| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 15.11.2017 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 59'uncu madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz maddenin ilk bölümünde, lojman ihtiyacının savunma, güvenlik, adalet ve istihbarat hizmeti yürüten personel tarafından kullanılanlar hariç, kamu konutlarından on yılını doldurmuş olanların ekonomiye kazandırılması amacıyla, içinde oturanlara öncelik verilmek suretiyle satışı öngörülmektedir. Bu konudaki usul ve esasları belirlemeye ve uygulamadan kaynaklı tereddütleri gidermeye ise mahallî idarelere ilişkin konutlar için ilgili idareler, diğerleri için Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Bilindiği gibi, kamu konutlarının ve sosyal tesislerinin satışı Türkiye'nin her zaman gündeminde olan bir konu olmuştur. Genellikle ilave kaynak temini ve kamuda tasarruf kapsamında gündeme gelse de konunun popülist bir söylem olarak gündeme geldiği de olmaktadır. Bu tasarıda amaç "kamu konutlarının ekonomiye kazandırılması" olarak ifade edilmektedir. Ancak bu konuda kamuoyunda tereddüt oluşturabilecek birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum.
Bunlardan birincisi, bazı yerlerde lojman ihtiyacının sadece güvenlik, adalet ve istihbarat personeli için değil, diğer kamu personeli için de gerekli olabileceğidir. Nitekim, öğretmenler, sağlıkçılar ve akademik personelle ilgili olarak bu konuda ciddi sıkıntılarla karşılaşılabilecektir. Unutulmamalı ki eleman temininde güçlük çekilen yerler için lojman önemli bir unsurdur.
İkincisi, içinde oturanların satış tarihinde lojmanda olmalarının kamu çalışanlarına nazaran bir avantaj sağlamasının, diğer kamu görevlilerinin benzeri beklentilerine ve taleplerine yol açabilecek olmasıdır.
Üçüncüsü de bu satışların kayırmacı bir anlayışla yapılması ihtimalinden kaynaklı endişelerdir. Nitekim geçmişte yapılan bazı özelleştirmeler ve satışlar bu endişenin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple söz konusu düzenlemenin ve devamındaki uygulamaların bu çerçevede değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, maddenin ikinci bölümü mülkiyeti hazineye ait tarım arazilerinin kiracılarına belli şartlarla satılmasına ilişkindir. 6292 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un 12'nci maddesiyle hazineye ait tarım arazilerinin hak sahiplerine satılabilmesine imkân tanınmış olduğu hâlde, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde bulunan hazineye ait tarım arazileri bu madde kapsamında hak sahiplerine satılamamıştır. Bu hüküm nedeniyle belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan ve hazineye ait tarım arazilerini 31/12/2011 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayanlar satın alabilmekte iken aynı şartları taşımalarına, hatta komşu olmalarına rağmen, kiraladıkları, kullandıkları ya da paydaşı oldukları hazineye ait tarım arazileri belediye ve mücavir alan sınırları içinde olanlar bu taşınmazları satın alamamışlardır. Bu nedenle mağduriyet yaşayan birçok vatandaşımızın bulunduğu da bilinmektedir.
Yapılan düzenlemeyle belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan hazineye ait tarım arazilerinin de rayiç bedel üzerinden satılabilmesi imkân dâhiline girmektedir. Türkiye'nin birçok yerinde hazine arazilerini ecrimisil veya kira ödeyerek veya orman kadastrosu içinde kullanan vatandaşlarımızın uzun sürelere sâri sorunları bulunmaktadır. Bu arazileri genellikle dededen ve babadan itibaren çok uzun yıllardan beri kullandığı hâlde tapuları kendilerine ait değildir. Söz konusu arazilerin kullanıcılarına satılması zaman zaman gündeme gelen ve geçmişte bazı düzenlemelerin de yapıldığı bir konudur. Özellikle geçimini buralardan sağlayan dar gelirli çiftçi ve orman köylüsü vatandaşlarımızı mağdur eden bu gibi eksikliklerin giderilmesini ve çözüme kavuşturulmasını gerekli görüyoruz. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, özellikle yüksek rantların paylaşımına ya da peşkeş çekilmesine sebep olabilecek girişimlerden ve düzenlemelerden kaçınılması zaruretidir. Burada amaç rant paylaşmak değil, tarımla geçinen vatandaşlarımızın hakkını hukukunu korumak olmalıdır. Bu yönüyle uygulamanın etkili bir denetime tabi tutulması da şarttır.
Bu düşüncelerle sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aksu.