| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 06.12.2017 |
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan değişiklikle, yaşlılarımızın, engellilerin yararlandıkları gündüz bakımevlerinde de yararlanması öngörülüyor. Doğru bir yaklaşım, geç kalınmış bir düzenleme.
Peki, Türkiye'deki yaşlıların durumu ne? "Yaşlı" kime deniyor? Bu konuyla ilgili Profesör Doktor Osman Müftüoğlu'nun bir değerlendirmesi var, diyor ki Osman Müftüoğlu: "Belli bir yaştan sonra yetinmeyi bilmeliyiz. Para kazanmayı, ekonomik gücü bir hırs, bir kavga, hayata tutunma amacına dönüştürmemeliyiz." Ama Türkiye'de böyle mi? Özellikle, yaş sınırları dünyada değişti. Gelişen teknoloji, tıbbın gelişmesi, yaş sınırlarını da değiştirdi ve "Artık orta yaşlılar 65 yaş ve üzerinde." deniliyor ama Osman Müftüoğlu diyor ki: "Bunları genç yaşlılar, orta yaşlılar, yaşlılar sınıfına ayırmamız gerekir." Ben, Meclise baktığım zaman, Osman Müftüoğlu'na göre, Meclisin ortalama yaşı 50, biz genç yaşlılar sınıfına giriyoruz. Bu da herhâlde birçok milletvekilimizin yüzünü güldürecek bir olay.
Şimdi, dünyada ve ülkemizde yaşam süresi uzuyor. Avrupa ülkelerinde yaşlı nüfus gittikçe artıyor. Avrupa ülkelerinde yaşlı nüfus oranı genellikle bizim nüfusumuza göre 3 kat daha fazla. Avrupa ülkelerinde yaşlı nüfus oranı nüfusun yüzde 24'ü dolayında, biz de yüzde 8 civarında.
Yalnız, Türkiye'de yaşlılarımıza yeterli değer verilmiyor. Eğer bugün Türkiye'de, ülkemizde taş üstüne taş konmuşsa, o "yaşlılarımız" dediğimiz eli öpülecek insanlarımızın emeği vardır, göz nuru vardır, alın teri vardır.
Ben zaman zaman Meclise metroyla gelip gidiyorum ve gençlerimize bakıyorum, yaşlılara o toplu taşıma araçlarında böyle bir anlayışı yeterli göstermediklerini ne yazık ki üzülerek görüyorum. Buna sizler de şahit olabilirsiniz. Bunun da sanırım eğitim sistemimizden kaynaklanan bir sorun, bir problem olduğunu düşünüyorum. Yaşlılarımıza değer vermeyen bir toplumun gelecekle ilgili kaygıları olması çok normaldir ve yaşam, hayat herkesin bir gün yaşlanacağını gösteriyor. Umarım bundan sonraki süreç içinde gençlerimiz özellikle yaşlılarımıza, onlara gerekli değeri verirler.
Peki, biz Hükûmet olarak yaşlılara gerekli değeri veriyor muyuz, desteği veriyor muyuz? Ne yazık ki onu söylememiz mümkün değil. Mesela, bugün Türkiye'de yaklaşık 12 milyon emeklimiz var. Bu 12 milyon emeklimizin yaklaşık 4,5 milyonu 65 yaş ve üzerinde, maaş alan emekliler. Peki, onların emekli aylıkları ne baktığımız zaman? BAĞ-KUR emekli aylığından -tarım da dâhil- bu maaştan yaklaşık 1 milyon 291 bin kişi yararlanıyor ve 1.060 lira maaş alıyorlar. Sosyal Güvenlik Kurumundan 65 yaş ve üzerinde maaş alanların sayısı 2 milyon 337 bin 677 kişi. E, peki, "4/A" dediğimiz kişilerin, bunların maaşı ne kadar, en düşük maaşı? 1.165 lira.
Yine, 2022 sayılı Yasa gereği, hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kaydı olmayan ama 65 yaşın üzerindeki yurttaşlarımıza da bu devlet yardım yapıyor. E, peki, onlar ne alıyor? 251 lira 48 kuruş alıyor. Üstelik bu vatandaşlarımız yani 65 yaş ve üstü bu yardımdan yararlanan vatandaşlarımız da kolaylıkla bu maaşı da alamıyorlar. Çünkü eğer ailesinde kişi başına gelir asgari ücretin dörtte 1'inin altındaysa ancak alabiliyorlar. E, bu da büyük bir haksızlık oluyor yani yaşlılarımız, çoluğuna çocuğuna muhtaç bir hâle getiriliyor. Yani Türkiye'de açlık sınırının 1.568 lira, yoksulluk sınırının da 5.106 olduğu bir durumda yaşlılarımızın bu maaşla geçinebilmesi ve sosyal hayata katılması, bu tür yerlere gidip gelmeleri de mümkün görünmüyor.
Gelin, emeklilerimize, 65 yaş aylığı alanlara yılda en az 2 kez ikramiye verelim. Gelin, emeklilerimizin intibak sorunlarını çözelim. Gelin, emekliliği geldiği hâlde yaşa takılanların sorunlarını çözelim değerli arkadaşlar.
Bugün, yine, Hükûmetin işçileri memnun eden taşeronla ilgili bir açıklaması oldu. Biz de bunu takdirle karşılıyoruz ama keşke bu, bizim 2015 Haziran seçimlerinden önce dile getirdiğimiz gibi, kasım seçimlerinden önce dile getirdiğimiz gibi, o tarihlerde yapılsaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla) - O zaman "Bunların ücretlerini nereden vereceğiz, nereden buluyoruz?" deme yanlışlığını bugün gördüğünüz için de sizlere teşekkür ediyorum.
Çalışma Bakanı "Ortak akılla bu işi yapıyoruz." demişti. Keşke o zaman, bundan iki üç sene önce AKP hükûmetleri, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisini bir ortak akıl değerlendirmesi içine almasaydı ve milyonlarca insanımız hiç olmazsa o dönemlerde bu sorunlardan, problemlerden kurtulurdu diyorum.
Hepinize çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.