GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı İlk Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:11.12.2017

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın lehinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle ve hürmetle selamlıyorum.

Demokratik bir olgunlukta her türlü görüş, öneri ve eleştirinin dile getirildiği müzakerelerde bir yandan 2018 yılı bütçesi ele alınırken diğer yandan 2016 yılı kesin hesap denetimi gerçekleştirilmiştir. Bu süre zarfında bütçe ve kesin hesabın Komisyon görüşmelerine katkı sunan başta Sayın Maliye Bakanımız olmak üzere tüm bakanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize, milletvekillerimize, Meclis Bütçe Başkanlığımıza ve bakanlıklarımızın bürokratlarına teşekkürlerimi sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün AK PARTİ hükûmetlerinin 16'ncı bütçesini görüşürken milletimize hizmet yolunda sanki ilk bütçemizmiş gibi heyecanlıyız. Bugüne değin hazırladığımız bütçelerle ülkemiz son on beş yıl içinde çok büyük yatırımlara ve köklü reformlara sahne oldu, büyük Türkiye yolunda ciddi bir kalkınma hamlesi gerçekleştirildi. Vatandaşlarımızın çok daha müreffeh, çok daha huzurlu ve güvenli bir ülkede yaşaması için ekonomik, sosyal, insan hakları, özgürlükler, demokratikleşme gibi pek çok alanda gerçekleştirdiğimiz reformlar ülkemizin önünü açtı, gücünü artırdı. Bu çerçevede, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kurulu Kanunu, Finansal Kiralama ve Faktoring Kanunu, Bireysel Emeklilik Kanunu, Bilgi Edinme Kanunu, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kanunu, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu gibi pek çok kanunu çıkararak bu reformların altyapısını oluşturduk. Ayrıca, son dönemde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, Serbest Bölgeler Kanunu ve teşviklere ilişkin kanunlar revize edilmiş, bireysel emeklilik sistemine otomatik katılım ve taşınır teminatına ilişkin düzenlemeler de yasalaştırılmıştır. Üretimi, talebi, istihdamı ve ihracatı desteklemeye yönelik uyguladığımız politikalar ekonomimizin hızla toparlanmasını sağlamıştır. Özellikle işletmelerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması için Kredi Garanti Fonu kaynaklarının ve etkinliğinin artırılması bu toparlanmada büyük rol oynamıştır.

Evet, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'yla birlikte ne oldu? Sayın Kılıçdaroğlu da konuşmasında "Devletin bütün kurumları denetlenmeli." dedi. Doğru, daha önce yani mülga 832 sayılı Sayıştay Kanunu öncesindeki kırk dört yıla baktığınızda, Meclise sadece düzenli olarak genel uygunluk bildiriminin gönderildiğini görüyoruz. Kırk dört yılda Meclise gönderilen ortalama rapor sayısı sadece 3 arkadaşlar. Peki, son yedi yılda, 2010'dan bu yana yani 6085 sayılı Kanun'dan sonra ne oldu? Toplam 923 tane rapor Meclise gönderilmiştir. Dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet genel değerlendirme raporu, mali istatistikleri değerlendirme raporu ve genel uygunluk bildirimi raporunun yanında, tek tek denetlenen bütün kurumların raporları da Meclisimize gelmiştir. Sadece 2016 yılı için 179, 2015 yılı için de 216 tane kanun buraya gelmiştir.

Gene, Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki: "Denetlenmesi gereken diğer bir yapı da yerel yönetimlerdir." E, zaten denetleniyor. 2016 yılında 30 büyükşehir belediyesi, 35 il belediyesi ve 31 il özel idaresi denetlendi ki bu da denetim kapsamındaki mahalli idarelerin yüzde 74'ü ve bütün denetimlerle beraber de Sayıştayın genel yönetim bütçesinin yüzde 84'ünü denetlediğini görüyoruz.

