| Konu: | Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 22.11.2017 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize selamlarımı iletiyorum, günaydınlar diliyorum.
Bu geçici madde aynen şu şekilde: Bu kanun yayımlandığı tarih itibarıyla 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca kamu kurumları harçtan muaf ve eğer kamu kurumları herhangi bir harca hükmedilmişse bu yargı harçları tahsil edilmez, edilenler varsa iade edilmez, reddedilmez.
Soru 1 şu: Kamu idareleri adına hükmedilmiş yani burada onun adına hükmedilmiş, sorduğumuzda bürokratlara derler ki: "Aleyhine hükmedilmiş." E, aleyhine hükmedilmişse gayet açık ve net bunun burada yazılması lazım. Bu "adına hükmedilmiş" ibaresi "lehine hükmedilmiş" gibi de anlaşılabilir açık ve net ve burada, uygulamada yeni bir sıkıntı çıkabilir. Eğer burada lehine hükmedilmişse lehine hükmedilmiş olan harçlardan niye muaf tutuyorsunuz?
Bir başka soru daha var: "Yargı harçları" deyiminden ne anlaşılır? "Yargı harçları" deyiminden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 323'üncü maddesine baktığımız zaman gayet rahat burada, celse, karar ve ilam harçları; dava nedeniyle yapılan tebligatlar, posta giderleri, keşif giderleri, ücretivekâletler, tanık ve bilirkişi ücretlerini kapsar.
Şimdi, bu açıdan baktığımız zaman yarın öbür gün bu tartışma gittikçe daha da alevlenmiş olacak. Yani getirilen bu düzenlemeyle kamu kurumlarının ücretivekâlete mahkûm olduğu bu dava masraflarının kapsamı içerisindeki yargı harcı olarak gösterilen, bunların da tahsil edilemez durumuyla karşı karşıya gelinmiş olur ki, bu, acaba hangi şirketler için getirilen bir uygulama veya hangi kurumlar için? Bunu sorduğumuzda "Kamu kurumları." deniliyor. Yani muhtemelen burada TEDAŞ kayrılıyor diye düşünüyorum ben. Kamu kurumlarıysa şu deniliyor: Zaten Harçlar Kanunu'nda hüküm var. Kamu kurumları harçtan muaftır. Böyle bir karar verilmişse bunun istinaf yoluyla, istinaf mahkemesi bozmadıysa Yargıtay bunu bozar, Yargıtay bunu bozmuyorsa, kesinleşmişse yazılı emir yoluyla bu bozulur. Bunun bir başka tarafı, vergi mahkemeleri yine bunu bozar, bu anlamda, Danıştay bunu bozar. Diyorlar ki: "Efendim, kesinleşmiş, bizim yapabilecek bir yolumuz yok." Gayet rahat, bu kesinleşmişse burada yazılı emir yoluyla Adalet Bakanlığına tam kanunsuzluk hâlinde müracaat edilir, yine bu kararlar bozulur. Böyle bir maddeye eğer arkasında başka bir amaç yoksa ihtiyaç da yok aslında.
Ama buna rağmen "Ne olsun, fazla mal göz çıkarmaz. Böyle bir madde de olsun." deniliyor. Ben korkarım ki asıl amaç bu değil çünkü hukuk içerisinde bunun çözüm yolları var. Kamu kurumları harca eğer mahkûm olmuşsa ve kararlar kesinleşmişse buna kim sebebiyet verdi? O kamu kurumunun hukuk müşavirleri var, o kamu kurumunun genel müdürleri var, müsteşarları var, bakanı var. Kim bu kararları temyiz etmemişse, kamunun zararına sebebiyet vermişse, Anayasa'mızın hükümleri uyarınca, kamunun zararına sebebiyet veren kamu görevlisine de rücu edilir. Bu rücu mekanizmasını biz işletmeyeceğiz. Rücu mekanizmasını işletmeyince de ne olacak? Gayet rahat kamu görevlileri "İdare zarar edecekse etsin. Herhâlde eninde sonunda böyle bir kanunu çıkarırlar, bu zararları da bize rücu etmekten bizi kurtarmış olurlar." diyecek.
Değerli arkadaşlar, bu neyin sonucu olur? Liyakat esaslarına göre kamu görevlisi almadığımız zaman tabii ki bu tür sorunlar çok fazla gündeme gelir ama işin doğrusu, zaten Harçlar Kanunu'nda hüküm var, kamu kurumlarında kimlerin harçlardan muaf olduğu açık ve net yazılı. Kamu görevlileri görevini yapmamış. Ee? Kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarını da tam kanunsuzluk hâliyle yazılı emir yoluyla Adalet Bakanlığına müracaat edip bunu bozmadan böyle bir kanunu getirmek de doğru değil.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)