GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:22.11.2017

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bir vergi kanunu görüşüyoruz aslında. Torba kanunun içerisinde, daha çok vatandaşı ilgilendiren, vatandaşın daha çok sıkıntı çekmesine neden olacak vergi maddelerinin çok olduğu torba kanunu görüşüyoruz. Araçları konuştuk, akaryakıtı konuştuk daha önceki maddelerde, biraz da gelir vergisini konuşalım. Gelir vergisi, bildiğiniz gibi birçok kurumdan, şahıslardan alınan bir vergi türü. Ancak, ben burada taşerondan, işçiden, memurdan ve kısacası emeğiyle çalışan bordro mahkûmlarının gelir vergisinden bahsetmek istiyorum. Türkiye'de toplanan her 100 liranın 22 lirası gelir vergisi yani yüzde 22'si gelir vergisi olarak bütçeye, hazineye gidiyor. Bu yüzde 22'nin de yüzde 68'i, işte, biraz evvel saydığım taşerondan, işçiden, memurdan ve bu meslek gruplarından yani bordro mahkûmu dediğimiz meslek gruplarından toplanıyor.

Şimdi, elimde iki tane bordro var. Bir tanesi asgari ücretli bir vatandaşın ocak ayındaki bordrosu, bir de ekim ayındaki bordrosu. Bir de, standartların üzerinde maaş alan -genelde "beyaz yakalı" diye tabir ettiğimiz ama bu bordro bir işçiye ait bordro- 4-5 bin lira civarında ücret alan bir vatandaşın bordrosu. O da ocak ayı ve ekim ayı bordroları. Bakın, yüzde 14'le başlıyorsunuz, SGK primi dediğimiz sosyal güvenlik primiyle başlıyorsunuz, sonra yüzde 1 işsizlik primini koyuyorsunuz. Yüzde 1 işsizlik primini koyduktan sonra, daha sonra da gelir vergisini düşüyorsunuz. Gelir vergisini neye göre düşüyorsunuz? Önce yüzde 15 alıyorsunuz, belli bir matrahı var, daha sonra yüzde 20, 27 ve 35 olarak bu devam ediyor. En üst seviyesi 35 ve bugünkü fiyatla kümülatif, brüt 70 bin TL'yi geçtiği zaman yüzde 35'in üzerinde bir rakamla karşılaşıyor.

Şimdi, yılbaşında 1.404 lira alan bir asgari ücretli, ekim ayında 1.328 lira alıyor. Bakın, yılbaşında -biraz evvel bu maddelerin içerisinde bunun da iyileştirilmesi var, asgari ücretliler için ama, diğerleri için bir şey yok- 398 dolar olan bir asgari ücretlinin ücreti 336 dolara düşüyor. Hadi 1.400 liraya tamamladığımızda bunu, bugünkü gelinen rakam 355 dolar. Birinci rakamdaki kaybımız 62 dolar, ikinci rakamdaki kayıp -yani 1.400 liraya eşitlerseniz- 43 dolar oluyor. Peki, enflasyon ne oluyor? Enflasyon da 9'larda, 10'larda. Yani bir taraftan alım gücünü enflasyon nedeniyle yitiren bir işçi kardeşim, aynı zamanda maaşını da yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor.

Ocak ayında asgari ücretli 10,7 gram altın alırken ekim ayında 8,6'ya düşüyor, 2 tane gram altını kaybediyor. Yine, 268 litre benzin alabilirken bugün geldiği noktada 250 litre benzin alıyor. 2002'den önce, 2001'i, 2003'ü, 2005'i karşılaştırmıyorum, yılbaşından bu yana geldiğimiz noktayı karşılaştırıyorum.

Bakınız, yine 4 bin lira seviyesinde ücret alan bir işçi, gecesini gündüzüne katmış, mesaisini yapmış, her şeyini yapmış 9.483 TL brüte çıkmış, bunun yılbaşındaki ödediği yasal kesinti 2.331 TL'yken ekimde ödediği yasal kesinti 3.233 lira.

Şimdi, bu vatandaşların enflasyon artarken, fiyatlar artarken maaşlarının düşmesi, garip bir sistem bu sistem. Bu sistemi biz düzeltmeyeceğiz, bu sistemi siz düzelteceksiniz. Maliye Bakanına söylediğinizde ne diyor? "Bu sistem bizden önce vardı." diyor. Ya, siz, halkın refah seviyesini artırmak için gelmediniz mi? Sistem yanlışsa düzeltecek olan sizsiniz.

Yine, hiç kimseye çaktırmadan yaptığınız bir Şark kurnazlığınız var, gelir vergisi matrahlarını belirlerken yaptığınız bir kurnazlık var. Nedir? Çok basit bir şey söylemek istiyorum burada. Bakın, 2015'ten 2016'ya geçerken 2016'da gelir vergisi matrahlarını belirlerken birinci dilim için sadece yüzde 5 artış öngördünüz yani 13 bin TL'ye kadar olan kısım için yüzde 5 artış öngördünüz, ikinci dilim için yüzde 3,4 öngördünüz, dördüncü dilim için yüzde 4,4 gördünüz. Peki, o yılbaşındaki enflasyon neydi? Yüzde 9,58. Öyle Şark kurnazısınız ki bindirdiniz vergiyi, sadece matrah içerisinde bırakarak değil, ayrıca bu matrahları daraltarak, mesafelerin aralarını daraltarak ikinci bir vergiyi de... Böylece beyaz yakalıları, mavi yakalıları, çalışanları, bordroluları ne yapıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Devamla) - Sayın Başkan, devam edebilir miyim?

BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum size.

Buyurun.

HAYDAR AKAR (Devamla) - Sağ olun.

Tekrar vergilendiriyorsunuz.

Bakın, yine, sadece enflasyon seviyesinde artırılmış olsa bugün birinci dilimin 14.360 lira olması gerekiyor. Baktığınız zaman, sizde birinci dilim 12.600 lira. İkinci dilimin 34.708 lira olması gerekiyor, dilim 30 bin lira. Yani bu aradaki farkı da ayrıca yüksek katsayılarla vergilendiriyorsunuz diyorum. Böylece vatandaşın cebine elinizi daldırmışsınız. Maliye Bakanımız burada olsaydı söyleyecektim; bir gölge adam gibi, sabah yataktan kalkıp ışığı yaktığı andan yatana kadar vatandaşı dolaylı vergisiyle, dolaysız vergisiyle, çalıştığı kurumdaki vergisiyle izliyor, yalnız bırakmıyor; eli vatandaşın cebinde, başka bir şey düşünmüyor diyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akar.