Gene, aynı şekilde, konuşmada "faiz bütçesi" deniliyor. Değerli arkadaşlar, "faiz bütçesi" demek, hakikaten, Sayın Paylan'ın ifadesiyle biraz vicdansızlık ve insafsızlık oluyor. Yani borçlanma kalitesi arttı; eskiden dokuz ayla borçlanabilen ülke bugün yetmiş iki ayla borçlanabiliyor. 2002'de siz bütçe gelirinizin yüzde 65'ini ne yapıyordunuz? Bütçe gelirinizin yüzde 65'ini faize ödüyordunuz. Bugün, bu oran yüzde 10,3'e çekilmiştir. Diğer bir deyişle, toplamış olduğunuz verginin yüzde 86'sını faize verirken bugün sadece ve sadece yüzde 12'sini faize veriyorsunuz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani daha çok vergi.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - 2002 yılında 51 milyar lira sizler faize para öderken bugün 696 milyara gelen, 6 kat artan...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - MHP'ye söyle, MHP'ye. MHP'ye söyle, bize söyleme.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Müsaade et.

6 kat artan bu bütçe geliriyle birlikte baktığımızda, sadece bu işin yüzde 86'dan yüzde 12'ye düştüğünü görüyoruz değerli arkadaşlar.

"Halka umut veren bir bütçe değil." diyorsunuz. 85 milyar liralık yatırım var. Millî Eğitim Bakanlığında 14,3 milyar, bakıyorsunuz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında 25,5; sağlıkta şehir hastaneleri, kamu-özel ortaklığı yatırımları hariç 8,5 milyarlık bir yatırımı, tarımda 14,1 milyarlık bir yatırımı öngörüyorsunuz. Nasıl umut vermiyor? Ayrıca, sadece bütçelerle halka umut vermeniz mümkün değil, bunların yasal altyapılarını da oluşturmanız lazım, reformları devam ettirmeniz lazım, programları ortaya koymanız lazım. İşte, önümüzdeki süreçte eğitim ve beşeri sermaye yatırım ortamı ve rekabetçilik, AR-GE ve yenilikçilik, iş gücü piyasası, yargı sistemi, sermaye piyasaları ve kamu maliyesine ilişkin yapısal reform çalışmaları da hızla sürdürülmektedir değerli arkadaşlar. Beşeri kalitenin artırılması için önümüzdeki dönemde de öğretmen akademisinin kurulmasından mesleki ve teknik eğitimin daha da yaygınlaştırılmasına, yabancı dil eğitimine öncelik verilmesinden okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirilmesine kadar birçok reform yolda. Bilgi ve teknoloji yoğun üretime geçilmesi için AR-GE faaliyetlerinin geliştirilmesine ve fikrî mülkiyet haklarının korunmasına özel önem ve teşvikler veriyoruz. Önümüzdeki dönemde AR-GE, girişimcilik, inovasyon ve ekosistemi güçlendirecek adımlar atmaya da devam edeceğiz. Tabii ki istihdamı artırmak için yapılması gereken her şeyi yapacağız. İş gücünün kalitesinin yükseltilmesi için özel istihdam bürolarının kurulmasını sağladık, işbaşı programlarının geliştirilmesi ve İş Kanunu'nda değişiklik yapılması gibi önemli düzenlemeleri yakın zamanda uygulamaya koyduk.

Değerli arkadaşlarım, ifade ettiğim reformları taçlandıran en önemli reformumuz ise hiç şüphesiz Anayasa değişikliği ve halkımızın onayıyla gerçekleştirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasında kilometre taşlarından biri olan bu değişiklikle inşallah hedeflerimize daha hızlı bir biçimde ulaşacağız. Bu düzenleme, ülkemizde siyasi ve ekonomik istikrarın anayasal güvence altına alınarak pekiştirilmesi, yürütmede çok başlılığın ortadan kaldırılması ve kuvvetler ayrılığının belirginleştirilmesinin teminatı olacaktır.

