edin.

HAYDAR AKAR (Devamla) - İki dakikamız bitti Sayın Başkan hiçbir şey anlatamadan.

Baştan alıyorum, bakın, çok önemli bir şey söylüyorum: On sekiz yılda Türkiye'de 164 bin deprem yaşanmış, 6'dan da büyük 81 tane deprem yaşamış ve canlarımızı kaybetmişiz. Hadi mal yerine gelir diyoruz, devletin kaybı var, insanların kaybı var, onları bir kenara koyuyoruz ama canlarımızı kaybetmişiz. O Kocaeli depremini yaşayan bir arkadaşınız olarak da konuşuyorum: Kocaeli'de resmî rakamlara göre 17.773 canımızı kaybettik, 40 bin arkadaşımız yaralandı bu depremde ve birçok arkadaşımız, büyüğümüz, küçüğümüz bu depremlerde sakat kaldı. Kocaeli depremi, hepinizin bildiği gibi, çok yıllar önce yaşanan Erzincan depreminden sonraki en büyük depremdi; 7.8'di ve peşinden yine aynı yıl içerisinde Düzce depremini yaşadık ve Van depremiyle de -6'nın üzerinde yaşadığımız- en çok zayiatı verdiğimiz depremleri yaşadık.

Şimdi, bu bir gerçek, ülkemizin gerçeği. Peki, bu gerçeğe göre mi hareket ediyoruz? Her yerde diyoruz: Depremler insanları öldürmez. Evet, bu bir gerçek, bu bir realite; bu realiteyi bilirsek buna göre tedbirler alırız. Bakın, Japonya'da en az bizim kadar, belki bizden daha büyük depremler yaşıyorlar ve 1 milyon kişide sadece 1 kişi ölüyor, İtalya'da -yine deprem yaşayan ülkelerden bir tanesi- 1 milyon kişide 4 kişi ölüyor ama Türkiye'de depremlerde 1 milyon kişide ortalama 16 kişi ölüyor, ortalamayı aldığımız zaman 16 kişi ölüyor.

Peki, bu yoğun depremler yaşanırken biz ne yapıyoruz? Her gün konuşuyoruz televizyonlarda, özellikle depremlerden sonra konuşuyoruz. Bu işin uzmanlarını çıkartıyoruz, televizyonlarda tartışıyoruz ve yaklaşan bir İstanbul depreminden bahsediyoruz. İstanbul depremi demek sadece İstanbul için bir felaket değil aynı zamanda Türkiye'nin felaketi demektir. Onun için de bu tedbirleri almak zorundayız. Ama İstanbul depremi için, Kocaeli depreminden sonra ayrılan yaklaşık 493 tane toplanma yerinin 400 tanesi ya AVM yapmak için ya da çok yüksek katlı binalar yapmak için ne yapıldı? İmar tadilatları, değişikleri yapılarak peşkeş çekildi. Kentsel dönüşüm adı altında bir "rantsal dönüşüm"ün yolu, önü açıldı.

Şimdi, peki tedbir alınmadığını anlatabilmek için size ne söylemek lazım? Kocaeli'den örnek vermek lazım yine. Kocaeli depreminden sonra yaklaşık 400 bin konut hasarlıydı ve bunlardan hemen sonra 617 tane konutun yıkılması kararlaştırılmıştı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akar, buyurun, tamamlayın.

HAYDAR AKAR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

617 adet binanın yıkılması kararlaştırılmıştı. Kocaeli Valiliği, 2012 yılında bir çalışma yaptı arkadaşlar; bu çalışma sonucunda Kocaeli'de yaklaşık 3.756 tane binanın yıkılması gerektiğine karar verdi. Bilimsel bir çalışma yaptırttı ve 3.756 binanın yıkılmasına karar verildi ki Kocaeli'den sonra kentsel dönüşüm çıktı, Kocaeli'den sonra yapı denetim şirketleriyle ilgili yasalar çıktı. Niye? Türkiye bu acıları bir daha yaşamasın diye çıktı. Peki, Kocaeli'deki bu yıkılması gereken konutlardan bir tanesi yıkıldı mı? Hayır, yıkılmadı. Bu konutlar içinde 9.971 ev ve iş yeri var. Bunlardan da 4.200 tanesinde kiracı yaşıyor. Kiracılar, arkadaşlar, Kocaeli'de yaşayan insanlar değil, daha çok başka illerden -belki de sizin çocuklarınız- Kocaeli'ye eğitim amaçlı gelip o eğitimi gören öğrenciler. Bu öğrencilerin kiraladıkları bu evleri "tabut evler" olarak nitelendiriyorum. İnanın, Kocaeli veya İstanbul depremi -"Allah bize yaşatmasın." diyorum- eğer böyle bir deprem yaşarsak boyutları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Devamla) - Evet, bir dakika daha istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Akar, böyle bir usul yok ama sizin sözünüzü ben kestim.

HAYDAR AKAR (Devamla) - İki buçuk dakikamı yediler.

BAŞKAN - Buyurun, bitirin lütfen.

HAYDAR AKAR (Devamla) - Evet, bu öğrenci kardeşlerimiz o tabut evlerde yaşıyorlar, oturanlar ev sahibi değil arkadaşlar. Bu konutların acil yıkılması ve yeniden yapılandırılması gerekiyor. Onun için diyorum ki: Hangi siyasi düşünceden olursanız olun, hangi partiden olursanız olun hiç önemli değil, kentlerimizin deprem haritaları belli, artık bir an evvel bu haritalara uygun şekilde kentsel dönüşümleri yapalım. Bir kez daha tekrarlıyorum: Bakın, on sekiz yıl geçti Kocaeli depreminden sonra, kentsel dönüşümle ilgili bir tane çalışma yapılmadı. Şimdi size buradan teklifte bulunuyorum: Önce Kocaeli ve İstanbul'dan başlamak üzere tüm ülkede bir seferberlik ilan edelim daha büyük can kayıplarına neden olmaması için. Ben, bunları Gölcük'te anma toplantılarında dile getirmeye çalıştım, her seferinde "Allah bize bir daha vermesin, böyle felaketlerle karşılaşmayalım." dedim. "Bir sonraki toplantıda, anma töreninde gerçekleri anlatacağım." dediğim için o anma törenlerine davet edilmiyorum arkadaşlar. Artık gerçekleri görün, bir an evvel bu problemi halletmemiz gerekiyor diyorum.

Sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akar.