| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 14.11.2017 |
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 47'nci maddesiyle ilgili verilen önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, tasarılar torbayla gelince torbadan çıkan her bir maddenin konusu da farklı oluyor. Bu maddenin konusu tarım arazilerinin amaç dışı kullanımıyla ilgili. Şu anda uygulamada cari olan iki yasa var; birincisi 1984 yılında çıkarılmış olan 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Yasası, diğeri de 2005 yılında çıkarılmış olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu. 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Kanun'un 19'uncu maddesi sulu alanlarla alakalı, yetki de Tarım Bakanlığında. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 13'üncü maddesi doğrudan amaç dışı kullanımla alakalı. Burada hangi durumlarda amaç dışı kullanım yapılabileceği ya da tarım amacının dışına çıkarılabileceği sayılmış. Yetki, toprak koruma kurullarında. Bu, illerde valilerin başkanlığında kurulan bir kurulun önerisi üzerine yine Bakanlık izniyle oluyor ama Bakanlık bu yetkisini valiliklere de devredebiliyor.
Şimdi deniliyor ki: Biz farklı uygulamalara neden olan, aynı konuyla alakalı iki kanun arasında bir bağ oluşturalım. 3083 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesinde yapılacak bir değişiklikle 5403 sayılı Kanun'a bir gönderme yapılıyor yani "sulama uygulama alanı" dediğimiz alanların tarım dışına çıkarılması, amaç dışına çıkarılması da buna uygun hâle getirilsin.
Şimdi, ben bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapmayacağım ancak 2005 yılında bir kanun çıkardık, adı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu. Şimdi, lütfen, şuna dikkat edelim: 2005 yılında, kanun çıktığında Türkiye'de tarım alanı 41 milyon 223 bin hektardı, 2016 yılına geldiğimizde bu 38 milyon 328 bine düşüyor yani tarım alanında 2 milyon 895 bin hektarlık bir azalma söz konusu oluyor. Bu, değerli arkadaşlar, aslında çok büyük bir rakam. 87 ülkenin her birinin tarım alanından çok daha büyük bir alandan bahsediyoruz. Aynı şekilde, ekim alanlarında da çok ciddi azalma olduğunu görüyoruz, yine ekim alanında 2,5 milyon hektar civarında bir azalmayı görüyoruz. Yani çiftçi tarımını, çiftini çubuğunu bırakır hâle geldi.
Şuna dikkat çekmek istiyorum: Evet, 2005'te yasa çıkardık ama bu yasa maalesef tarım topraklarını koruyamamış. Yasa çıktıktan sonra tarım dışına çıkma ya da amaç dışı kullanma daha fazla olmuş. Tabii ki toplamını sadece bu iki yasa kapsamında bir amaç dışına çıkma olarak da söylemiyorum ama bütünden baktığımızda bunu görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, son yıllarda tarım geçindirmiyor. Çiftçinin ektiği, biçtiğini korutmuyor. "Birçok destek verdik, veriyoruz." demek sorunu çözmüyor. Millet çiftini çubuğunu terk ediyor. Kırsal boşaldı. Bugün Orta Anadolu'da, 250 dekar, yıllık olarak, bir asgari ücret kazanmıyor. Gelin, bugünlerde tefecinin kapısında olan çiftçilerimizi buradan kurtaralım, Ziraat Bankasına olan borçlarını, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını yeniden yapılandıralım.
Tarım, siyasetin konusu değil. Ben biliyorum ki, iktidar partisi milletvekilleri de tarımla ilgili her şeyi yapmaya hazırlar, sıkıntıların farkındalar. Gelin, muhalefetiyle iktidarıyla çiftçileri şu günkü sıkıntılarından kurtaralım diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)