Gene, Sayın Paylan dedi ki: "Biz noterlik yapıyoruz." Sayın Kılıçdaroğlu da "Devlet güçler ayrılığı ilkesinin üzerine oturur." dedi. Madem bunu kabul ediyorsak, güçler ayrılığı, kuvvetler ayrılığı ilkesini savunuyor isek o zaman 16 Nisan referandumuna niçin karşı çıktık ki? İşte, Plan ve Bütçe Komisyonu, yasama sürecinin yüzde 75'i buradan geçiyor. Bakıyorum, Plan ve Bütçe Komisyonu oluştuğundan bugüne görüşülen yasaların yüzde 95'i Hükûmet tasarısı, yüzde 5'i de teklif ama bunlar da iktidar partisinin milletvekillerinin getirdikleri teklifler ve anayasal olarak Plan ve Bütçe Komisyonunun yapısına bakıyorsunuz, 40 üye, Anayasa emrediyor, 25'i iktidar partisi, 15'i muhalefet. Mevcut Anayasa'da zaten bu Komisyon -yani yasamanın asli unsuru olan bu Komisyon- bir iktidar komisyonu olarak tanımlanmış. Peki, o zaman yasama ve yürütmede kuvvetler ayrılığı ilkesinden bahsedebilir misiniz? Ama şimdi değişti. Yeni Anayasa'yla, 16 Nisan referandumuyla beraber 162, 163 ve 164'üncü maddeler kalktı. Plan Bütçe Komisyonunun mutlak iktidar komisyonu olma hüviyeti değiştirildi. Önümüzdeki dönemde, 2019'dan sonra Plan ve Bütçe Komisyonu siyasi partilerin aldıkları sandalye dağılımları doğrultusunda belirlenecek. Çok daha demokratik bir sürece doğru gidiyoruz. Kuvvetler ayrılığı gerçek anlamda işte o gün, o gün yerini bulacak.

Türkiye ekonomisi, baktığımızda, 15 Temmuzu yaşamış bir ekonomi. Dünyada başka bir ekonomi yok ki böylesi hain, bir alçak saldırıdan sonra hiçbir şey olmamış gibi bütün kurumlarını, bütün piyasalarını çalıştırabilsin ve daha birinci yılın içerisinde dünya ortalamasının çok çok üzerinde bir ortalama sergilesin. İşte bugün bir müjdeli haberi aldık. Üçüncü çeyrekte yüzde 11,1 büyümeyle hakikaten, Türkiye'de son derece önemli bir başarı ve önemli bir ilke imza atıldı. Küresel kriz sonrası, 2010-2017 dönemine baktığımızda gene Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzde 6,6 büyüdüğünü görüyoruz. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelerin ise büyüme oranının sadece ve sadece yüzde 3,6'da kaldığını, bunun 3 puan üzerimizde olduğunu görüyoruz ki gelişmekte olan ülkelerin de 1,9'da kalmış oldukları bir süreç. Elde edilen bu başarının sırrı milletin iradesine güvenmektir. Bu büyük başarı, sırtını yalnızca millete dayayan, milletin emanetine her daim sahip çıkan AK PARTİ kadrolarının sabırlı, azimli ve kararlı duruşunun bir sonucudur. En nihayetinde, bu büyük başarı milletimizin başarısıdır.

Değerli arkadaşlar, bizim istikametimizi birilerinin çizdiği karamsar tablolar değil, estirmeye çalıştırdıkları felaket rüzgârları değil, sadece aziz milletimiz belirler. Milletimizin bize güveni ve inancı bizim en değerli hazinemizdir. Allah'a şükürler olsun bugüne kadar bu güven ve inancı boşa çıkartmadık, bundan sonra da çıkartmayacağız. Milletten aldığımız güçle her türlü sorunun, sıkıntının üstesinden gelerek 2023 hedeflerimize kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bilgiç, bir dakikada toparlar mısınız lütfen.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Ayrıca "Anayasa'ya aykırı bir bütçe tasarısı." dedi Sayın Kılıçdaroğlu. Evet, Anayasa Mahkemesi yasama yetkisinin sınırsız bir şekilde yürütmeye devredilmesine karşı çıktı. O tarihten sonra, 16 Kasım 2016 tarihli ve 6761 sayılı Kanun'un 1'inci maddesinde yapılan değişiklikle aktarma yetkisi yüzde 20'yle sınırlandı ve karara uyuldu. Bugün, ne 2017 bütçesi için ne 2018 bütçesi için Anayasa'ya aykırılığı iddia etmek mümkün değildir.

Sözlerime son verirken 2018 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)