| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 14.11.2017 |
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 43'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda sıklıkla getirilen, AKP'nin klasiği hâline gelen torba yasalar, yasama faaliyetlerinin düzensiz, eksik bir yapıda yürütülmesine neden olmaktadır. Ayrıca, yasal zorunluluk olmasına ve gerek ekonomiyi gerek bütçeyi gerekse geniş toplum kesimlerini ve iş alemini etkileyecek, ekonomik yük doğuracak hükümler içermesine rağmen, kanun tasarısı komisyonlarda görüşülürken ayrıntılı bir etki analizinin yapılmadığını da görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının 43'üncü maddesinde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 14'üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Yapılan değişiklikle cep telefonu abonelerinin yurt dışındayken yaptıkları görüşmelerin yurt dışında bulunan operatörlere yurt içindeki firma tarafından ödenen ödenekten, yurt içi operatörler tarafından da tüketiciye yansıtılan ücretlerden KDV alınması istisnası getirilmektedir. Bu uygulama düzenli bir uygulamadır.
Diğer bir değişiklik ise bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankalara devir ve teslimlerinde tanınan katma değer vergisi istisnasının, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılan devir ve teslimlerde de geçerlilik sağlanmasıdır. Yani borçlanmada artışların yaşandığı yıllar yaşanmakta; yıllardır yürütülen hatalı politika ve uygulamalar sonucunda cari açık çoğalmış, işsizlik ve yoksulluk gibi pek çok sorun kalıcı hâle gelmiş ve sonuç olarak vatandaşı borçlu hâle getirmiş bir ortamda böyle bir uygulamaya gidilmesi maalesef yanlış olmuştur diye düşünüyoruz.
Örnek olarak, çiftçilerin borç alıp da ödeyemediği takipteki kredi miktarı 2008 yılında 451 milyon lirayken 2016 yılında 1,3 milyar liraya çıkmış.
Bir başka örnekte ise 2002 yılında bankalara 1 milyon 655 bin kişinin borcu bulunmaktayken 2016 Eylül ayında 26 milyona ulaşmış.
Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş kişilerden hâlen takipte olanlar 3 milyona yaklaşmış durumdadır. Bu nedenle de maddedeki değişiklik bir zorunluluk hâline gelmiştir.
Vatandaşların ve firmaların bankalara borçları o kadar artmıştır ki artık baş edemez hâle gelmiş olan bankalar bu alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devretmek zorunda kalmışlardır. Geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye'nin önde gelen 3 bankası takibe düşen 700 milyon Türk lirası borcunu 32,5 milyon TL'ye 4 varlık yönetim şirketine satmıştır. Yine başka bir banka ise 164,5 milyon liralık borcunu 1,6 milyon liraya yani yüzde 1'lik bir fiyatla yine bir başka şirkete devretmiştir.
Bankalar ellerindeki borçlulara ait tüm kişisel verileri varlık yönetim şirketlerine devrederek işleri kolaylaştırma yoluna gitmiştir.
Borçlarını ödeyemeyen vatandaşlar ilk olarak bankaların avukatlarının baskılarına ve tehditlerine maruz kalmışken şimdi ise varlık yönetim şirketleri baskıları daha da artırarak eziyetlere devam edilecektir. Varlık yönetim şirketlerinin yüzde 1'le satın aldığı banka alacaklarını, bu baskılar sonucunda ne kadar para kazanacaklarını artık sizlerin takdirine bırakıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ahrazoğlu.